Neydi hayat şu kâinatın yaşadığının önünde... Bir an, belki de bir an içindeki bir an kadar kısa. Neden uzun gelir insan oğluna hayat? Neden an dediğimiz o zaman diliminde yaşamaz ki kendini? Geçmişten bu güne bakarsan hep görürsün hayaller ve hedefler koyarak mutsuz yaşayan nice insanı. Nice gözleri açık gidenler var bu hayattan ve sormak lazım onlara gerçekten varsa diğer Dünya'da, "Sen ne anladın onca bekleme içinde kendi hayatından?". Eminim ki verecekleri tek cevap sadece " Hiç" olacaktır. İnsan yaşamalı bu hayatı ruhumdaki ruhum. İnsan hissettiği için insan ise eğer, yaşamalı en derinine kadar bu an'ı, bu hayatı. Hiç ölmeyecekmiş gibi sevebiliyor ise, hiç ölmeyecek kadar uzun hedefler ve hayaller kurabiliyor ise, o zaman da her an ölecekmiş gibi yaşamalı içinde ne varsa. Bu günün sabahını düşün! Düşün sen gözlerini açabilmiş iken ne kadar çok açamayanların da olduğunu. Bunların çoğu yaşlı ve çoğu da çocuk. Yaşa ruhum. Yaşa kendini, sevgini, aşkını, hayatını, kendini yaşa. Almak istediğin ne varsa gelmesini beklemeden yaşa. Onu tut bırakma ve al. Ne diyor Ali Şeriati; Bir yerde yangın varken biri seni ibadet etmeye çağırıyorsa, bil ki bu bir hainin davetidir. Dışarda yangın var ruhum. Ve ben seni asla içine kapanmaya davet etmem. Gel savaşalım diyorum. Bu güne kadar bizden alınan ne varsa onu gerekirse koparıp alalım. Başaralım, kazanalım. An dediğimiz şeyin hakkını verelim. Hakkını verelim bu savaşın, kendimizle savaşın... Yalnız Bir Yolcu
“İş dünyasında başarının zirvesine ulaştım. Diğer insanların gözünde, benim hayatım tam bir başarı örneği. Ancak, çalışmanın yanında mutluluğu çok az yaşadım. Sonuç olarak, zenginlik ve varlık hayatın alıştığım bir yönü oldu. Şu anda bir hasta yatağında tüm hayatımı gözden geçirirken, kıvanç duyduğum tüm zenginlik ve tanınmanın ölümün karşısında solduğunu ve anlamsızlaştığını anlıyorum. Karanlıkta bana hayat desteği veren cihazların yeşil ışıklarına bakarken onların çalışma uğultularını dinliyorum. Ölümün nefesinin giderek yaklaştığını hissediyorum… Şimdi şunu biliyorum; yeteri kadarını elde ettikten sonra zenginlikle ilgisi olmayan konuların peşinden gitmemiz gerekir… Daha önemli olan şeylerin: Belki dostluklar, belki sanat, belki de gençlik yıllarında kurduğumuz hayaller… Allah hepimize zenginliğin oluşturduğu illüzyonu değil, herkesin kalbindeki sevgiyi hissedebilmemiz için duygular verdi. Kazandığım zenginliği ve varlığı birlikte götüremiyorum. Birlikte götürebildiğim tek şey sevginin oluşturduğu hatıralarım. Sizinle birlikte olan, size güç veren ve size yola devam etmeniz için ışık veren gerçek zenginlik işte bu sevgi dolu hatıralar. Ailenizin, eşinizin ve dostlarınızın sevgilerine değer verin. Kendinize iyi bakın. Diğer insanlara şefkat gösterin.” Steve Jobs
Reklam
"Kişi, gerçekle hayal arasındaki sınırı bildiği ve kurduğu hayaller gerçek dünyasıyla ilişkisini kesmediği sürece, hayal kurmanın bir sakıncası yoktur, tersine yararı vardır."
Sayfa 168Kitabı okudu
Yaşam seni bana anlatırken, Ben dipsizliği fısıldayan umut. Ne kadar yol aldım bilmiyorum. Ben seni sonuna kadar düşledim. Sen benim vazgeçilmeyen ışığımdın. Karanlığı ve kötülüğü dağıtan bir güneş. Gecelerimdeki rüyalara hayat veren. Gözlerimin gerçeği görmesini sağlayan. Ölmek için çok geç. Zaman desen kendi içinde kaybolmuş. Ne vakit seni düşünsem yıldızlar ışık saçar. Boynumda bir urgan. İntihar düşleri içinde gençliğim. Bak yine perde perde inen acılar. Hayaller desen kurşun atıyor yüreğime. Ben seni hangi toprakta ıslattım. Bilemiyorum, ruhumun merkezinde nokta. Sadece seni çağıran bir elveda
622 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Ah kitap seni nasıl anlatsam. Çok hareketli bir insan olduğum için kitabı okurken hadi artık kalk şu yataktan şu üstünü giyinip bir köyüne git işinin başına geç diye avazım çıktığı kadar bağırmak istedim. Sen nasıl bir insansın ya Oblomov .Gerçek ismi İlya Ilyiç olan adam hayatını yaşamak, çalışmak, hareket etmek ,gezmek yerine tüm gün uyumayı
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139bin okunma
Yaşam seni bana anlatırken, Ben dipsizliği fısıldayan umut. Ne kadar yol aldım bilmiyorum. Ben seni sonuna kadar düşledim. Sen benim vazgeçilmeyen ışığımdın. Karanlığı ve kötülüğü dağıtan bir güneş. Gecelerimdeki rüyalara hayat veren. Gözlerimin gerçeği görmesini sağlayan. Ölmek için çok geç. Zaman desen kendi içinde kaybolmuş. Ne vakit seni düşünsem yıldızlar ışık saçar. Boynumda bir urgan. İntihar düşleri içinde gençliğim. Bak yine perde perde inen acılar. Hayaller desen kurşun atıyor yüreğime. Ben seni hangi toprakta ıslattım. Bilemiyorum, ruhumun merkezinde nokta. Sadece seni çağıran bir elveda.
