"Hayatımın en mutlu ânıymış, bilmiyordum. Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir her şey de bambaşka gelişebilir miydi? Evet, bunun hayatımın en mutlu ânı olduğunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o mutluluğu."...
Bu meşhur alıntı eserimizin giriş cümlesidir.
Yüksek Sosyete ailelerinden Kemal’in(30) uzaktan akrabası Füsun’a(18) aşık olmasıyla olaylar başlıyor. Bu bir yasak aşktır çünkü Kemal, Sibel ile nişanlanmak üzeredir. Kemal bu uğurda her şeyini kaybediyor. Onun için tek gerçek var o da Füsun.
Kitap gerçek bir olay değil, kurgudur. Öyle ki Füsun’un eşyalarının sergilendiği Masumiyet Müzesi’de kurgudur. Yazar kurgu romanın, kurgu müzesinden dolayı zamanında eleştiriler almıştır. Ben genel olarak kitabı beğendim fakat biraz abartıldığı kanaatindeyim. Kemal’in Füsun’a olan hislerinin aşk değil, takıntı olduğunu ve bu takıntının hoş değil aksine ürkütücü olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Füsun’un sadece dış görünüşünden bahsediyor, ruhuna dair bir detay yok ve aşk ruhanidir. Aşkı hep cinsellik üzerine kurmasıda beni fazlasıyla sıktı. Eserin ismi “Masumiyet Müzesi” olsada neredeyse masum karakter yoktur.
Mutlaka okuyun diyemem ama okuduğunuza da pişman olmazsınız. Kitapla kalın :)