Aşkın mahiyeti
Aşk bahsinde hep şu ayrım yapılır: ilahi aşk, mecazi aşk... ibn Arabi gibi arifler, böyle bir ayrımın olmadığını söylerler. Hedef ne ve kim olursa olsun, aşk üzere gerçekleşen sey mahiyet olarak aynıdır. Değişen maşuktur; maşuka yönelenin mahiyeti değişmez.
Abdülkadir Geylanî'ye izafe edilen şöyle bir söz var: "Nihayetimiz bidayetimizde gizlidir." Sonumuz başlangıcımızdan bellidir. Nasıl başlamışsanız öyle bitersiniz. Tasavvuf, bu anlamda "el-Evvel'e doğru yolculuk"tur; başlangıca, asla dönüş...
Reklam
Evet, insan, Rabb'in öğretmenliğinde öğrenciliğini yaşadığında kâmil olur. Kulağına ve gözüne düşeni, kalbine indirir. Kalbi bir rahme dönüşür; orada bir doğum gerçekleşir. Duyulan, gözlemlenen ve üzerinde düşünülen şey marifetullaha inkılap eder; marifetullahtan muhabbetullah hâsıl olur.
Eğitimi, hayatın bütünlüğüne yaymak ve hep üç şeyden biri olmak esas; öğrenci, öğretmen veya dinleyici... Hayatın bir kısmıyla değil, bütünlüğüyle ilgiliyiz çünkü. Bütünlük ise acı ve mutluluğun iç içe geçişinden oluşuyor. Ama insanın yüzü daha çok mutluluğa dönük; acısız bir mutluluk düşü peşinde.. Ananevi kültürümüzün ana damarını oluşturan irfana bakıldığında derdin önemsendigi görülür. "Derdim bana derman imiş!" denir.
Hz. Mevlana ,”Aynı gönlü paylaşmak aynı dili konuşmaktan evladır.”der
İşit Niyazî'nin sözün Bir nesne örtmez Hak yüzün Hak'tan ayan bir nesne yok Gözsüzlere pinhan imiş
Sayfa 171Kitabı okudu
Reklam
533 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.