Karantina
Karantina
Reklam
Hayat olasılıklarla düşünülüp kurulan hayaller kadar acı ve imkansızdı.
232 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Beklemek, ama ne için?
Hayal kurmak nedir? Umut etmek nedir? Bağlanmak nasıl bir duygudur, nereye götürür insanı? Dino Buzzati'nin en iyi romanı diyor arka kapakta. Okuduğum ilk romanı olduğu için bu konuya giremem, Ancak oldukça etkileyici bulduğumu söyleyebilirim. Teğmen Drogo'nun bekleyişi ve bu bekleyişin faturası demek bir cümlelik bir özet olabilir belki bu roman için. Ancak 30 yıllık bir süreden bahsediyoruz, dile kolay. Otuz yılda ne umutlar yeşerir, ne hayaller gerçekleşir, neler olur neler... Ancak Drogo için bu geçerli değil maalesef. Vazgeçmenin alternatif maliyetine katlanma korkusu mu, gurur mu, beklentilerin gerçekleşmeyeceğine olan kaba önyargı mıdır bilinmez, teğmen Drogo yıllar içinde binbaşılığa yükselir yükselmesine ama sıradan biri olmak laneti çepeçevre sarmıştır onu. Boşa geçen yıllar, gerçekleşmeyen hayaller, ziyan edilmiş bir hayat... işte size Drogo'nun öyküsü. Son anda kuyruğu dik tutması övgüye değerdi ama. Sıradanlıktan sıyrılıp yapayalnız kaldığı bir dünyaya kahraman bir asker olarak veda etti. Çıkarılacak dersler sunan bir roman bu. Ben kendi adıma payımı aldığımı düşünüyorum. Aldığımız ya da almaya çekindiğimiz kararlar bakalım neler getirecek. Zamana bırakmadan okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Okuduktan sonra benim keyfim kaçtı ama size keyifli okumalar...
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,1bin okunma
Gökkuşağı nerde aşikâr olur Hangi aynadır ki, kurulur saray Bâde mi içirmiş toprağa gökler Kimin gözlerine düştü yıldırım
“Hayaller sadece avunmak, çaresizlik duygumu kısa bir süreliğine dindirmek içindi.”
Reklam
Uraz'ın cümlesini duyup gözyaşları içinde bir kez daha gözlerimi kapattığımda hayatımın böyle sona ermemesi gerektiğini biliyordum. Kabullenmekten başka çarem ise yoktu. Oysho'nun dediği gibi, "Hayat olması gerektiği gibi değil, olduğu gibiydi." Kafamın içinde çığlıklar, kafamın içinde hayaller... Kafamın içinde korkular ve pes edişler...
191 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 günde okudu
Sükûnetle Yaşayıp Coşkuyla Ölmek
“Dünya sana verecek ne dert, ne zevk bulabiliyor, dünyayı perişan ediyorsun.” İnsanlar vardır. Bir de başka insanlar vardır. Yazarlar vardır. Bir de ‘başkalarını’ yazanlar vardır. Bu başkalarını sokaklarda yürürken, lokantada yemek yerken, okulda öğretmenin sorusuna cevap verirken, bir bankta oturup denizi seyrederken ve hayatın daha nice
Coşkuyla Ölmek
Coşkuyla ÖlmekŞule Gürbüz · İletişim Yayınevi · 20211,885 okunma
Her şey yoluna girecek. Ama bazen girmezdi. Bazen hayat, hayaller ve aile tamamen yanlış giderdi.
Sayfa 335
Hayat yarım kalmış hayaller deniziydi benim için ve o denizde boğulmak üzere olan da artık bendim.
Sayfa 127Kitabı okudu
İnsan yaradılışı tam bir eşitliğe razı olamaz. Ufak tefek imtiyazların teşvikine de muhtaçtır. Diyebilirim ki bizzat iyilik dahi ancak ceza görmesi ve ayıplanması icap eden bir kötülüğün bulunmasıyla kabildir. Günde iki defa Edirnekapı ile Fatih arasındaki yolu en uzun zaman içinde, her adımı ayrı ayrı hayaller peşinde atarak gider gelirdim.