155 syf.
6/10 puan verdi
Viktor E. Frankl
Viktor E. Frankl
Logo terapinin kurucusu ve varoluşçu terapinin önemli isimlerinden. Avusturyalı psikiyatr 2. Dünya Savaşı sırasında bir toplama kampında tutuklu olarak bulunur. Tüm ailesini toplama kamplarında kaybeden Frankl kitabında kendisinin ve diğer tutuklu bulunan insanların yaşadığı bu trajik deneyimini psikolojik açıdan değerlendiriyor. Öncelikle bir insan, sonra bir uzman gözüyle Franklin, bu travmanın kendisindeki ve diğer insanlardaki etkilerini ve hissettirdiklerini biyografi aynı zamanda araştırma kitabı olarak okuyucusuna canlı ve akıcı bir dille aktarmış.. Kendimce ; Hayat kontrol altına alınamayan zaman zaman öngörülemeyen olaylardan ve durumlardan müteşekkil bir süreç. İnsan başarılı, keyifli, sağlıklı,mutluluk verici pozitif şeyler kadar yaşamın doğası gereği acılar, hüzünler,korkular, hayâl kırıklıkları,hastalıklar, başarısızlıklar, uğranılan haksızlıklar gibi travmatik olaylar da yaşıyor. Galiba bizi biz yapan şeyler de yaşadığımız olumlu ya da olumsuz bu olaylar karşısındaki tavır ve davranışlarımız. Acılarımızı ve mutluluklarımızı damıtarak anlamlı ve yaşamaya değer bir hayat sürebilmek ise ancak güçlü bir inanç ve ahlaki değerler ile mümkün olabiliyor. Üzerinde düşünerek ve istifade ederek okuduğum güzel bir kitaptı. Psikoloji okumayı sevenlere tavsiye ederim.
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202339,4bin okunma
100 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Bazen betona gömülmüş gibidir ayaklarımız.
THOMAS BERNHARD HAKKINDA Thomas Bernhard, 20. Alman yazınında en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilen Avusturyalı bir romancı, oyun yazarı ve şairdir. Bernhard, sıklıkla bir türlü ardı gelmeyen monologları, kahramanların ve olayların farklı kameralardan anlatımı ve kendine özgü bir dil kullanımıyla dikkat çeker. Genellikle işlediği
Beton
BetonThomas Bernhard · Yapı Kredi Yayınları · 20201,077 okunma
Reklam
Yirmiikinci Söz'ün İkinci Makamı بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ اَللّٰهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ وَك۪يلٌ ٭ لَهُ مَقَال۪يدُ السَّمٰوَاتِ وَ الْاَرْضِ ٭ فَسُبْحَانَ الَّذ۪ى بِيَدِه۪ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ٭ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُٓ اِلَّا بِقَدَرٍ
750 syf.
9/10 puan verdi
Kitabın konusu cumhuriyet tarihini öğrenmek isteyenler için farklı bir akış sunabilir kanısındayım. İlgililere tavsiye eder misiniz kesinlikle! Bu eserde sorulardan birisi de ilgililerini tabiî ki kendine çeken bir tarafı olacaktır. Sonuçta tarih karşılaştırmalı okunursa doğruluğuna inandığım bir düşünce bu şekilde savunuyorum ve böyle düşünmeye
Atatürk: Modern Türkiye'nin Kurucusu
Atatürk: Modern Türkiye'nin KurucusuAndrew Mango · Remzi Kitabevi · 2004656 okunma
Hayat onun için fâni idi, ‘arada’ yaşadı hep, misafir gibi oturdu bu dünya evinde. Sokağı sevmedi pek, evine, çalışma odasına kapandı, çıktıysa da bir lokma ekmek için. Yalnızlığını yazarak azaltıyordu. Zihnimde onu eski bir İstanbul sokağında, yokuş yukarı bir elinde filesi, diğer elinde çantası, yorgun argın eve dönerken hayal ediyorum. “Eski Sokak” şiirinde; “Akşamları çanta, file –yorgun, ağır/Dönerdik eve.” diye anlatır ya!.. Kimseye ilişmedi, sesini yükseltmedi kendi köşesinde sırasını bekledi sessizce. Nedense bana hep o ağaç kokan eski ahşap evlerin ve serin, dar sokaklı küçük İstanbul mahallelerinin özlemini duydu gibi gelir “Evler Şairi”. “Küçük ahşap bir dizi evlerdi/On yıl önce o sokak/Sonra geniş caddelere çıktık/Apartman –sizden uzak” dizelerinde dile getirmiş bu özlemini. Kendi içinde yaşayan adamdı; kavgasız, kaderine razı. Yok muydu dertleri? Vardı elbet! Daha çocukken yakalandığı hastalığın sıkıntılarını bir ömür boyu çekti; “Hastalıklar haram eder hayatı” demiş bir şiirinde. Sonra ev, yoksulluk, geçim sıkıntısı, kayınvalidesinin hastalığı… Ama isyan etmedi, bunalmadı, bunaltmadı. “Şikâyet Tanrı’ya isyandır ve saadet küçük şeylerde” diyor bir mektubunda.
Alaattin Karaca
Alaattin Karaca
“Olmak” ise, bizi olduğumuz gibi kabul eden, onaylayan, kendimizi seviyor ve anlaşılıyor hissettiğimiz bir ilişkide, yani sevgilide/sevgiliyle mümkündür. “Ben sende oluyorum” der Martin Buber. Bu benim hayatımın ve psikoterapi anlayışımın da temelini teşkil eder. O nedenle özlediğimiz şey aslında tabii ki sevgilidir. Çünkü “ben” ancak “öteki”yle var olabilir…
Reklam
650 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.