Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Meryem Ana’nın yüzü çok hoştu, öyle Tanrı’nın Annesi gibi değil de, hafif acı veren düşüncelerin, kayıtsızlığın gülümseyen zarafetini gölgelediği hayalperest ve mutlu bir bakire gibiydi. Omuzlarına dökülen siyah gür saçları, erguvani bir yara gibi parlayan dudaklarının öne çıktığı ince, solgun yüzüne çevreliyordu. Yüz çizgileri muhteşemdi, bazı çizgiler, örneğin kaşlarının ince kavsi yüzüne daha arzu edilir bir hava ve hoş bir güzellik veriyordu; dalgın dalgın bakan koyu renkli gözleri tüm acılarını alıp götüren daha renkli, daha tatlı bir dünyanın düşünü kuruyordu sanki. Ellerini hoş, yumuşak bir tevekküle kavuşturmuştu; göğsü delip geçen kılıcın soğuk dokunuşu nedeniyle hala titriyor gibiydi.
Empedokles, Öklid, Heraklit, Evliya Çelebi
_Empedokles_ _Nasıl ki ressamlar çeşitli boyaları uygun oranlarda karıştırıp sayısız şeylerin, örneğin ağaçların, kuşların hatta tanrıların resimlerini yaparlarsa, aynı şekilde doğa da dört öğeyi farklı miktarları karıştırıp varlıkları meydana getirir. _Her şeyin kaynağı 4 element. Parlayan Ateş(Zeus), Hayat veren Hava(Hera), Toprak(Hades),
Reklam
Hayatın İnce Çizgileri (HİÇ)- Mehmet Teber
ANLAMAK & ANLATMAK Anlatmak çok konforlu, kolay. Sadece konuşmayı gerektiriyor anlatmak. Anlamak ise daha zor. Durmayı, kulak kesilmeyi, o anlatırken içimizdeki sesleri susturmayı, yargıçların ağzını kapamayı, cevap verme arzusunu dindirmeyi gerektiriyor. Tek bir ağzı, iki de kulağı var insanın. Anlatmaya az, dinleyip anlamaya daha çok yer vermesi için olabilir mi? Zannediyoruz ki, insanlar anlattıkça değişecek, büyüyecek ve dönüşecek. Halbuki insan en çok anlaşıldığında değişimin kıyısına geliyor. Anlaşıldığında sakinleşip yumuşuyor. Anlaşılınca alıcılarını açık hale getiriyor. Anlaşıldıktan sonra anlattıklarımızı duymaya başlıyor. Anlatmaya odaklanmaktan önce anlamaya odaklanalım diyorum. “Hani şöyle yapıyorsun/yapmıyorsun ya, bana neden böyle olduğunu anlatır mısın?” ile başlamak, sonra sözümüzü söylemek gerek.
YARDIM ETMEK & KURTARMAK Yardımsever olmak, yardım isteyenlere el uzatmak önemli bir erdem. Herkesin kendini merkeze aldığı günümüzde ötekine kalbinde ve vaktinde yer ayıranlar dünyayı güzelleştiriyorlar. Yardım etmek iyi ama kurtarıcılık iyi değil. Çünkü kurtarıcılık ötekinin kendi başına yol bulmasını, çözüm aramasını engelliyor. Kişi aktif sorumluluk almak yerine pasif şekilde bir kurtarıcı bekler hâle geliyor. Üstelik yapılan iyiliğin kıymetini bilemiyor. Kurtarıcılıkla yardım etmek arasında ince çizgi var. Ötekinden daha fazla onun iyiliğini istediğimiz anda, o yardım talep etmeden biz yardım sunduğumuz anda kurtarıcılık başlıyor. O bir bağımlı, vazgeçmek için çabası yokken sen ondan daha fazla kurtulmasını istiyorsan; o yaşadığı sorunu çözmek için adım atmazken sen ondan daha fazla o sorunu çözmek için uğraşıyorsan; o iyi olmak için bir bedel ödemezken onun yerine bedeli sen ödüyorsan kurtarıcılık yapıyorsun demektir. Yardımsever olalım, kurtarıcı değil. ||Hayatın İnce Çizgileri (HİÇ)- Mehmet Teber
TEVAZU & NİMETİ İNKAR Mütevazî olmak erdemdir evet ama bize verilen nimetlere kör olmak, onları saklamak ve örtmek erdem değildir. İnsan kendine verilen beceriyi ve güzelliği önce “Görmek” ile yükümlüdür. Görmek için bize ayna olacak dostlara ihtiyacımız vardır. Nice insan kendindeki güzelliği göremeden gider. Çünkü yanındaki aynalar ona hep eksiğini göstermiştir. Kendindeki güzelliği gören insan bunu “Göstermek” ile de yükümlüdür. Kainatta tüm varlıklar yetilerini göstermek için yarışır. Bitkiler çiçeğini, kokusunu, ağaçlar meyvesini, hayvanlar hünerlerini gösterir. Bizde var olan güzellikleri gizlemek tevazu değildir. Olsa olsa nimeti inkar olabilir. Göstermek ile gözüne sokmak arasındaki ince çizgiye sonra değinelim. Tevazu kendindekine kör olmak değildir, göstermemek de değildir. Tevazu ancak gördüğümüzü ve gösterdiğimizi “Kendinden Bilmemek” olabilir. Hayatın İnce Çizgileri, Mehmet Teber
Hayatın İnce Çizgileri (HİÇ)- Mehmet Teber
DOBRALIK & PATAVATSIZLIK İlişkilerde dürüst olmak iyidir. Doğruyu söylemek, doğruyu savunmak ve bunu çekinmeden açıkça ifade etmek güzeldir evet. Biz buna dobralık diyoruz. Dobralık güzel olsa da patavatsızlık güzel değildir. Sözün nereye varacağını düşünmeden, mekanı, zamanı ve insanı gözetmeden yapılan doğru açıklamalar patavatsızlık adını alır. Dobralık kılıfına sığmaz. Ezcümle, dobralıkla patavatsızlık arasında ince bir çizgi var. Dobralık iyidir, patavatsızlık kötü.
55 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.