Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hayat aldığımız nefes sayısı ile değil, nefesimizi kesen anlarla ölçülür! Yaşayın!
“İnsanlar, bir şeye dayanmadan yaşama gücünü bulamıyorlar. Bu yüzden çoğu zaman anlamsız şeylere sarılıyor, güveniyorlar. Asıl sarılmaları ve güvenmeleri gereken, belki de tek duygunun sevgi olduğunu anla­mamakta ısrar ediyorlar.”
Reklam
YOLUN AÇIK OLSUN Budist rahipler, artık yetiştiğini düşündükleri bir öğrencilerini, yola çıkmadan önce çağırdılar. Başrahip öğrenciye tek bir soru sordu: “20 yıldır buradasın, neler öğrendin?” “Yedi gerçek öğrendim” dedi öğrenci. “Say” dedi başrahip, birincisi... “Dostluklar ikiye ayrılır, kalıcı dostluklar ve geçici dostluklar. Hayatta bir zorluk
Hayata bakarken ne gördüğümüz değil, neyi görmek istediğimiz önemlidir. Mevsimler geçer günler akıp giderken, son baharda dökülen sararmış yapraklara bakarak gelecek baharı hayal eden ve o havayı içine çekip yaşayan insan mutluluğu bilendir...
ÖMÜRDEN SAYMAYIZ Bir gün dervişin biri, bir köyün mezarlığı yanından geçerken bir şey dikkatini çekmiş. Mezarlıktaki bütün mezarların üzerindeki taşlarda ‘Beş yıl yaşadı’, ‘Üç yıl yaşadı’, “Sekiz yıl yaşadı” gibi yazılar görmüş. Köye varmış. Köylüler dervişi köy odasında misafir etmiş. Yemek yenilip sohbet başlayınca derviş köyün ileri gelenlerine sormuş: “Merak ettim. Köye gelirken mezarlıktan geçtim. Mezarlıkta bir şey dikkatimi çekti. Bütün mezar taşlarında üç yıl yaşadı, beş yıl yaşadı, sekiz yıl yaşadı gibi ifadeyle yazıyor. Oysa bu mezarların çoğu yıllar boyu yaşamış, ihtiyarlamış ve vefat etmiş insanlara ait. Niçin böyle yazılmış, bunun nedenini çok merak ettim,” demiş. Köyün ileri gelenleri cevap vermişler: “Biz ömrümüzü dostlarımızla, sevgiyle ve mutlulukla bir arada geçirdiğimiz zamanla değerlendiririz. Diğer zamanları ömürden saymayız!”
İyilik...
✷ “Birisi bizi incittiğinde, bunu kumun üstüne yazma­lıyız, ta ki affedicilik rüzgârları onu kolayca silebilsin. Fakat birisi bize iyilik yaptığında onu kayanın üstüne nakşetmeliyiz ki; ne öfke, ne intikam rüzgârları onu oradan hiç silemesin.” ✷
•Kitap OkuKitabı okudu
Reklam
“HAYATINI ALDIKLARINLA KAZANIRSIN AMA VERDİKLERİNİN ÜZERİNE İNŞA EDERSİN”
DENİZ YILDIZI Bir aile sahilde dinleniyor. Deniz çok dalgalı olduğu için denize giren yok. Dalgalar deniz yıldızlarını sahile atıyor. Binlerce deniz yıldızı sahilde ölümü beklerken. Ailenin küçük çocuğu deniz yıldızlarını toplayarak, denize atmaya çalışıyor. Elbette çok sıcak altında çok yoğun bir çaba harcıyor ve terliyor. Baba oğluna sesleniyor: “Yavrum boşuna terleme, gayretin boşuna, sahil milyonlarca deniz yıldızıyla dolu, bu işin anlamı yok!” Çocuk, sahilden bir deniz yıldızı daha alıyor ve denize atarken babasına: “Bak baba, onun için bir anlamı var. O yaşayacak,”diyor.
