O güne kadar, adını bile duymadığım "bir Acem şairi"nden; gergin ve gerilimli, bir "yatılı" lise ortamında, iki rubai okuyup, allak bullak olmuştum: Dilimize 'Kilisli' Rifat Bey, "Divan" üslubuyla çevirmişti: ne yağlı ne gevşek; felsefesi katı -hatta merhametsiz- bir üslup; son derece yoğun, bir
Saat 01.00'den sonra saatlerce cızırdayan bir radyo, kaçaklik günlerimizde saklandığımız odanın, o gece tek uğultusuydu. Uğuldamış, çınlamış; günle birlikte bir ses, üstümüze doğ ru yuvarlanmaya başlamıştı. Saatlerce süren çınlama boyunca Denizler'in can vermekte olduğunu bilmekteydik. O ses, o düşünceyle birlikte pash bir şeyleri,