·
Puan vermedi
Sokrates’a yoğun göndermelerle dolu olan buyapıt, “felsefenin şüphe ile başlaması gibi, insan onuruna layık denebilecek bir hayat da ironi ile başlar” diyor. Kierkegaard zihinsel ve sanatsal gelişimi sürecinde önceleri Alman romantizminin etkisi altındaydı. Kendini, geleneklerin zihinsel gelişimini sınırlamasına izin vermeyen yaratıcı bir birey
İroni Kavramı
İroni KavramıSoren Kierkegaard · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200384 okunma
Kendine prensip edin. Her gün nefsine şunu sor: "Bugün boş zamanımda ne yaptım? Sıhhatime yarayan bir iş, mal veya ilim kazanma yolunda bir uğraş; kendime veya başkalarına yönelik faydalı bir faaliyet yaptım mı?" Bir bak bakalım: Boş zamanın aklına boyun eğmiş mi? Senin güzel bir hedefin vardı. Bak bakalım zamanını o yönde sarf edebilmiş misin? Cevabın 'Evet' ise başardın demektir. Yok eğer cevabın 'Hayır' ise başarmak için çalışmalısın, gayret etmelisin. Şunlar gibi ahlaklanmaya bak sen: İhtiyacını görmek için sabreden, Girmek azmini asla kaybetmeden, Kapıları çalmaya hep devam eden. Her gün az bir zamanın aynı şeye tahsis edilmesi hayat akışını değiştirir ve seni sandığından daha kuvvetli kılar , hayal ettiğinden daha yükseklere çıkarır .
Sayfa 104 - Otto YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
İyi Niyet Tek Başına Yeter mi?
Acaba gerçek hayat planında iyi niyetin değeri nedir? Veya iyi niyetin noksanlıkları var mıdır? evet, kusuru vardır. Çünkü iyi niyet kendinizi aldatmaktır. Durup dururken, küçük bir hareketle dünyayı yerinden oynatabileceğinizi hayal edişiniz gibi. Aslında böyle bir hayali kurarken, gerçekte bir odun parçasını bile yerinden kıpırdatmak için ne kadar kuvvete muhtaç olduğunuzu henüz tecrübe etmiş değilsiniz. Gerçi niyet olmadıkça ne aksiyonun ne de herhangi bir şeyin değeri yoktur. Ama hayat sahasında belli başlı bir enerjiye dönüşmemiş niyetinde tek başına bir kıymet ifade etmeyeceği gerçektir. İyi niyetin gerçek değeri, içeriden havailiğe, dışarıdan da sapıklığa karşı gösterdiği direnme gücüyle ölçülür. Gerçek direnci gösteremiyor ve üstün gelemiyorsa, bu niyetin yağmur damlacıklarının düşerken su üzerinde meydana getirdiği baloncukların hoşa giden manzarasından ne farkı olabilir? Halbuki bu balonlar hemen telef olup gitmektedir. İşte, bunun için İslam, yalnız iyi niyetle yetinmemiştir. Ve pratik hayatta verimli faaliyet sahalarını bırakarak yalnız niyetle vakit geçirmeyi münasip bulmamıştır. Nitekim Kur'an'da müminlerden bahsedilirken "iman edenler" değil "iman edip Salih amel işleyenler" ifadesi kullanılmaktadır. S:13- 14
200 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
"Merhumlardan ziyade yaşayanlardan korkmalıydı." Genç bir kadın yazar Victoria Mas dan bir kadın hikayesidir Deliler Balosu. Filmi olduğunu görünce uzun süredir beklettiğim bu kitaba yavaştan başlayım dedim ve elimden bırakamadan okuyup iki günde bitirdim. Bu kadar severek okuyacağım aklıma gelmemişti. Yer 19. yüzyıl Paris. Olaylar Salpetriere Akıl Hastanesinde başlıyor. Toplum ve ailelerinin kurtulmak istediği, trajik hayat öyküleriyle çoğu akıl hastası olarak damgalanmış kadınların hikayelerini okuyoruz. Bu arada aristokrat bir aileye mensup zeki ve genç bir kız olan Eugenie sırf gerçeği söylediği için kendini bu kadınlar cehenneminde bulur. Hastanede ise tüm Fransa burjuvasının davetli olduğu senede bir gün yapılan hastaların egzotik hayvanlar gibi sergilendiği bir baloya hazırlanmaktadır. Bu bir çırpıda okunacak, dönemin psikiyatri, paranormal olaylar, erkek egemen güç, kim deli kim akıllı sorgulanan bu etkileyici romanı hiç tereddüt etmeden herkese tavsiye ederim. Not: kitapta bahsi geçen hastane günümüzde de faaliyet gösteriyormuş.
