"Her şey hayata duyulan tutkulu bir aşk yüzünden değil, katı bir zorunluluğa uyarak gönülsüzce kımıldıyordu."
Sayfa 431 - Kapra YayıncılıkKitabı okudu
“ Aşka ömür biçilmez! Süre biçilen yerde ise aşk yoktur. Sorunuz karşı cinse duyulan sevginin yoğunlaşmış biçimi olarak aşkla sınırlı. Oysa aşk olgusu bunun üstünde bir varoluş, bir kültür meselesidir. Kısaca, hangi kültürü taşıyorsanız, o kültürün "aşk” olgusunu yaşarsınız... Bu halkın Ferhat ile Şirin'i, Leyla ile Mecnun'u, Mem u Zin'i vardır.Ve halkın yaşattığı bu destanlarda, bu kültürde aşkın ne süresi vardır ne de sonu.Bu, kadın ve erkeğin birbirini sevmesindeki niteliktir, düzeydir. Bu nitelik aşktır... Marks'ın dediği gibi; “burjuvazi gölgesini satamadığı ağacı keser”. Burjuvazinin dünyasında Ferhat ve Şirinlerin sevda ağaçları tüketim kültürünün balta darbelerine maruz kalır. Aşk bir varoluş biçimidir derken, aşkı karşı cinslerin ilişkisi anlamında daraltamayız. Aşk hali ya da aşıklık; hayata, halka, insanlara, doğaya, kavgaya ve bir insana… kısaca seni vareden her şeye insan olmanın erdemiyle yaklaşabilmektir. Bu hali kişiliğe dönüştürmüş onurlu bir insanın karşı cinsle sevgiye, güvene, paylaşmaya, sadakate ve sonsuzluğa dayalı kuracağı karşılıklı ilişki de elbette aşka tekabül eder. Bugün insanlarımızın kafasına aşkın ömrü şu kadar gündür, aydır, yıldır teranelerini sokanların hayatına bakın. Burjuvazinin allayıp pulladığı Televole ilişkilere bakın. Küçük-burjuva aydın, sanat takımının yaşadığı alçalmaya bakın. Bu kesimlerin hiçbiri gerçek aşkı, sevgiyi, bağlılığı, mutluluğu yaşamamıştır, bilmezler. Onlar aldatmayı yaşar, onu yazarlar, köpekleşirler ve bu matah bir şeymiş gibi köpekleşmelerine “aşk” adı verirler...."
Reklam
Ve böylece duyulan ilk aşk: Alman bir parti yoldaşı­ na, barışta tasarruf sandığında memur, şimdiyse askeri he­ sap memuru olarak önemli birine. Çok geçmeden hamile kaldı ondan. Adam evliydi, annemse çok seviyordu onu, hem de çok, herşeyine katlanıyordu. Onu anababasma ta­ nıştırdı, çevrede gezintiler yaptılar, yalnızlığını paylaştı bu askerin.
Edebiyat ve kültür düzeyinde her şeyi konuşmak mümkündür ama şiirde, şiirin atılımında meselenin sırrı aşkta gizlidir. Aradığımız aşktır; insana, hayata, kainata, Allah'a duyulan aşk... dirilten ve yok eden ateş! Karşılıksız aşk; karşılığı kendinde olan aşk. zamansız ve mekânsız bir süreklilik...
Sayfa 162Kitabı okudu
Cehalet ya da bilgisizlik, bir insanı sınırlayan ve onu bir gruptan fiziksel, zihinsel, entelektüel ya da duygusal olarak ayıran bireysellik hissi, bağlanma veya tutku, hoşlanmama veya iğrenme, yaşama yönelik duyulan aşk ya da açlık, hayata ve bedensel zevkleri içgüdüsel olarak tutunma ve ölüm dolayısıyla tüm bunlardan kopma ihtimali korkusu. Acı yaratan bu sebepler zihnin altında gömülü kalmaya devam eder bunlar titizlikle kontrol altına alınmadığı ve yok edilmediği takdirde huzur bulunamaz. Yogi, geçmişi unutmayı öğrenir ve yarını hiç düşünmez. Ebedi mevcut anda yaşar.
İki insan arasındaki derin ve kalıcı bir ilişki ötekinin benliği kadar kendi benliğiyle ilişkide de bir derinlik -empati ve anlayış- Kişi derinliğine sevebilme yetisi kazandıkça ve başka birini yıllar içinde kendi kişisel ve toplumsal hayatının bir parçası olarak gerçekçi biçimde daha iyi değerlendirebilir hale geldikce,gerçekten eşit oranda ve daha iyi tatmin edici bir partner olabilecek ötekiyi bulabilir. Duygusal yetişkinlik bu yüzden çiftin çatışmadan uzak istikrarlı ilişkisinin garantisi olamaz. Bir kişiye duyulan derin bağlılık ve birlikte yaşanan hayata ilişkin değerler ve deneyimler ilişkiyi zenginleştirecek ve istikrarını sağlayacaktır.
