Almanya’nın Friedberg adlı küçük bir kasabasında doğan Hirsch’in ilk çocukluğundan başlayarak Hitler Almanya’sından ayrılmak zorunda kalması neticesinde Türkiye’ye gelmesi, İstanbul ve Ankara üniversitelerinin hukuk fakültelerinde geçen yirmi yıllık hayatı ve 1953’te Almanya’ya dönmesine kadar döneme ilişkin anıları farklı yönleriyle akademik bir
Hayatımız boyunca kaç tane insanla gerçek bağ kurma şansımız olur? Bunlardan kaç tanesi ile romantik bir ilişki olabilir? Peki ya insanın hayatı boyunca tahmini kaç tane ciddi ilişkisi olur? Evlilik, sanki altıpatlar tabancaya mermiyi koymuş, çevirmiş ve bakalım vurup da hayatımı mahvedecek mi diye Rus ruleti oynamak gibi midir? Yoksa iki beyin
İngiltere kökenli aylık yeme-içme ve seyahat kültürü dergisi olan Food and Travel Türkiye'deki ilk sayısı 2008 yılının Eylül ayında çıkmış. Yeme-içme ve seyahat kültürünü birleştiren Food and Travel dergisi, dünyanın her köşesinden tatları ve yolculuk deneyimlerini konu ediniyor.
Bu sayıdaki konular; Antre, Yemek, Gurme Seyahat, Seyahat, Arka
Kitap öncelikle okunması kolay bir şekilde sıralanmıştır. Dizgi ve yazı boyutu ve baskı kalitesi de Timaş Yayınlarının kalitesini tekrar göstermiştir.
Yazım dili ve üslubu gayet yalın, açık ve anlaşılırdır. Kitabı okurken aklıma daha önceden yapmış olduğum karışık okumalar geldi. Sürekli ağdalı dil kullanma, anlaşılmayan ve açık olmayan ifadeler, dip notların aşırı boğuculuğu veya burada bunu söylüyor ancak şunu kastediyor gibi yönlendirmeler yok. Bu konuda çok başarılı. Yazar hakkında çok bilgim yoktu ancak internette biraz araştırma yaptığımda hayatının çoğunu bu konulara ayırdığını gördüm. Yılların birikimini bizlere aktardığı için eline ve emeğine teşekkür etmek gerekiyor. Bir nefeste okuyabileceğiniz bir kitaptır.
Helios ışığını tüm gücüyle tenimizde gezdirirken, Kharitlerden doğma bir neşeyle, yanımda hırlayan, tıslayan Cerberus hizmet ediyordu bütün konuklara... Kadehlere değişik tatlarda Ambrosialar doluyor, anında tükeniyordu. Zeus’un keyfi yerinde olurdu, Hera’yı edebilseydi ikna. Hades’in gözlerinde Persephone’nin diri bedeni, Ares, Hephaistos’un
Herkese merhaba,
Seneca benim çok uzun zamandır merak ettiğim biriydi özellikle de Spinoza okumalarımdan sonra. Hacimli bir kitap olmamasına rağmen oldukça doyurucuydu.
Stoacı felsefeye ilginiz varsa mutlaka öneririm. Seneca bu kitapta ilk önce “Mutlu Yaşam Üzerine” düşüncelerini size aktarırken ikinci bölümde “Yaşamın Kısalığı Üzerine” sizi bir yolculuğa çıkarıyor ama ne yolculuk Aslında sizi gerçeklere yönlendiren bir kitap hem zamanı doğru kullanma hem de bu hayatı yorulmadan güzelliklerine vararak yaşamanın üzerine ütopik şeylerle değilde salt gerçeklikleri size söyleyerek bunu yapıyor.
Twitter üzerinden filolog Cengiz Çevik’i @jimithekewl takip ediyorum. Felsefeye biraz ilginiz varsa takip etmenizi öneririm. Bu kitabında çevirmeni.
Keyifli okumalar dilerim.
Kitabın(Ecce Homo- Kişi Nasıl Olduğu Kimse Olur) değerlendirmesine başlamadan önce adında yer alan “Ecce Homo“nun ne demek olduğunu araştırdım. Araştırmalarımın sonucunda Ecce Homo’nun bir hikayesi olduğunu öğrendim. Hikayeyi özetlemek gerekirse; İsa çeşitli suçlamalarla yargılanmak üzere Pontius Pilate’nin karşısında getirilmiş. Yargılama
ÖKÜZÜN A’SI BARRY SANDERS Gözde KOÇAK
GİRİŞ:
Tarihe okuryazarlığın sonucu olarak giren kitap kültürüne bağlı, toplumsal ve düşünsel araç olarak göstereceğimiz benliği sorgulamalıyız. Benliğin yeni dünya ile birlikte yok olmaya başlayışını inceleyeceğiz. Bu kitapta okuryazarlığa
Kitabı bitirdiğimde hissettiğim duyguyu kelimelerle nasıl tarif edebilirim bilmiyorum. Her sayfasıyla içime dokunan ve bitirdiğimde kendimi boşlukta hissettiğim bir kitap oldu. Hakan Günday’ın kalemine, düşüncelerini bize aktarmasına, gerçekleri yüzümüze acımadan vurmasına tekrardan hayran kaldım...
Hayatlarının Oğuz Atay sayesinde
Birey olmasını başarabilenlere düşman kesilen toplumlar ve bu toplumların en güçlü temeli olan çocuklarının hep iyiliğini gerçek'te ise sürekli köleliğini isteyen ailelerdir,
kafka'nın metafor kullanma yeteneğini en iyi gösterdiği kitaptır zira gregor samsa'nın toplum içindeki yeri, değeri gerçekten böcek kadardır.akıcı ve hüzünlü olmasının
