198 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
"Vicdanımız kuruyor. Babalarını erken kaybetmiş yetim çocukların masum başlarını koyacakları göğüsler çok tan çöktü, farkında mısınız? Göğüs çöktükçe zulüm tepemizde kalıyor. Kavisli ve dolaşık geçmişimizse, bozuk düzenimizin telleri olmuş. Duyduğunuz sesler bu yüzden içli ve bu kadar derinden geliyor. Şimdi bir türlü sığamayıp, delice bir kavgaya tutuştuğumuz, adına Anadolu denen şu kadim topraklarda, binlerce yıl önce hüküm sürmüş, bir Hitit kralının oğul larına bıraktığı vasiyete bakın isterseniz: 'Öldüğümde beni, usulünce yıkayın, göğsünüze yaslayın ve toprağa bırakın. Bu kadar." Hayatın en yalın ve en efsunlu meseleleri, ölüm ve yaşam, anne-baba-çocuk arasındaki zor muhabbet, büyümek ve yaşlanmak üzerine... Vefalı bir oğulun gözüyle. Bilhassa ölümün, ölümle başetmenin olağanüstülüğü ve olağanlığı üzerine... "Alışmaya" direnen bir hekimin gözüyle. Taşranın sıcak kucağı ve serin kasveti üzerine... Orayı hem içinden hem dışından bilen bir evladının gözüyle. Türkiye'nin ipin ucundaki yakın tarihinin gölgesi... Kalbi avucunda birinin gözüyle.
Ercan Kesal
Ercan Kesal
' dan, aynanın kenarındaki fotoğraflar misali hayat parcaları, sohbet makamında insan hikayeleri. Okuyun, tavsiye edin. Zira ben sizlere naçizane tavsiye ediyorum. Eminim seveceksiniz.
Peri Gazozu
Peri GazozuErcan Kesal · İletişim Yayınevi · 20194,163 okunma
Bu toprak okuyanını, düsünenini, münevverini, aydinini, entelektüelini,entelini hicbir zaman sahiplenmedi. Onu hep küçümsedi. Onu hep zaman dışı, gerçek dışı buldu. Onu asla ciddiye almadi, onunla daima dalga gecildi. Sanki bir yerlerde bir hayat var; onun çok mühim ve gerçek meseleleri var da bu zavallı orada degil, çeyrek çepelek hülyalar içinde bambaska bir yerde, harikalar diyarinda yasayan bir meczupmus, romantik bir serseriymis, daima güçsüz ve korkak bir enayiymis gibi bakildi ona.
Reklam
Rıfat, zamanımızın bir kahramanı gibi, bir niteliksiz adam gibi, bir aylak adam, bir lüzumsuz adam gibi, bir "R." gibi, geziyor hayatın içinde. Hayat, arada Rıfat'ın dükkânına da uğruyor. Rıfat, filmleri, kitapları, hayalleri, fikirleri, dertleri, meseleleri de geziyor. Ortaya sorulmuş soruları üzerine alınıyor, bazı. Neyin peşinde bu adam? Rıfat, bir hikâyenin içinde midir, anlamaya çalışıyor, insanın bir hikâyenin içinde olduğunu anlamasının yolunu arıyor... Seyrek yağmura şemsiye açılır mı?
Hayat; amma da hayat ha. Ne bulabilir insan orada? Fikir meseleleri mi var? Duygu meseleleri mi var? Bu hayatın bir ekseni yok: Derin, hayati hiçbir yanı yok.
