Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Reklam
_Metafizik, var olanı olduğu gibi zihne tekrar kazandırmak için var olanın ötesini araştırmak demektir. _Metafizik, insanın tabiatına aittir. O, mevcudiyetin içinde esaslı bir andır: Bizzat mevcudiyettir. İnsan varlığı, hiçliğin içine dalmış bulunduğu takdirde ancak var olanla temasa geçebilir. Var olanı aşan hamle mevcudiyetin özünde meydana
_Psişe, insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamıdır. Galaksilerin ardında tanrıyı aramayı hayal edemeyiz. Her şey psişenin ürünüdür. Eski yunanca'daki psyche sözcüğü, "kelebek" anlamına gelir." Latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir. _Vücudun merkezi de başta
"Uzak gibi görünse de aslında çok yakın olan Geçmişin Şehri böyle görünüyordu. Ama koyu renkli sisten göründüğü kadarıyla... Sonra hayat bana seslendi. " Beni takip et, burada çok oyalandık." Sordum. " Nereye gidiyoruz Hayat?" Hayat yanıtladı. "Geleceğin Şehrine gidiyoruz." " İnsaf et Hayat."dedim. " Yorgunum, ayaklarım şişti, hiç gücüm kalmadı." Ama hayat ısrarcıydı. " Yürü dostum. Oyalanmak ödlekliktir. Geçmişin Şehrine bakıp durmak Aptallıktır. Bak, Geleceğin şehri seni çağırıyor..."
Kaldırımlardaki bu ayakların, taşıt yollarındaki bu tekerleklerin hepsi ne yapıyorlar? Hepsi nereye gidiyorlar? Kim çağırıyor onları? Kim geri getiriyor? Hangi güç ya da hangi giz onların önce sağ sonra sol ayaklarını kaldırıma basmalarını, hem de daha iyisi beklenemeyecek bir eşgüdümle basmalarını sağlıyor?
Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Ruhunda gizemli bir ürpertiyle, onu çok güçlü bir şekilde etkileyen hedefinin peşinden acele ediyor ve küstahlığına şaşıp kalıyordu. Gözlerini, duygu ve düşüncelerini böylesine kör eden tanımadığı varlık ansızın başını çevirip ona baktı. Tanrım, ne mükemmel çehre! Göz kamaştırıcı beyazlıktaki muhteşem alın, akik parlaklığında güzelim
Sayfa 19 - Can YayınlarıKitabı okudu
Kız titriyor... Soğuktan, korkudan ve açlıktan... Hâlbuki ona uzanan bir el yok... Bu sefer karşısındaki bir sarhoştur. Ona "Güzel kız burada üşüyüp hastalanırsın. Benimle gelmez misin?" diyor. Ve kız tekrar rüyasını hatırlıyor...Yağmur çoğalıyor... Rüzgâr serin... Ve kız hâlâ açtır... Kafasında iki fikir çarpışıyor... Düşünüyor ki yaşamak kendi hakkıdır... Fakat... Karşısındaki sarhoş gülüyor ve onu nazikâne çağırıyor... Fakat nereye?.. Titreyen bir vücut... Yanan bir baş ve ağlayan gözler... Fakat açlık ve yuvasızlık korkunç... Aydede, niçin bir yol göstermiyorsun?.. Kız yavaş yavaş kalkıyor... Kararını vermiştir. Bu karar bütün fenalığına, çirkinliğine ve iğrençliğine rağmen yaşamak kararıdır. Çünkü hayat tatlı... Kendi koluna giren sarhoşa ürkek adımlarını uydurarak bilmediği karanlık bir sokağa doğru yürüyor... Ve tam bu sırada korkunç bir sağanak... Korkunç gök gürültüleri ve yıldırımlar... But bir fırtına mı? Hayır!.. Bu, iki şehidin ve sayısız şehitlerin isyanıdır... Şehitler ağlıyor... Biz yağmur sanıyoruz... Şehitler hıçkırıyor... Rüzgâr diyoruz... Şehitler haykırıyor... Fırtına zannediyoruz... Ve şehitlerin duasına da yıldırım adını veriyoruz...
Kader motifinin onu nereye götürdüğünü göre göre dönmüyor. 'Çöplüğe geri dönüyorum' diyor. kader motifi işte tam da böyle bir şeydir. Çocukken o motif size ne yaşattıysa, ne hissettirdiyse, çevreniz değişir, insanlar değişir ama motif değişmez. Ne yapar eder, sizi aynı motifin saldığı korkulara doğru mıknatıs gibi çeker. Yalnız mıydınız, çok mu aşağılandınız, kimse size değer mi vermedi, terk mi edildiniz, umutsuzluğa karanlığa mı itildiniz... İşte her ne yaşadıysanız, o zaman her kimdiyseniz, sizi yine o yapar. Hayri tam olarak bir kader motifi kurbanı olmaya hazırlanıyor. Beylik ona yabancı gelmiş. Şimdi beyliği bırakıp eski çöplüğüne geri dönüyor. İçindeki Hayri ısrarla onu çağırıyor. O çöplük onun evi. Onun en iyi bildiği, en iyi tanıdığı yer.
Sayfa 114
Harbe Giden Kelime'ye Sitem
Kelimeler nereye gidiyorsunuz böyle, savaşa mı ölümün kum gibi kaynadığı çöl mü çağırıyor sizi, oysa yenik çıkmıştınız her savaştan, hayli yorgundunuz dinlenecektiniz biraz, birkaç şiirde keyfini çıkaracaktınız kelime olmanın, dilden dile dolaşmanın, mırıldanmanın... Vakit dünyanın sonbaharıydı, sevdiklerimizin de sonbaharı olacakmış meğer hayat, hiç bilmeden, hiç istemeden, birlikte bir kışımız daha olur mu diye telaşlı yüreğimize, yavaş biraz, beni öldüreceksin, yavaş diyecektik, acıdığını söylemeyecektik elbet, nereye gidiyorsun ya hû diyemeden giden
Sayfa 106 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsan onuruna yakışır bir hayat sürmek benim de hakkım değil mi? Şimdi uçsuz bucaksız bir ummanda rotasız dolaşıyorum. Nereye gideceğim belirsiz. Karşımdaki adada henüz tanımadığım birisi beni çağırıyor, sen olsan ne yaparsın?
Sayfa 64 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Aylak nereye giderse gitsin orada yabancıdır. Hiçbir yerde “yer­li”, “yerleşik”, “toprağa bağlı” olamaz. Ve bunun nedeni böyle ol­maya çalışmaması değildir. O anda bulunduğu yerdeki yerlilerin gözüne şirin görünmek için ne yaparsa yapsın bu yeterli değildir çünkü orada henüz çok yenidir. Üzerinde hâlâ başka yerlerin koku­su vardır. Yerlileşme rüyası yalnızca karşılıklı suçlama ve acı ile bi­tebilir. Dolayısıyla da aylağın yapacağı şey, bulunduğu yere fazla bağlanmamaktır. Neyse ki, henüz gidilmemiş, belki de şu anda bu­lunduğu yerden daha az acımasız ya da hatta daha konuksever ve bulunduğu yerin kendisine vermediği şansları verebilecek başka yerler kendisine el ederek çağırıyor. Kişinin kendi “yersizliği”ne tutunması mantıklı bir stratejidir ve gelecekteki idamın ertelenme­sinin tek yoludur. Bu durum, bugünkü acıya “anlık” bir tat veriyor. Seçeneklerin ebediyen kapanmasını engelliyor. Eğer yerliler dayanılamayacak kadar çirkinleşirse kişi her zaman için daha dayanıla­bilir yerler arayabiliyor
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.