Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hayatın doğası ışık değil, ateştir. Hayat, belirsizliğin ebedi ıstırabı, korkunç bir hiç. Düşüncenin deliliği olan bir his.
Sayfa 28 - Everest
Aşkta hayatın acılarını unutturacak kadar umut ve teselli varsa da hayatı anlamayanlar bundan yararlanamazlar.
Reklam
Sarayda şarbon hastalığı
Sultan Hamid'in hususi operatörlüğüne tâyinimden birkaç sene sonraydı. Bir gün Hünkârın en sevgili gözdesi hastalanmış. Ecnebi saray hekimlerinden biri bakmış: «Ehemmiyetsiz bir çıban, låpa koyunuz, geçer!» demiş! Ama, kadıncağız bu tedavi tarzıyle iyi olmamış. Üstelik sırtındaki yara büyüdükçe büyümüş… Padişahın vehmi, malüm… Hünkâr telâşa
Okumak, tıpkı yazmak gibi, konuşmak gibi, duygular, düşünceler, tasavvurlar, düşler ve fikirler aracılığıyla dokunmanın bir biçimidir. Bir kitabı eline alıp sayfalarını çevirmek, ayrıca duyusal bir dokunuşla da bağlantılıdır; başkalaşmış biçimiyle e-kitap'ta da geçerlidir bu. Duyusal-ruhsal-zihinsel dokunuş, okumayı bereketli bir deneyime dönüştürür; bu deneyimin kaynağında insanın kendisine dokundurtmaya amade oluşu vardır, çünkü işaretler ona ancak o zaman tesir eder. Bir hikâye okuduğunuzu zannederken, hakikatte kendi içinizde insan olmanın açılımlarına çıkar yolunuz. Yalnızca anlatılan hikâye değildir insanın içinde can bulan; kendi hikâyesi de canlanır, okuduğu anlatının dolayımından geçerek anlatmaya koyulur. İnsanın hayat hikâyesi, okurken kelimenin tam anlamıyla dile gelir. Harfler, onun çoktandır söylemek istediğini anlatır, ama aynı zamanda başka bir şeyler daha söylerler. Onu harflerin ayartıcı berraklığıyla kaçırıp götürür, ucu bucağı görülmez genişlikteki imkânların bembeyaz uzamına taşırlar. Orada, sezmiş ve özlemiş olduğu, ancak sahici tecrübenin mutluluk mu vereceğini hayal kırıklığı mı yaratacağını kendine sormadığı şeye dokunmasını sağlarlar. Okuma esnasında, kendi kendini biçimlendirmenin imkânları farkına bile varmadan ona doğru uçup gelirler, o da sessiz sedasız değerlendirmeye başlar bu imkânları. Kitabı çoktan indirip kucağına koyduğunda bile, imkânların açıldığı uzamda eğleşmeyi sürdürür heyecanla.
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Konu sadece "Aşk" değil.
Her aşk geçicidir. Dolayısıyla, sonuçta daha büyük acılara düşmemek için, hiç kimseyi sevmemek daha iyidir.
Reklam
İnsanlar hep acı ve üzüntüyle sonuçlanan zevklere neden bu kadar düşkünler?
Sevmek... Ama kimi sevmeli? Gelip geçici olursa, üzüntülerine değmez... Sonsuz aşk ise olanaksızdır...
Acaba ben modern bilimin akılları hayrete düşüren bunca muazzam sonuçlarını görmemek, bunlara karşı gözlerimi ilgisizce kapatmak mı istiyorum? Hayır. Ben şunu iddia ediyorum : Meydana gelen sonuçlar ne kadar muazzam olursa olsun beşeriyeti dalmış olduğu yanlış yoldan hiçbir şekilde kurtaramaz.
Sadece ABSÜRT
Hayır. Bağırtılı çağırtılı bütün bu uygarlık etkinlikleri, hayat kapısının önündeki gürültü ve şamatadan başka bir şey değildir.
Reklam
Eyer o adam bu zihni işlemden sonra Buda 'ya bağlanmayı yine devem ettiriyorsa , şimdiki inaciyla önceki inanci arasind dağlar kadar fark vardir .
Sayfa 196
"Zaman süzgeçtir .Düzenleri unut ,kalanlari sıkı tut.
Sayfa 69
Karmakarışık düşünceler karanlık, dev bir bulut gibi üzerine çöküyor ve yüreğini daraltıyordu.
varoluş
Search for: Arama.. Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri Atatürk Ansiklopedisi > Genel > Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri 31 Ara Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri PDF
"Tanrı'nın hazinesinin geçeceği yalnız iki delik vardır; bunlar mutsuzluk ve güzelliktir. Biz genelde bu yükü kaldıramayacak kişilerin başına niçin talihsizlikler gelir diye yakınmaya meyilliyizdir. Ama tüm soğukkanlılığımızla düşündüğümüzde, bu durum dünyamızdaki güzelliklerin savurganca önümüzden akmasından daha acınası değildir. Bir yıldızın uzaklardaki parıltısı, denizdeki dalgaların çıkardığı ses, tan ağarırken ortaya çıkan sessizlik kaç kez insanların dikkatini çeker? Dünyadaki güzelliklere kayıtsız kalmak da belki mutsuzluğa giden yola gireceğimiz bir günahın ve suçun başlangıcı olarak görülmeli. Şüphesiz, kişiler hemen talihsizliklerle cezalandırılamaz ama dünyanın güzelliklerine dair kayıtsızlığın sonunda varacağımız yer sıradan bir hayattır. Sıradan bir hayat niçin bizi besleyen sıkıntı ve mutsuzluğa tercih edilsin?"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.