Öyle anlar var ki, bunlarda hayatımızın iki yanına yerleştirdiğimiz ve ebediyen hayatımızın fonunu oluşturacağına inandığımız şeyler- bir imparatorluk, bir siyasi parti, bir iman, bir anıt ya da basitçe günlük hayatımızda yer alan insanlar- hiç beklenmedik biçimde devrilir ve o sırada başka bin tane şey öne çıkar.
Sayfa 404Kitabı okudu
Dışımızda da durum farklı değil. Biri çıkıp, "Böyle olmaz, bu yanlış," dediğinde kesilmiyor mu sesi? Dürüst olalım. Mesela ben, şu an bunları yazarken bile tereddüt etmedim mi? Bir an için de olsa korkmadım mı? Vicdanın, ancak korkakların sığındığı bir liman olduğunu söyleyen küçümseyici bir yazıya denk gelmiştim. Çağımızın özeti gibi bir algı. Vicdanı yok saymakla kalmayıp korkaklıkla bağdaştıran ve artık ayıplamaya başlayan bir çağ bu. Şükür ki kolay çürütülebilecek bir önerme. Vicdanı yüreğinden taştığı için konuşan, harekete geçen ve sonuçlarını da göze alan insanlar var hayatımızda. Kadir Şeker örneği aklınızda ve yüreğinizdedir hâlâ. Vicdanın korkaklık olmadığını gösteren güzel bir örnektir. Gencecik bir fidan ve yüreğine sığmayacak kadar büyük bir vicdan. Hangi korkaklık? Vicdanlı insanı korkaklıkla itham edenlerin farkında olmadan dışavurdukları kendi korkularıdır bu bahsettikleri. Korkak, korkaklığını gizler vicdansızlığıyla.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Son cümleye dikkat
Gaslighting. Türkiye Cumhuriyeti 100'üncü kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanırken, dünyada yılın kelimesiydi. ABD'nin en köklü sözlük yayıncısı Merriam-Webster tarafından belirlenmişti. Çünkü, dilbilim dünyasının en saygın adresi kabul edilen Merriam-Webster'ın internet sitesinde, dünya çapında en çok aranan, anlamı en çok merak
Sia Kitap
Benim nazariyem şudur ki, insanlar kainatın sahibi olmak üzere yaratıldıkları için, eşya onlara uymak tabiatındadır. Mesela, benim çocukluğumun geçtiği Abdülhamit devrinde cemiyetimiz neşesizdi. Başta padişahın asık yüzünden gelen ve halka halka etrafa yayılan bu neşesizlik eşyaya da sirayet etmişti. O zamanın vapur düdüklerinin acılığını, hüznünü, keskinliğini benim yaşımda olanların hepsi bilir. Halbuki hadiselerin lütfü ile birden bire o kadar gülecek şey bulan bugünkü hayatımızda vapur düdüklerinin, tramvay seslerinin neşesine bakın!
Benim nazariyem şudur ki, insanlar kâinatın sahibi olmak üzere yaratıldıkları için, eşya onlara uymak tabiatındadır. Meselâ, benim çocukluğumun geçtiği Abdülhamit devrinde cemiyetimiz neşesizdi. Başta padişahın asık yüzünden gelen ve halka halka etrafa yayılan bu neşesizlik eşyaya da sirayet etmişti. O zamanın vapur düdüklerinin acılığını, hüznünü, keskinliğini benim yaşımda olanların hepsi bilir. Halbuki hadiselerin lütfuyla birdenbire o kadar gülecek şey bulan bugünkü hayatımızda vapur düdüklerinin, tramvay seslerinin neşesine bakın!