Ne zaman öğreneceğim... opera için teleskop, tavşan avı için havan topu ne kadar fazlaysa, günlük hayat meseleleri için de... benim aklım ve ruhum o kadar fazla. ~Arthur Schopenhauer
640 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Murat Bardakçı'nın bir programdaki tavsiyesi üzerine alarak uzun zamandır vaktini beklediğim ve sonunda planladığımdan daha kısa sürede bitirdiğim yazarının tek romanı olan Üç İstanbul hakkındaki fikirlerimi sizlerle paylaşacağım. * Romanımız; 93 harbinde Rusların Osmanlıyı yenerek müslüman Türkleri Balkanlardan göçe zorladığı o dönemde
Üç İstanbul (Midi Özel Baskı)
Üç İstanbul (Midi Özel Baskı)Mithat Cemal Kuntay · Everest Yayınları · 20232,424 okunma
Reklam
Hemen söyleyelim, fevkalâde önemli bir dinî yorum ve etkili bir hareket olan selefilik açılmayı, içine almayı değil de hassasiyetle korumayı, asla sadakati esas alıyor, bunlara bağlı olarak “yabancı” unsurları dışlamayı hedefliyor. Bunun için de metne, kaynağa dar ve mutlak mânada bağlılığı (lafızcılığı, literal kalmaklığı) ve sade, sınırlı, kontrol edilebilir bir dini yaşantıyı teklif etmekte, savunmakta ve geliştirmektedir. Bu yüzden açılma ve içine alma aksını ifade eden kelâm ilmine, felsefeye, mantığa, tasavvufun sonradan aldığı şekle, Vahdet-i vücuda, akılcı, tevilci ve reyci ekollere karşı çıkıyor, sahabenin ve tabiînin bilmediği dinî meseleleri tartışma biçimlerini ve metni/kaynağı anlama yöntemlerini reddediyor, ibadetlerin kendisine, şekline, araçlarına ve mekânına yapılan ilaveleri, değişiklikleri dindışı (yumuşatırsak sünnete aykırı) buluyor, yeni yerleşme ve hayat anlayışlarını (tabiri caizse medeniyet unsurlarını), yeni dini yaşama üsluplarını, yeni teamülleri problemli görüyor...
Sayfa 912Kitabı okudu
Her devirde aklı olanın, fikrini kiralamayı reddedenin suçlanmasından, haksız çıkarılmasından, iğdiş edilmesinden, azarlanıp paylanmasından bıktım. Bütün faturanın düşünene kesilmesinden bıktım. Bu toprak okuyanını, düşünenini, münevverini, aydınını, entelektüelini, entelini hiçbir zaman sahiplenmedi. Onu hep küçümsedi. Onu hep zaman dışı, gerçek dışı buldu. Onu asla ciddiye almadı, onunla daima dalga geçildi. Sanki bir yerlerde bir hayat var; onun çok mühim ve gerçek meseleleri var da bu zavallı orada değil, çeyrek çepelek hülyalar içinde bambaşka bir yerde, harikalar diyarında yaşayan bir meczupmuş, romantik bir serseriymiş, daima güçsüz ve korkak bir enayiymiş gibi bakıldı ona.
Hayatın Anlamı
3.Kısım Anlam Tutulması Anton Çehov'un Tri Sestry oyunundan şu kısa diyaloğu dü- şünelim: MASHA: Bir anlam yok mu? TOOZENBACH: Anlam mı? (...) Şuraya bak; kar yağıyor. Bunun anlamı ne? Kar bir ifade ya da sembol değildir. Anlatabildiğimiz kada- nyla gök kubbenin kederlenmesinin bir alegorisi değildir. Philip Larkin'in baharı
Reklam
Hayatın Anlamı
1.kısım Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur? Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır. Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
İslâmcıların siyasî görüşleri ve rejim arayışları ile Abdülhamit'in siyaset etme biçimi ve ayakta tutmak istediği siyasî gelenekler büyük ölçüde çatışıyordu. İslâmcılar İttihatçılar gibi devletin ve dinin bekası için hemen meşrutiyet ve hürriyet istiyorlardı, Sultan ise zamana yaymak istediği meşrutî idare içinde hilafet-saltanat sistemini
Sayfa 340Kitabı okudu
26 MART 2024
Olm siz adam akıllı insanlar olsaydınız hiç kadınları bu sohbete dahil etmez konuyu uzatmadan Burhan ve babamla konuşurdunuz ama siz naptınız yine her zamanki gibi kendinizi büyük gördünüz. Neyse Allah büyüktür elbet bir gün hakkımız sorulacaktır. Tamam belki bu hırsızlık olayı tam gün yüzüne çıkmamış olabilir ama biz sizin ne olduğunuzu çok çok
Günümüz İslam dünyasında hayat, İsa'nın (as) gelişi esnasındaki yahudi halkının vaziyetini hatırlatıyor. Dinin şeklî yönü tatbik edilirken ruhu büsbütün ortadan kalkmış durumda. Din işleri hiçbir fikre sahip olmayan umursamaz insanlar, bazı yerlerde ise tanınmış münafıklar ve hatta apaçık biçimde dinden çıkmış olanlar tarafından idare ediliyor.
1,500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.