Deliler Balosu
Deliler BalosuVictoria Mas · Fol Kitap Yayınları · 202173 okunma
Hayat bir faaliyet ve harekettir. Şevk ise matiyyesidir. İşte himmetiniz şevke binip mübareze-i hayat meydanına çıktığı vakit, en evvel düşman-ı şedid olan yeis rast gelir. Kuvve-i maneviyesini kırar. Siz o düşmana karşı لَا تَقْنَطُوا kılıncını istimal ediniz.
Çoğu insan gibi belki siz de arkadaşlarınızla siyaset konuşmadığınızda yahut gazete köşelerinde, İnternet sitelerinde siyasete dair bir haber okumadığınız zamanlarda, siyasetten uzak, normal bir hayat yaşadığınızı düşünüyorsunuz. Ama bu düşünce, aslında fena halde yanıltıcıdır. Bugün bizzat o sıradan sivil hayatlarımızda yaşarken yaptığımız birçok sıradan faaliyet, geçmişteki siyasi tercihlerin ve baskın fikriyatların şekillendirdiği alışkanlıklardan ibarettir. Giyimimiz-kuşamımız, konuştuğumuz dildeki kelimeler, kafamıza taktığımız yahut takmadığımız başlıklar, ceplerimizde gezdirdiğimiz aksesuarlar, bir marş duyduğumuzda gösterdiğimiz tepkiler, sevdiğimiz müzik türleri, beğendiğimiz sanat eserleri ... Birçok "sıradan" insani davranış kalıbımız, geçmiş dönemlerdeki siyasi karar ve izleklerin günümüzde bize bıraktığı tonlarla boyanmıştır. Hatta dini inançlarımız bile ...
Sayfa 72 - Tuti KitapKitabı okudu
Reklam
Siyonizm, zamanını planlamayan ve sürekli erteleyen gençleri çok sever. Çünkü planlanmamış ve her dakikası değerlendirilmemiş bir hayat, heba edilmiş bir hayattır. İbadet planı, dinlenme planı, İslami faaliyet planı olmayan bir yaşam tarzı, tam da Siyonizm'in istediği bir tamam tarzıdır. Çünkü sahibi tarafından planlanmayan bir hayat hep başkaları tarafından planlanır ve yönlendirilir.
Sayfa 106 - MGV YayınlarıKitabı okudu
Bir konsere ya da maça giden bir kişi, oksitosin eksikliğine geçici bir çözüm bulur. Gerçek hayatta İnsan ilişkileri kuramayan bir genç bile, saçma bir gündemi 'trend topic' haline getirmek için yabancı insanlarla online işbirliği yapar ve hayat kalmasına yardımcı olmayacak bir faaliyet yapmasına rağmen kendini iyi hiser.