Sayfa 15
benim nazariyem şudur ki, insanlar kainatın sahibi olmak üzere yaratıldıkları için, eşya onlara uymak tabiatındadır. mesela, benim çocukluğumun geçtiği Abdülhamit devrinde cemiyetimiz neşesizdi. başta padişahın asık yüzünden gelen ve halka halka etrafa yayılan bu neşesizlik eşyaya da sirayet etmişti. o zamanın vapur düdüklerinin acılığını, hüznünü, keskinliğini benim yaşımda olanların hepsi bilir. halbuki hadiselerin lütfuyla birdenbire o kadar gülecek şey bulan bugünkü hayatımızda, vapur düdüklerinin, tramvay seslerinin neşesine bakın!
Reklam
Herkes bilir ki, bir saat ya geri kalır, yahut ileri gider. Bu işin üçüncü şekli yoktur. Bu da tam ayar imkânsızlığı gibi umumî bir kaidedir, meğer ki durmuş olsun. Fakat burada iş şahsîleşir. Benim nazariyem şudur ki, insanlar kâinatın sahibi olmak üzere yaratıldıkları için, eşya onlara uymak tabiatındadır. Meselâ, benim çocukluğumun geçtiği Abdülhamit devrinde cemiyetimiz neşesizdi. Başta padişahın asık yüzünden gelen ve halka halka etrafa yayılan bu neşesizlik eşyaya da sirayet etmişti. O zamanın vapur düdüklerinin acılığını, hüznünü, keskinliğini benim yaşımda olanların hepsi bilir. Halbuki hadiselerin lutfuyla birdenbire o kadar gülecek şey bulan bugünkü hayatımızda vapur düdüklerinin, tramvay seslerinin neşesine bakın! Saatler de böyledir. Sahiplerinin mizaçlarındaki ağırlığa, canı tezliğe, evlilik hayatlarına ve siyasî akidelerine göre yürüyüşlerini ister istemez değiştirirler.
Sayfa 15 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
_Kendine gülmeyen ustaya şaşarım. Güler geçerim ona işte. Öz evimde yaşarım. Benzemem hiç kimseye. _İnsanın kendine gülebilmesi; şimdiye değin, en iyiler gerçek anlamından yoksun kaldı bunun; en yetenekliler ise bu konuda bir deha göstermediler. Belki de kahkaha, bilgelikle birleşecek, geriye yalnızca "şen bilim" kalacaktır. Şu anda
"Elbette ki bizden mesut memleketler ve vatandaşları vardır; elbette ki iki asırlık hezimetlerin, çöküntülerin, henüz kendi şartlarını bulamamış bir imparatorluk artığı olmamızın bir yığın neticesini hayatımızda, hatta etimizde duyacağız. Fakat bu ıstırabın bizi inkâra götürmesi, daha büyük bir hezimeti kabul değil midir? Vatan ve millet, vatan ve millet oldukları için sevilir, bir din, din olarak münakaşa edilir, ret veya kabul edilir, yoksa hayatımıza getirecekleri kolaylıklar için değil..." Mümtaz bunları söylerken insanlardan çok şey istediğini biliyordu. Biliyordu ki, şartlar değişince insanlar da değişir, Tanrıların yüzü solardı. Fakat böyle olmaması gerektiğini de biliyordu.
Sayfa 48 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
"Sosyal fenomen", "dil" ve "belirsizlik"
Bu tezi özgün kılan şey, gündelik hayatımızda çoğu kez fark edemediğimiz dilin belirsizliğinin aslında sosyal bir fenomen olduğunu varsaymasıdır. Sosyal fenomenler, soyut anlam yapıları değildir. "Sosyal" olan topluma ilişkin, topluma özgü alandır. Fakat toplum nedir? Toplum on dokuzuncu yüzyılın keşfidir. Sosyologlar "toplum" kavramını "sosyal" ilişkilere, daha açık bir ifadeyle bireyler, aktörler, failler, kurumlar arası ilişkilere atıfta bulunmak amacıyla kullanırlar. Söz konusu ilişkiler hiçbir biçimde "nötr," "saf' ilişkiler, "ilişkiler" olarak ilişkiler değil; daima "hiyerarşik" ilişkilerdir. Demek ki toplum, insanlar, kurumlar vb. somut oldugu halde somut degildir; ilişkiler soyuttur ve yine de vardır. İncelememizin nesnesi olarak "sosyal" kavramı karşılıklı etkileşime, karşılıklı ilişkiye, ve mütekabiliyete atıfta bulunur. Berger'in verdiği örneği kullanmak gerekirse, sokağın köşesinde laflayan iki kişi bir "toplum" teşkil etmez, fakat aralarında vuku bulan şey kesinlikle "sosyal"dir. "Toplum" bu tür "sosyal" olaylar kompleksinden meydana gelir. Anlamlar, beklentiler ve müşterek yönelimden kaynaklanan davranış ağı sosyolojik analizin materyalidir.
