Nietzsche
“Bilgelik şurada gizli: iyi uyumak için uyanık olmak. Yaşamda anlam olmasaydı ve ben anlamsızlığı seçmek zorunda kaldım seçeceğim anlamsızlıkların içinde en iyisi bu olurdu.”
139 syf.
·
Puan vermedi
“Benim hakikatim senin için bir yalan olabilir.”
Yazarın diğer kitaplarından etkilenerek, içeriğini bilmeden okuduğum bir kitap. (Körlük ve Görmek) Ateist olması, toplumsal olaylara duyarlılığı, hiciv becerisi ve başka bakış açıları sunmakta çok iyi olmasından ötürü #josèsaramago Kabil ile Habil’den hareketle günümüze dair bir kompozisyon oluşturmuştur diye düşünmüştüm. Ancak kendimi kutsal
Kabil
KabilJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201811,1bin okunma
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
İtiraf dürüstçe yapılırdı.
Tolstoy,hayatın anlamsızlığı düşüncesini yıllarca süren sorgulamalarıyla,yaşadığı o iniş çıkışlarda gördüğü yerin karanlık dibiyle göğün güzelliğini kaleme almış bu kitabında.Dürüst diliyle bak demiş yaşamımın şurdan itibaren ilk on yılı bunları düşündüm,bunları yaptım,böyle bakıyordum o zamanlar demiş.Sonraki on yıl ise düşüncelerim şunlara evrildi diyip yine güzel sorgulamalarını aktarmış.Bunlar ve şunlar dediğimse hayatın anlamının ne olduğu,ne için yaşandığı ve amaç ne gibi sorular.Bu soruları önce bilimle idrak etmeye çalışmış sonra yönü dine kaymış ama dediğim gibi hep inişli çıkışlı olmuş bu süreç onun için.Yani evet buldum dediği anda sanki yeni bir kara delik ruhunda zuhur etmiş ve o kara deliği dinin ışığı aydınlatabilecek mi diye yeniden sorgulamaya başlamış.Aslında sorguladığı bu durumda dinin kendisi oluyor.Okuduğuma çok memnun olduğum bir kitap daha önce bu konuda düşünmediğim şeyleri düşündürdü.Tolstoy’un her şeyi açık yürekliliğiyle anlattığını hissetmem de ayrı güzeldi zaten itiraflar böyle yapılmaz mı? Tanrıyı,dini,yaşamı sorgulayan herkese okumasını tavsiye edebilirim. Sahi var olmamak da mümkünken neden var olmuştuk?
İtiraflarım
İtiraflarımLev Tolstoy · Antik Kitap · 201622,8bin okunma
Hayatın anlamsızlığı, benliğin kırılganlığı, akıl ile delilik arasındaki sınırın belirsizliği, çağdaş insanın umutsuzluğu, insanlar arasındaki iletişimin yokluğu... Beckett'e bütün bunları "söyletmek" kolaydır. Bir bakıma, bütün bunları söylüyordur da. Ama sadece bütün bunları söyleseydi, Beckett olmazdı.
Yaşamın anlamsızlığı üzerine
Şüphem şöyleydi: Ben, yani benim aklım, hayatın anlamsız olduğunu kabul etti. Eğer akıldan üstün bir şey yoksa (ki yok, olduğunu kimse kanıtlayamaz), bu durumda benim için yaşamın yaratıcısı akıldır. Akıl var olmamış olsaydı, benim için yaşam diye bir şey olmayacaktı. O halde yaşamın var edicisi akılken, akıl nasıl olur da yaşamı geri çevirebilir? Ya da başka bir şekilde söyleyecek olursak: yaşam olmasaydı, aklım olmayacaktı, bu yüzden akıl yaşamın oğludur. Yaşam her şeydir. Akıl onun meyvesidir, ne var ki akıl yaşamın kendisini reddetmektedir! Bu noktada bir şeylerin yanlış olduğunu hissettim.
Sayfa 49
112 syf.
8/10 puan verdi
Sonsuzluğun Sessiz Çığlığı Varoluşun Derin Sorguları
Yabancı, Albert Camus'un varoluşçuluk ve absürtizm temalarını derinlemesine işlediği bir roman. Başkarakter Meursault, duygusuz bir adam olarak betimlenir ve roman, onun hayatı, ilişkileri ve sonuçları üzerine odaklanır. Meursault'un duygusuzluğu ve toplum tarafından dışlanması, insanın varoluşsal boşluğunu ve anlamsızlığını vurgular. Camus, romanında sıradanlık ve absürtlüğün insan varoluşunu nasıl etkilediğini ustalıkla anlatır. Meursault'un annesinin ölümüyle başlayan hikaye, onun duygusal soğukluğunu ve toplumsal beklentilere karşı kayıtsızlığını sergiler. Ardından, Meursault'un ilişkileri ve yaşam tarzı, onun absürt dünyasını daha da derinleştirir. Roman, sıradan olaylarla dolu gibi görünen hayatın altında yatan anlamsızlığı ve insanın yalnızlığını sorgular. Kitabın etkileyici bir bölümü, Meursault'un cezaevine düşmesi ve yargılanmasıdır. Onun olaylara duyarsız tavrı ve toplumun ona olan tepkisi, insanın adalet anlayışını ve ahlaki değerlerini sorgular. Sonunda, Meursault'un varoluşsal krizi ve kabulü, okuyucuya insanın kendi varoluşsal gerçekliğiyle yüzleşme zorunluluğunu hatırlatır. Yabancı, insanın anlam arayışı ve varoluşsal sorgulamalar üzerine derin düşündürücü bir eserdir. Albert Camus'un akıcı dili ve derin felsefi temalarıyla, okuyucuya insanın absürt dünyasındaki yerini keşfetme fırsatı sunar.