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Geçmişten Günümüze Kabe’nin İşgali, Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara’nın 2015 yılında Rağbet Yayınlarından basılan 184 sayfadan oluşan bir kitaptır. Kitap sayfa sayısı az olmasına rağmen muhtevasındaki bilgi baz alındığında oldukça kapsamlı bir kitaptır. Kitap, İslam öncesi dönemden 1979 yılında yaşanan son baskına kadar olan süreçteki Kabe’nin
Geçmişten Günümüze Kabe'nin İşgali
Geçmişten Günümüze Kabe'nin İşgaliMehmet Ali Büyükkara · Rağbet Yayınları · 201535 okunma
Koç Holding
Koç Holding, Türkiye'nin ekonomik hayatına damgasını vuran en önemli toplulukların başında gelir. 1963'de holdingleşen Koç'un temelleri, 1920'lerin başında atılmıştı. Koç'un ticari yaşamı, 1917'de Ankara'da başladı. Henüz 16 yaşındayken okulunu bırakan ve babası Koçzade Hacı Mustafa Raif Efendi'yi ikna
Sayfa 72 - Business DergisiKitabı okudu
Reklam
İrade
Kısaca, hangi noktadan bakarsak bakalım, ister ahlâkı güzelleştirme, ister mutluluğu arama, ister gayret, teşebbüs ve faaliyet gibi hayat mücadelesinde üstün gelmeyi sağlayacak hasletlervet İsterse sağlık ve afiyeti elde edip koruma cihetinden olsun, düşünce kuvvetimizin belirleyip gösterdiği yolda hareket kuvvetini bahşeden ve ruhsal melekelerin en üstünü olan SAĞLAM İRADEYE sahip olmamızın gerekliliği açığa çıkar
Sayfa 23 - KetebeKitabı okuyor
Hayat bir faaliyet ve harekettir. Şevk ise matiyyesidir. İşte himmetiniz şevke binip mübareze-i hayât meydanına çıktığı vakit, en evvel düşman-ı şedid olan yeis rast gelir. Kuvve-i mânevîyesini kırar. Siz o düşmana karşı لاَ تَقْنَطُوا kılıncını istimâl ediniz. Münâzarât
Beynimizdeki Editör
Siz bu satırları okurken kafanızın bir yerlerinde oturan bir editör yoğun bir faaliyet içinde çalışır. Muhtemelen daha bu kitabın adını ilk gördüğünüzde hemen işe koyulmuş ve “Dur bir dakika; bu mevzu bizimle ilgili olabilir.” gibi birtakım yönlendirmeler yaparak sizi buralara kadar getirmiş bir editörden bahsediyoruz. Onun yönlendirmesi olmasa büyük ihtimalle bu satırları okuyor olmazdınız! Beynimizin esas görevlerinden biri de bizim şu fani dünyadaki kısıtlı zamanımızda işimizi kolaylaştırmak, bize zaman kazandırmaktır. Bunu da özellikle “sol” lobunda bulunan devrelerde yerleşmiş “tanıma ve etiketleme” sistemleriyle yapar. Bu sistem, hayat boyu zihninize yazılım bileşenlerinin tartışmasız hüküm sürdüğü bir yerdir. Mesela sakalı şöyle olan “şucudur”, bu kelimeyi kullandığına göre “bucudur”, erkekse “şöyledir”, kadınsa “böyledir”, şu şekilde “güzel”, öbür türlüyse “çirkindir” gibi etiketleri hiç şuurunda olmadan yapıştırıp geçeriz çoğu zaman. Bu etiketleme işinden sorumlu devreler, her meselenin üzerinde boşuna düşünüp de kıymetli zihinsel yakıtımızı heba etmeyelim diye uyanık olduğumuz her an çalışır dururlar. Doğal ortamımızda özellikle atalarımızın hayatlarını çokça kurtarmışlıkları da vardır muhtemelen. Ormanın boşluğunda hayal meyal görünen bir siluetin dost mu, düşman mı, yırtıcı mı yoksa sadece bir kedi mi olduğunu saniyenin kesirleri içinde anlayıp uygun bir hareket planı çizmemizi sağlayan devreler de bunları zira. Ama bugün modern ve karmakarışık yaşamımızda doğal ortamdaki bu avantajlar hızla dezavantaja dönüşebiliyor.
Tao insanı büyük faaliyet insanı değildir. Eylemleri en temel olanlardır; kaçınılamayacak olanlar. Kaçınılabilecek olandan kaçınır. Kendisiyle o kadar mutludur ki, eylemleri içinde hareket etmeye ihtiyacı yoktur. Onun faaliyeti faaliyetsizlik gibidir; orada yapan birisi olmadan yapar. Naziksen ve bilmiyorsan, basitsen ve bunun farkında değilsen, senin tabiatın olmuştur. O zaman farkında değilsindir. Bir şey zorla yapıldığında, onun farkındasındır. Bir şey yabancıysa, onun farkındasındır. Bir şey gerçekten doğalsa, onun farkında değilsindir. Birisi servetini yeni edindiğinde, onu gösterdiğini görebilirsin. Gerçek bir aristokrat zengin olduğunu unutmuş kişidir. Tao insanı içsel dünyanın aristokratıdır. Birisi dinini gösteriyorsa, henüz gerçekten dindar değildir. Din hala bir diken gibidir, doğal değildir, acıtır, kişi onu gösterme hevesindedir. Eğer sadeliğini göstermek istiyorsan, nasıl bir sadelik bu? Nezaketini sergiliyorsan, o zaman sadece kurnazlık, bunda nazik hiçbir şey yok.
818 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.