Reklam
Aramızda belki de hiç kötü insan yoktur; buna kuşku yok, olsa olsa işe yaramaz vardır. Kötü olacak kadar yetişmedik. Sözlerime gülmeyin, şöyle bir düşünün: Öyle duruma geldik ki kötü insanımız olmadığından (yine her çeşit işe yaramazın bolluğunda), vaktiyle çoğunlukla yabancılardan aktararak edebiyatımızda yarattığımız çeşitli kötü karakterlere
Herkes bilir ki, bir saat ya geri kalır, yahut ileri gider. Bu işin üçüncü şekli yoktur. Bu da tam ayar imkânsızlığı gibi umumî bir kaidedir, meğer ki durmuş olsun. Fakat burada iş şahsîleşir. Benim nazariyem şudur ki, insanlar kâinatın sahibi olmak üzere yaratıldıkları için, eşya onlara uymak tabiatındadır. Meselâ, benim çocukluğumun geçtiği Abdülhamit devrinde cemiyetimiz neşesizdi. Başta padişahın asık yüzünden gelen ve halka halka etrafa yayılan bu neşesizlik eşyaya da sirayet etmişti. O zamanın vapur düdüklerinin acılığını, hüznünü, keskinliğini benim yaşımda olanların hepsi bilir. Halbuki hadiselerin lutfuyla birdenbire o kadar gülecek şey bulan bugünkü hayatımızda vapur düdüklerinin, tramvay seslerinin neşesine bakın! Saatler de böyledir. Sahiplerinin mizaçlarındaki ağırlığa, canı tezliğe, evlilik hayatlarına ve siyasî akidelerine göre yürüyüşlerini ister istemez değiştirirler.
Elbette ki 2 asırlık hezimetlerin çöküntülerin henüz kendi şartlarını bulamamış Bir imparatorluğun artıgi olmamızın ,bir yığın netticesini hayatımızda hatta etimizde duyacağız fakat bu ıstırabın bizi inkara götürmesi daha büyük bir hezimeti kabul değil midir? vatan ve millet vatan ve millet olduğu için ,din din olduğu için sevilir münakaşa edilir ret veya kabul edilir. yoksa hayatımıza getirecekleri kolaylıklar için değil. evet şartlar değişince insanlar da değişir.
_Nevroz, anormalliktir. _Nevrotik, anormal davranışlı, kültüründen sapmış, ruhsal bozukluğu olan kişidir. Nevrotikler, kültürün üvey evlatlarıdır. _Nevrotik bir insan, kendini, kendi yoluna dikilen bir engel olarak görmektedir. _Nevroz, kişinin normal gelişimini engeller ve baş edemediği çatışmaların içine düşürür. _Anormal davranan herkes
İrade
Mutluluk,mutsuzluk,başarı,başarısızlık konularında yapılan araştırmalar, mutsuzluk ve başarısızlığı ortaya çıkartan ve hayatı zorlaştıran en önemli problemlerin irade zayıflığı sonucu ortaya çıktığını gösteriyor bize.Şiddetten tembelliğe,ertelemeden bağımlılıklara,sağlıksız beslenmeden hareketsiz yaşamaya kadar çok sayıda problemin temelinde irade
234 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.