Bilimsel bilginin ve bunun hayata dair sonuçlarının mesleği bilim olmayan insanlarla paylaşılması, anlaşılır bir dille yeniden üretilmesi, günümüz bilim insanının da en önemli sorumluluğudur.
bence insan en derin acıyı da en zirve mutluluğu da yaşamalı. ve dahası acının içinde çırpınmamayı, zirvedeki mutluluğa kanıp gamsız olmamayı öğrenmeli.
Reklam
Kimse sevdiğine kötü davranmıyormuş...
Veya büyük bir park varmış mesela. Aileler çocuklarını bu parka getirirmiş ve birlikte eğlenirlermiş. Demek ki şehir gibi gelişmiş bir yerde kimse çocuğuna ve sevdiğine kötü davranmıyor. Gidilecek o kadar çok yer, görülecek o kadar çok şey varmış ki insanın olumsuz şeyler düşünmeye vakti kalmıyormuş.
Denizini kaybetmiş bir balık gibi kendimi yabancı dalgalara emanet ediyorum.
"Bulduğum bir çıkış yolu mu yoksa kurtuluş sandığım bir yok oluş mu emin değilim. Bildiğim tek şey denizini kaybetmiş balık gibi kendimi yabancı dalgalara emanet ediyorum."
Kuş Avı
Kuşlar gibi özgür olmak istiyorum dedi, o zaman kuşlar gibi çıplak ol dediler. Çıplak kalınca özgür olduğunu zanneti ama kuşlar çıplak diye onlar üzerinden kimse gelir elde etmedi.
Hayat çözülmesi gereken bir sorun değil, deneyimlenmesi gereken bir gerçekliktir." -Kierkegaard
Reklam
Yoluma çıkan küçük Bi dost...
"Bedenin yükünü ayaklar taşır. Ruhun yükünü yürekler."
Ya gitmek istemediğiniz bir yere mecbursanız. Aklınız da gönlünüz de kalmak istediğiniz yerdeyken.......
Münzevilere söyleyeceğim şarkılarımı ve münzevi çiftlere; işitilmemişi işitmeye hâlâ kulağı olanın yüreğini ağırlaştıracağım mutluluğumla. Kendi hedefime varmak istiyorum, kendi yolumda ilerliyorum; tereddüt edenlerin ve ağırdan alanların üzerinden atlayacağım. Benim yolum, onların batışı olsun!
Reklam
Biraz eski ama eskimeyen bir anlatım.
82 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Aştan hayata, hayattan sorgulamaya, sorgulamadan değerlendirmeye şiirlerin yer aldığı bir eser. Eser, yaşanmışlıklar üzerine yazıldığı intibaını vermektedir. Çocukluk yılları ile mukayeselerin yapıldığı şiirler buna delalet etmektedir. Şair her şair gibi melankolik ve geleceğe ümitle bakmak istemekte. Çocukluğun masumiyeti, hayata dair sorgulamalar, iç çekişler ve satır araları bir arayışa işaret etmektedir. Her arayışta “O” karşısına çıkıyor olmalı ki adını vermiş şiir kitabına. (Dildâde: Gönül veren, aşık) Aşktan sevdaya geçtim dese de imbikten geçen sevda şiirleri sunulmadığına göre şairin sevdası bir özlem olmalı. “Ölümdür/anasızlık-babasızlık;/Ölümden beter/anayasasızlık!” örneğinde olduğu gibi şairin politik değerlendirmeleri kılıç gibi keskin ve acıdır. Şiirler tam anlamıyla kıvamını bulmasa da gelecek vaat etmektedir. Kâriler şairden özlemini duyduğu sevda şiirlerini beklemektedir.
Dildâde
DildâdeMecit Özgül · 20241 okunma
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Tarlalarda, atölyelerde, fabrikalarda karşılaşılan sorunların yanı sıra çalışmak zorunda bırakılan çocuklar da Orhan Kemal’in öykülerinde ağırlık bir yer tutar. Yazar Uyku adlı öyküsünde hafta sonu tatilinde de çalıştırılan çocuk işçilerin dramını anlatır. Bu üzücü ve yasa dışı durumu, çocuklara acıdığından yetkililere haber vermek isteyen bir ustanın para karşılığı susturulduğunu vurgulayarak işçilerin kişisel çıkarları açısından nasıl sömürüldüklerini de dile getirir. Öykülerde çalışmak zorunda kalan kadınlara da rastlıyoruz. Ezilen, sömürülen, bedenini satmak zorunda bırakılan, köylülükle kentlilik arasında bocalayan, dedikoduyu ve işgüzarlığı da elden bırakmayan kadınlar… Sözgelimi kitapta yer alan Bir Ölüye Dair adlı öyküde, geçim derdi yüzünden kendini asan, üç çocuklu iplikhane işçisi Zehra’nın acı sonunu anlatıyor yazar. Kendini asmasının nedeni, namusuyla çalışıp çocuklarına ekmek yetiştirememesidir Zehra’nın. Günümüzde de modern yaşamın ürettiği görüntülerin, teknolojik deformasyonun ötesinde değişen çok bir şey yok aslında.
Ekmek Kavgası
Ekmek KavgasıOrhan Kemal · Tekin Yayınevi · 20142,997 okunma
Resim