Sabahattin Ali çektiği acıları şiirine, öyküsüne, romanına nakşetmiş büyük bir sanatçı. Şiirlerini okurken defalarca ürperdim, tüylerim diken diken oldu. Her bir kelime ayrı anlam, her bir satır ayrı dünya… Okurken türlü diyarlar geziyor, türlü acılar çekiyor, nice umutlara gark oluyorsunuz. Zaman zaman ölümü düşlüyor zaman zaman aşkın kollarında buluyorsunuz kendinizi. Romanları ve öyküleri gibi şiirleri de bir efsun. Büyülenmemek elde değil. Sabahattin Ali ne acıdır ki; hep bir güruhun dışına itilmiş ömrü boyunca, hiç anlaşılmamış. Zira Atatürk’e “Memleketten Haber” şiiriyle hakaret ettiği iddiasıyla hapis cezası almış ve öğretmenlikten men edilmiş. Af neticesinde çıktıktan sonra yeniden öğretmen olabilmesi için ancak Atatürk’e ithafen “Aşkım Benim”şiirini yazması gerekmiş ve akabinde öğretmenlik mesleğine dönmüş. Almanya’da komünizmi benimsemiş ve ülkemizde koministler tarafından lüks hayat yaşadığı için; sağcılar tarafından da komünist olduğu için dışlanmış. En sonunda 41 yaşında ülkeden kaçmak isterken sopa ile kaçmasına yardım edilen adam tarafından öldürülmüş. Öldüren kişi idam cezası alsa da yalnızca 4 yıl hapis yatmış. İlginç bir hikaye. Genç yaşta kaybedilen büyük bir kayıp. Eser üretecek en verimli anında dünyadan göçmüş. Çok yazık.