GARiP BALIKçi Bir gün bir balıkçı av malzemelerini ve balık sepetini alarak oltayla balık tutmaya gitmiş. Gittiği yerde bol şans dilediği diğer balıkçılar hiç balık yakalayamamışlar. Adam, “Ya nasip!” diyerek, oltasını atmış. Kısa bir süre sonra oltasına büyük bir balık gelmiş ama, adam balığı iğneden kurtarmış ve kendi kendine “Olmadı!” diyerek, balığı nehire bırakmış. Kısa bir süre sonra ondan daha büyük bir balık yakalamış ama yine “Olmadı!” diyerek, balığı suya bırakmış. Çevresindeki kişilerin şaşkın ve alaycı bakışları arasında küçük bir balık daha yakalamış. Çevresindekiler, “Büyükleri beğenmediğine göre bunu hiç tutmaz, hemen suya atar,” diye düşünmüşler. Oysa adam balığı iğneden kurtardıktan sonra “Oh be!”diyerek, balığı sepetine atmış. Adamın bu garip tavırlarına şaşıran oradaki balıkçılardan bir tanesi dayanamamış ve sormuş “Arkadaş; büyük balıkları suya geri atıyorsun ama küçük balığı sevinçle sepetine atıyorsun. Bunun anlamı nedir?”Adam tebessümle cevaplamış: “Evet, balıklar büyük ama benim sepetim küçük ben sepetime uygun balıkları yakalamalıyım.”
VADİNİN EN ZENGİN İNSANI Bir zamanlar uzak ülkelerden birisinde, verimli toprakların bulunduğu bir vadide Şeka adında kibirli bir adam yaşardı. Uçsuz bucaksız topraklarında at sırtında gezip sahip olduklarıyla gururlanmayı seven, çok cimri bir adamdı bu. Bir gün yine atıyla gezerken Salih adında ortakçı bir köylüyle karşılaştı. Salih, büyük bir
Reklam
Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin.
KAVAK AĞACI İLE KABAK Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacıyla aynı boya ulaşmış. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa: “Sen kaç ayda bu hale geldin, ağaç?” “On yılda,” demiş kavak. “On yılda mı?” diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak. “Ben neredeyse iki ayda seninle aynı hizaya geldim bak!” “Doğru,” demiş ağaç, “Doğru!” Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgarları başladığında kabak önce üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğukları arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa: “Neler oluyor bana, ağaç?” “Ölüyorsun,” demiş kavak “Niçin?” “Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.”
DOĞDULAR ÇEKTİLER ÖLDÜLER Okumaya, öğrenmeye meraklı bir kral, ülkesindeki tüm bilginleri toplayarak onlardan, dünya ve insanlığın tarihini yazmalarını istedi. Bilginler hemen yola koyuldular. Aradan 10 yıl geçtikten sonra kralın huzuruna 6 katır yüklü kitapla çıktılar. Hükümdar: “Altı katır yükü kitabı okuyacak zamanım kalmadı. Şunu biraz kısaltın,” dedi. Bilginler gittiler ve 5 yıl sonra 2 katır yüküne indirerek geldiler. Fakat kral bu arada 60 yaşınıgeçmiş gözleri biraz zayıflamıştı. Bilginlere: “Ben bunu da okuyamam, gidin biraz daha kısaltın,” dedi. Bilginler 2 yıl sonra bu defa bir katır yükü kitapla geldiler. Fakat padişah: “Zamanım çok azaldı. Onu da okuyamam, ama insanlığın tarihini de çok merak ediyorum. Lütfen gidin ve biraz daha kısaltın,”dedi. Bilginler gittiler ve bir süre sonra bir eşeğe yükledikleri bir tek cilt kitapla geri döndüler. Fakat iyice yaşlanan kral bunu da gözüne kestiremedi ve onlara: “Çok uğraştınız, çok yoruldunuz. Ama benim bir cilt kitabı okuyacak tahammülüm kalmadı. Fakat insanlığın tarihini de öğrenmeden ölmek istemiyorum. Biriniz bana bu kadar çalışmadan sonra ağızdan özetleyiverseniz hiç olmazsa.” Bilginlerin en bilgini hükümdarın kulağına eğildi ve: “Doğdular, Çektiler ve Öldüler” diyerek, insanlığın bütün tarihini özetleyiverdi.
Kırmızı Karanfil
✷ Kalbini çok iyi tanıdığı, ancak yü­zünü hiç görmediği kırmızı karanfilli kızı aradı gözleriyle.
•Kitap OkuKitabı okudu
300 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Öyküler çook güzeldii verilmek istenen mesajlar, tadında ve yerli yerindeydii Aslında birkaç öyküyü daha önceden duymuştum fakat yeni öyküler de öğrendim ve hayatımda bazı kararlar alırken bu öykülerden bazılarını düşünüp öyle karar vereceğim Okuyacak olan arkadaşlara tavsiye ederim sizi fazla yormayacak bir kitap iyiii okumalar
Hayatınızı Değiştirecek Bilgelik Öyküleri
Hayatınızı Değiştirecek Bilgelik ÖyküleriYaşar Ateşoğlu · Neden Kitap · 2012210 okunma
627 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.