Schopenhauer kitaplarını afilli aforizmaları bulup çıkarmak için okuyor birçok kişi. Eminim ki onu okuyan çoğu kişi felsefesinden habersiz. Bu yüzden ‘karamsar felsefeci’ olarak anılıyor. Oysa karamsarlığının içindeki güzelliği görebilmek ve kitaplarını doğru yorumlamak için onun felsefe sistemini bilmek gerekir.
Ben de biraz bu felsefe sistemini
AFRİKALI LEO/AMİN MAALOF
Ben Hasan, tartıcıbaşı Muhammed'in oğlu, ben Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papazın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum ama Afrikalı değilim Avrupalı da Arabistanlı da değilim. Bana Grenadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim.
Geçirdiğim bu son aylarda hayat bana karşı neden bu kadar acımasız davranmıştı? Kendi kendimi tanıyamaz olmuştum. Her köşede, her yerde azap çekiyordum. Küçük ve anlamsız tesadüfler ve ufak tefek şeyler düşüncelerime sızıp gücümü tüketmeden ne bir banka oturabiliyor ne de ayağımı hareket ettirebiliyordum. Yanımdan geçen bir köpek, bir beyefendinin yakasında takılı sarı bir gül düşüncelerimi allak bullak ediyor ve beni uzun bir süre oyalıyordu. Neyim eksikti benim? Tanrı beni mi işaret etmişti? Ama neden ben? Neden Güney Amerika’daki bir adam değil?
ANNEME MEKTUP-WARIS DIRIE,152 sayfa
Bu kitap gerçek bir hayat hikayesi.Uluslararası ünlü bir manken olan Waris Dirie’nin kendi hayatı.(Waris;çöl çiçeği demek.Her daim ayakta kalan,küçük asi bir çalı.Tıpkı kendisi gibi)
1997de Birleşmiş Milletler tarafından Afrika’da kadın hakları ve kadın genital sünnetinin kaldırılmasında çalışmak üzere özel
Annem, evi, babamı ve bizi terk ettiğinde ben altı yaşında, abim sekiz yaşındaydı. Annemin babamı terk etmesini o yaşta bile anlamıştım da, bizi terk etmesini anlamamıştım. Anne çocuklarını terk eder miydi?
Babam, annemi döverdi. Babam beni, abimi döverdi. Ben o yaşlarda babalar döver diye biliyordum. Babalar döver…
Anneler olmayınca, evlerin
VAR MI SİZİN DE BÖYLE CİNNETLERİNİZ?
“Deliler ile benim aramdaki tek fark, onların bunu kabullenmemesidir. Oysa ben biliyorum deli olduğumu.” diyor, sürrealist ressam Salvador Dali. Dünyanın büyük çoğunluğu onun deli olduğuna, geri kalanıysa dahi olduğuna inanıyor. Hem deli olmak, dahi olmaya engel mi? Ya da tam tersi; dehalar da bir gün
"Yaşamım boyunca bana gurur verecek, beni
krallardan, prenslerden, hükümdarlardan bile üstün kılacak bir şey aradım."
Spoiler..
Bir arkadaşımın önerisi üzerine başladığım ve beni inanılmaz etkileyen "Sıfır noktasındaki kadın"dan bahsetmek istiyorum. Kitap o kadar derin bir iz bıraktı ki bende, şu anda bile okuduğum şeylerin
İnsanız ya? Farklıyız her birimiz herşeyden, herkesten çok farklıyız. Yuvarlak bir dünyanın üstünde yaşıyoruz. Hepimiz aynı yerdeyiz sanıyoruz ama bilmiyoruz ki aslında hiç birimiz burda değiliz. Hepimizin ruhu farklı dolayısıyla hepimiz farklı yerlerdeyiz. Belki de bilmediğimiz ve hiç tahmin edemediğimiz yerlerdeyiz. -bunu fark edemeyenler için-
Thomas Bernhard Besleme 1
Salzburg'a gittiğimde ben de şehri sevmeye hazırdım ama ondan nefret etmeyi deneyimlerimle öğrendim. Thomas Bernhard. Neden Bir Değini. Bernhard'ın otobiyografik beşlemesinin ilk kitabı Neden. Ikinci Dünya Savaşının sonlarında eğitim icin Salzburg 'a giden Bernhard, savaşın acımasız yüzüyle karşılaşır. Bu mutsuz yıllar onun ruhunda derin yaralar acar.. Bernhard'i ilk Beton kitabıyla tanımış ve cok sevmiştim. Öfkeli olmasına, düşüncelerini net bir şekilde dile getirmesine, edebi derinliğine hayran kalmıştım.. Ondan sonra her yıl Thomas Bernhard okudum..Iste bu öfkenin sebeplerini hayat hikayesini okuyunca daha iyi anlıyorsunuz.. Hep cok sevdiğim bir yazar oldu ama şimdi sevgim katlandı.. Bu kitabı okuduğumda bazı yerlerde gözlerim doldu o kadar yüreğime dokundu. Okuyunuz Bernhard'i
NedenThomas Bernhard · Sel Yayıncılık · 2015688 okunma
Doktorlukla ilgili çok iyi bir hikâye kitabı. Fakat bence özellikle doktorlar falan değil, herkes okumalı (sağlıkla ilgili fazla hassasiyeti olanlar hariç tabi, zira kitapta kesip biçme durumları söz konusu).
Genç bir doktor olan Bomgard'ın karda kışta bir köye gelmesi ve üniversitenin korunaklı, insana gerçek hayatın acımasız yüzünü tam
Kırgız bir yazar olan Cengiz Aytmatov, 1970 yılında yazdığı “Beyaz Gemi” kitabında, yedi-sekiz yaşlarındaki bir çocuğun gözünden hayatı anlatmaktadır. Küçük yaşta annesi ve babası ayrılınca dedesi tarafından büyütülen çocuğun temiz ve saf dünyasından gerçekliğe uzanan bir roman. Romanın kahramanı çocuk geleceği temsilen kurgulanırken dedesi ise