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111,2bin okunma
Reklam
64 syf.
10/10 puan verdi
Bir Kadın aslında her kadın...
Bir Kadın, ilk bakışta kadın, yaşam ve feminizmi konu alan bir kitap izlenimi bırakabilmektedir. Kitabın arka kapağına bakıldığında ise ölen bir kadının yaşamını konu aldığı anlaşılmaktadır. Ancak kitabın daha çok anne-kız ilişkilerini tüm çarpıcılığı ve gerçekliği ile ortaya koyan bir roman olduğu söylenebilir. Ernaux, anne-kız ilişkilerini
Bir Kadın
Bir KadınAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20231,528 okunma
134 syf.
·
Puan vermedi
·
6 saatte okudu
"Ben burada: sen orada - dayanılmaz..."
Merhabalaaaar! Oruç Aruoba, 1948 yılında Kocaeli'nde doğdu. Felsefe ve psikoloji eğitimi aldı. Yazar, şair, akademisyen ve felsefeci olarak tanınan Aruoba, birçok önemli esere imza attı. Eserlerinde varoluşsal kaygılar, kimlik arayışı, yalnızlık ve yabancılaşma gibi temaları ele alan Aruoba, yalın ve akıcı diliyle okurların beğenisini
Uzak
UzakOruç Aruoba · Metis Yayıncılık · 20202,975 okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
Zebercet adındaki asosyal bir otel sorumlusunun bir kadının otele gelmesi ile olumlu yönde düzelme göstermesini ve kadının bir daha gelmeyeceğini anlaması ile eskisinden de kötü hale dönüşmesini anlatır. Zebercet bu psikolojik bunalımda önce katil olur. Daha sonra da kendisini öldürür. Anayurt Oteli romanı bireyin topluma yabancılaşmasını anlattığı için ağırlıklı olarak yalnızlık teması altında kaleme alınmıştır. Yusuf Atılgan bu romanda hayatın anlamsızlığı, iletişimsizliği ve yaşanan olayların bir anlam ifade etmeyebileceğini anlatır.
Anayurt Oteli
Anayurt OteliYusuf Atılgan · Can Yayınları · 202329,8bin okunma
hayatın anlamı, anlamsızlığı.sonra.neden hep sonra. şiir türünün gizemleri.serbest radikaller. kloroflorokarbon. zeus aşkına
Reklam
MODERNİZMDE HAYATIN MANASI YOK
Modernite sürekli ARAÇ ZENGİNLİĞİ üretiyor. Bu da; AMAÇ FAKİRLİĞİ doğuruyor. (Amacı zenginleştiremiyor, çünkü modernizm merkezden çevreye savrulmuş.) Teferruata daldıkça, hedefi kaybediyoruz. Guenon: 'Bu durum, çoklukta (kesrette) boğulmadır, diyor. Modern bilim çok genç, çok özelleşmiş, çok dar alanlara dalmış. Bu yüzden hayatın önemli yönlerine hiç değinmiyor. Mesela: Hayatın anlamı, mutlak güzel, mutlak iyi ve doğru nedir gibi soruların cevabını bugün modern yöntemlerle anlamak mümkün değildir. Bilim çok kısır. ABD'de sosyal canlılığın kuvvetle yaşadığı üniversitelerdeki intihar çokluğu; hep 'Hayatın anlamsızlığı üzerine dayanıyor."
Sayfa 105Kitabı okudu
Hayat işte bu
Üniversiteyi kazanmak isterken aklımda sadece kendi hayatımın dümenini kendi elime almak ve istediğim yöne gitmek koşullarımı kendim oluşturmak kimseye yük olmak istememek vardı ama aslında zamanla hayatımdaki boşluğu anlamsızlığı gideren ve merakımı daha da çoğaltan içinde bulunduğum çevreye uyum sağlayamamanın verdiği huzursuzluğun yerini çevremin,hayatımın ,ortamımın bambaşka hal aldığı (iyi yönde) kendi yolumda ilerlemenin, hislere güvenmemin ve hayatımı olumlu yönde değiştirebilmenin değeri bambaşka oldu. Bu kadarını tahmin etmemiştim.:) Adalet var hayatın düzeni içinde.:)