Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Oysa hayatın gerçek esrarı siz öldükten sonra ne olacağı değil siz ölmeden önce ne olacağı. Ölümü anlamak için yaşamı anlamanız gerek.
Gözünü tek bir çiçeğe dikip saatlerce oturur, insanoğlunun bilinmeyen yanları, hayatın esrarı üzerine derin düşüncelere dalardı.
Sayfa 26 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Reklam
ölümü anlamak için yaşamı anlamamız gerek
İnsanlar hayata dair büyük sorular sorduklarında, genellikle nefeslerinin burun deliklerine ne zaman girip çıktığıyla zerre kadar ilgilenmezler. Daha ziyade, öldükten sonra kendilerine ne olacağını gibi şeyleri bilmek isterler. Oysa hayatın gerçek esrarı siz öldükten sonra ne olacağı değil siz ölmeden önce ne olacağı. Ölümü anlamak için yaşamı anlamamız gerek.
Sayfa 280
Acayip izlenimler ve olağanüstü kombinasyonlar için hayatın kendisine bakmamız gerek, çünkü hayat, her zaman hayal gücünün ötesinde örnekler sunar.
İnsanlar hayata dair büyük sorular sorduklarında, genellikle nefeslerinin burun deliklerine ne zaman girip çıktığıyla zerre kadar ilgilenmezler. Daha ziyade, öldükten sonra kendilerine ne olacağı gibi şeyleri bilmek isterler. Oysa hayatın gerçek esrarı siz öldükten sonra ne olacağı değil siz ölmeden önce ne olacağı. Ölümü anlamak için yaşamı anlamanız gerek.
Hayatın mucizesi,esrarı,yazgısı,kaderi,çilesi ve teri buydu.Kim neyi arıyorsa onun tuzağına da yem oluyordu..
Sayfa 8
Reklam
"İnsanlar hayata dair büyük sorular sorduklarında, genellikle nefeslerinin burun deliklerine ne zaman girip çıktığıyla zerre kadar ilgilenmezler. Daha ziyade, öldükten sonra kendilerine ne olacağı gibi şeyleri bilmek isterler. Oysa hayatın gerçek esrarı siz öldükten sonra ne olacağı değil siz ölmeden önce ne olacağı. Ölümü anlamak için yaşamı anlamanız gerek.."
Nietzsche için hakikat istemi, felsefenin uzaktan izleyip yakalamayı umacağı bir hayatın esrarı değil, içinde ve aracılığıyla eşlik edilecek sürekli bir devinimin yüzeyidir; bu yüzey güç isteminin kaynağı olan her bir varlık tarafından ve varlık uyarınca eğilen, bükülen, yeniden biçim alan gerçekliğin ta kendisidir.
"Hiç kimse kimseyi tamamıyla anlayamaz." derler. Bu söz bütün dünyada romantik bir edebiyat doğuran en büyük fikirdir ve bugüne kadar doğru olmaktan da çıkmamıştır. İki insan kendilerini birbirlerine anlatmaya çalıştıkları halde bile buna tamamıyle muvaffak olamazlar. Nerede kaldı ki bunlardan biri, kalbinin çetin muhafazası içinde bir şey saklamaya karar versin de öteki anlayabilisin; bu büsbütün imkânsızdır. Bir kadın, kocasından; bir zevk zevcesinden bir, insan sevgilisinden istediği şeyi gizleyebilir. En basit adamın hayatı bile, başka bir adam için namütenahi, karışık, içinden çıkılmaz bir esrar yığınıdır. Hatta kendi kendimizi bile iyice tanımıyoruz. Kendimizden sakladığımız esrarda vardır ki bugünün felsefesinde "gayri şuur" adını alan gizli ruh tabakasının içinde kapalı kalır. O halde nafile yere, sevgililerimizin mechul ömürlerinin namütenahi teferruatına karışan esrarı öğrenmeye kalkışmayalım. En sade hayatın teferruatı bile namütenahidir ve sahibinden bile gizli safhalar taşır.
Uzun senelerin neticesinde insan, yaşamın geçip gittiğini, boyun eğip ayrılığa hazırlanmak gerektiğini anlar. Gönül istemez, razı olmaz durup dururken yok olmaya. Öyle özensizce. Ayaküzeri. Geriye dönüp baktığında, sadece anlatmak değil, hayatın sırrına ermek isteği de duyar. Kendi kendisinin sorusunu yanıtlamak: Tüm bunlar başıma neden geldi? Her şeye biraz vedalaşır gibi, kederli bakar kişioğlu... Öte taraftan bakar gibi... Artık başkalarını, kendini ne diye kandırsın? Anlamıştır ki ölüm üzerine düşünmeden insanla ilgili herhangi bir şeyi aydınlatmak imkânsız. Ölümün esrarı her şeyin üzerinde...
Sayfa 16 - Kafka KitapKitabı okudu
227 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.