Şiir yazmak mı?
Kalemi elime alsam mürekkebi biter
Kâğıda dokunsam leke tutar
Hem ne anlarım ben şiir yazmaktan
Ben içimden gelenleri okurum onlar şiir sanırlar
Ben senin için biriktiririm sözcükleri
Onlar alıp alıp başkalarına şiir diye okuyup yazarlar
Sahi neydi şiir?
Sevdaya mı yazılırdı
Yoksa şiir zaten sevdamıydı
Ben hiç yazmadım ki nerden bilirim ki nasıl birşey olduğunu
Özlemek nedir diye sor, anlatayım sana mesela.
Özlemek;yüreğinin ağzından atmasıdır,nefesinin kesilmesidir,gözlerinin ferinin sönmesidir özlemek.
Özlemek içinden haykırmaktır
Özledim ulann özledim demektir.
Bu aralar fazlaca metafiziksel takıldım sanırım Tarih Felsefesi ve Tarih Metafiziği okurken , üst üste Şems ve Mevlana okumaları yaparken , Holografik Evren 'i okurken... Birazcık kafam karıştı azıcık aklım bulandı tabii 🙃 Ama bu da iyidir Kafaya beyin fırtınası yaptırmak , dünyayı sessize alıp biraz tefekküre dalmak Özellikle son okuduğum kitap çok karıştırdı aklımı Mevlana ve Şemsi , birleşip Kimyâyı öldürmüş katiller olarak göstermek çok uç bir iddia değildi de neydi yani , aklım alamadı hafsalama sığamadı Lâkin ben Tasavvufu çok seviyorum Hem okumayı hem ummanına dalmayı Metafizik anlayış Tarih de bile bir ekol olabilmişken nasıl sevmem ki... Hem Tasavvuf sağlatıcım benim , canıma şifa ruhuma gıda 100 psikoloğa değişmem , okuduğum bir Tasavvufi kitabımı... 🌹🌪 🌘
Termitler büyüdüklerinde Terman 730 erkeğin kayıtlarına baktı ve onları üç gruba ayırdı. 150’si –ilk yüzde 20’si– Terman’ın A grubu dediği şeye denk düşüyordu. Onlar gerçek başarı öyküleriydi; yıldızlardı; avukat ve doktorlar, mühendis ve akademisyenlerdi. A’ların yüzde 90’ı üniversite mezunuydu ve 98’i lisansüstü derecelere sahipti. Ortadaki
Olmak istediği yeri ararken kendini kaybeden bir adam
"Sahte ve içtenliksiz davranışlara yer yoktu onda. Ne yaparsa yapsın, hakiki olmalıydı."
Herkesin kendini keşfettiği bir dönem vardır. İçinde görünenden daha fazlası olduğunu ve daha iyisini hak ettiğini düşündüğü anlar. Martin'in bu dönemi Ruth ile tanışmasıyla başlıyor. Bulunduğu ortamda kendini yabancı, eksik hissediyor. Onlarla
Sinan ilk mimari eserini kırk sekiz yaşında meydana getiriyor. Şaşırtıcı geliyor değil mi? O zamana kadar bu vasfıyla bilinmemiş. Peki soru: Kırklı ellili yaşlarına kadar ne yaptı dersiniz? Marangozluk. Evet evet, marangozluk yapıyor. Bir marangozhanede kendini geliştirmek için yıllarını veriyor. Bugünkü tabirle ekmek parasını oradan kazanıyor.