"Sen benim her şeyim oldun...Beni kurtarabilecek biri olsaydı, o senden başkası olmazdı."
"İnsanlar beni isterlerse görür, isterlerse görmezler. Hep merak etmişimdir, insanın kalabalık içinde kendisiyle barışık sürüye ayak uydurarak yürümesi nasıl bir şeydir?"
Reklam
Doğru mu? İyi mi? Acıklı mı?
Hayatın kıyısında, kendine çok küçük bir yer tutarak yaşamaya çalışıyordu, küçücük bir yer, hayatta kalmak için. Sonuçta amaç iyi yaşamak mıydı? İyi yaşayan mı kârlıydı? İyi yaşamak, hayattan daha fazla tat almak için her şey yapılabilir miydi? Yoksa sıkıntılı olsa da değerlerine titizlenilen bir hayat mıydı doğru olan?
Çevrimiçi define avlarının kurallarında "alınan şeyin yerine başka bir şey bırakılır" diyor. Biz de her gittiğimiz yerden bir hatıra alacaksak neden yerine bir şey koymayalım? Böylelikle orada bulunduğumuza dair bir kanıt, kendimizden bir parça da bırakmış oluruz.
Hâlâ burada ve yaşıyor olduğuma şükrettim. Aksi takdirde bu anı kaçıracaktım. Bazen uyanık olmak ne güzel şeydir.
Bu dönem her şeyin farklı olacağına dair kendime söz vermiştim. Başta kendime ve etrafımda olan bitenlere özen gösterirsem uyanık kalmayı; sadece fiziksel olarak değil, bilinçli olarak anda var olmayı başarabilirdim.
Reklam
Onun gözlüğünü yeterince uzun süre takarsam belki onun gibi olabilirdim. Dünyaya bakıp onun gördüklerini görürdüm. İkimizin varlığını aynı bedende yaşatabilirsem kimsenin onu özlemesine de gerek kalmazdı; en çok da benim.
"Cezalandırıldığını düşünüyor musun?" "Hayır." Peki cezalandırılmam gerektiğini düşünüyor muyum? Evet.
Şarampolden yuvarlandığımız o an, ablamla beraber sözcüklerimi de yitirmiştim.
Deneyimlerim doğrultusunda şu kanıya vardım; insan karşısındakinin acı çektiğini görebiliyorsa, mazeretini duyduğunda daha şefkatli ve anlayışlı bir tavır sergiliyor. Sırf durumu kendim ve etrafımdakiler için kolaylaştırmak adına milyonlarca kez, kızamık, çiçek veya onun gibi gözle görülür bir hastalığa yakalanayım diye dua ettim. Her türlü açıklamayı gerçeğe yeğlerdim.
Reklam
Ölüm, yalnızca uyanık olduğum zamanlarda aklıma geliyordu.
"Yeterince dikkatli bakarsak dünyadaki güzellikleri görebileceğimizi öğrendim. Ben de dahil, herkesin illa hayal kırıklığı yaratmak zorunda olmadığını ve doğru insanın yanında duruyorsan 383 metrelik bir tümseğin bile insanı çan kulesinden yüksekte hissettirebileceğini öğrendim"
Rengarenksin tek bir rengin içinde, hem de tüm parlaklığınla.
Büyük çoğunluğu hayatın kıyısında, kendine çok küçük bir yer tutarak yaşamaya çalışıyordu, küçücük bir yer, hayatta kalmak için.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.