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
Mihail Yuryeviç Lermontov, Kafkasya'da Rusya'nın ete kemi­ğe bürünmüş haliydi. Gördüğü manzara karşısında büyülenen o aksi, gösterişli ve genç subayların ilk örneklerindendi. O, Rus halkına Kafkasya'yı tanıtan büyük bir yazardı. Rusların gözünde "Kafkasya Şairi" olarak yerini koruyor. Adı, kısa ve bahtsız hayatı ile acıklı
_Nevroz, anormalliktir. _Nevrotik, anormal davranışlı, kültüründen sapmış, ruhsal bozukluğu olan kişidir. Nevrotikler, kültürün üvey evlatlarıdır. _Nevrotik bir insan, kendini, kendi yoluna dikilen bir engel olarak görmektedir. _Nevroz, kişinin normal gelişimini engeller ve baş edemediği çatışmaların içine düşürür. _Anormal davranan herkes
Epifiz bezindeki hikmetler...
Epifiz bezimizden 3 hormon salgılanır. Bunlar Melatonin, DMT (Dimetil-Triptamin) ve Serotonin’dir. Pineal bezin salgıladığı melatonin dışında pinolin ve 5-MeO-DMT de kişide huşu gibi hazlar oluşturur. İşin en ilginç “seçim ve kader noktası” ise pinealden salgılanan tüm bu moleküllerin uykumuzu getiren melatoninle aynı zamanda salgılanmasındaki hikmettir. Burada bedeni/nefsani ya da ruhani hayata dönük bir seçim yapılmak suretiyle; ya bedensel bir haz olan “uyku” ya da uykuya rağmen “ibadetin” seçilmesiyle, perdelerin kapalı kalması ya da aralanması yolları aynı anda verilmiştir. Kul hangisini tercih ederse o yöndeki seçimin idaresine girer ve bu da “uyanışı” yönünde ebedi hayatına yönelik bir testtir. Burada peygamberimizin az uyumak, az yemek ve koku tavsiyesi sindirim ve solunumda etkili serotonin ile ilgili olabilir. Enteresan olan serotoninin aşk duygusu halinde de artması ki tasavvuf Allah’a duyulan aşk üzerine kurulmuştur. Aşk hayranlıktır ve Allah’a duyulan hayranlık sonsuz olduğundan O’na duyulan aşk da sonsuzdur…
Sayfa 429Kitabı okudu
Reklam
_Derin acılar, insanı seçkinleştirip diğer insanlardan farklı kılar. _Wagner, çok derin acılar çeken biri – diğer müzisyenlerden üstün yanı da bu. Her alanda Wagner'e ve bestelediği müziğe hayranım. _Derin acılar çekmiş her insanın ruhsal iğrençliği ve gururu, bir kişinin ne kadar acı çektiği, neredeyse onun değer dizgesi içerisindeki yerini
"Bir kişiye duyulan derin bağlılık ve birlikte yaşanan hayata ilişkin değerler ve deneyimler ilişkiyi zenginleştirecek ve istikrarını sağlayacaktır."
"Keza insanlara ve başka varlıklara, hayvanlara, bitkilere ve tümüyle doğaya, maddi ve manevi şeylere, bilinen ve bilin­meyen uzaklarıyla tüm dünyaya duyulan aşk, benliğin için­de yeri dar olanı dışanya çıkartma imkanı verir.Muhtelif su­retleriyle aşk, insan olmanın bütün veçhelerini deneyimle­mek için sayısız imkân sunarken, hayata, düşmanca çekiş­meler içinde ara ara yitirdigi anlamı yeniden kazandırma­yı sağlar."
Sayfa 77 - İletişim YayıncılıkKitabı okudu
Aşk insanı hayata açar. Daha önce gizli kalmış arzular, umutlar, beklentiler sevgili aracılığıyla gün yüzüne çıkar. Aşık dışarıdan daha güzel, daha canlı, sihirli bir değnekle dokunulmuş gibi hayat dolu görünür ve hatta biraz da çılgınca. Daha önceleri kaçınılan ya da gizli kalmış davranış biçimleri, yaşantılar korkusuzca yaşanır. Birçok şey kişiye mümkün görünür, bunları sevgiliye duyulan aşk mümkün kılar. Yalnızken anlamsız gelen birçok şey mutlaka yapılması gerekecek kadar anlamlı gelmeye başlar. Sevgili, insanda yalnızca var olan ama gizli kalmış olanları değil, olmayanı, ama olası olanı da ortaya çıkarmaya çalışır.
Baş ucu hizamda, içinden bir ok geçen iki alevli kalp var ve üzerinde şu yazılı:" Hayata duyulan aşk". Zavallının aşkı uzun sürmemiş..
Resim