Senden mucizeler veya vizyonlar istemiyorum, günlük yaşamla yüzleşme gücü istiyorum. Hayatta bir şeyleri kaybetme korkusundan koru beni. Bana istediğimi değil, ihtiyacım olanı ver. Bana bebek adımları sanatını öğret.
MUCİZENİN RENKLERİ
#okudumbitti #kitapyorumu
Herkese merhaba,bir kitap iki farklı hikaye.Bugün size ilk Bolat ve Ecrin'in hikayesi ile geldim.Haydi yoruma...
Bir fabrikada tekstil mühendisi olan Ecrin,ailesini korkunç bir kazada kaybetmiştir.Geçmişi bir türlü unutamaz ve hep korku içinde yaşar.Üstüne üstlük sorumlu olduğu kişilerde vardır.Ta ki
Clara'nın hikayesi 1911'de Manhattan'da geçiyor. Hemşire olan Clara'nın çalıştığı binada bir kumaş fabrikası var. O fabrikanın muhasebe katında çalışan Edward adındaki bir gençle her gün karşılaşır ve aralarında bir çekim oluşur. Edward, bir gün Clara'yı fabrika katına davet eder. Birlikte fabrikayı gezmek için sözleşirler... Ama o gün, Clara
Mine Söğütün 2022 basım kitabı.. daha önce okuduğum Beş Sevim Apartmanı kitabı akıcı, kısmen mizahi kısmen ürkütücü ögeler taşıyan sevdiğim bir eseriydi..Bu kitabı son zamanlarda çokça gözüme ilişiyordu ve konusu çokça çekici geldi. Çoğu zaman bir utanç gibi hepimizin görmezden geldiği sokak insanları, sokakta yaşayan insanlar baş kahramandı bu
Bir erkek sınırlarını kabul ettiğinde, kendisinden daha güçlü olanların varlığını kabul etmesine rağmen kendisini yine de eksik hissetmediğinde, büyüklük ve mükemmel olma saplantısından vazgeçmiş olur. Boylece kendini ilkel ve yıkıcı öfkeden kurtarabilir. Bunu, ne yüceltme ne de bastırma başarabilir, aksine, ikiside öfkenin kaynağını hayatta tutmaya devam eder. Çaresizlikle yüzleşmek bizi zayıflıkla yüzleşmekten doğan bir güce götürür. Bu yüzleşmeyi gerçekleştirdiğimizde, çaresizliği kabul etmenin sonumuz olmadığını ve kendiliğimizle gerçekten barışık olabileceğimizi keşfederiz Geri kalan her şey bir kaçınmadır. Kadınlar gerçekten eşit olarak görmek, şüphelerimizden kaçmakta bir dayanak olarak kullanmamak, biz erkeklere kendimizle yüzleşmenin temel olanağını sağlayacaktır.
"Her anı ölümün tamamen farkında olarak yaşamak hiç de kolay değildir. Bu, güneşe doğrudan bakmaya benzer: fazla dayanamazsınız. Hayatımızı korkudan donmuş bir şekilde geçiremeyeceğimiz için ölüm korkusunu yumuşatacak yöntemler üretiriz. Çocuklarımız aracılığıyla kendimizi geleceğe yansıtırız; zenginleşir, ünlü olur, hayatta her zamankinden daha fazla yer kaplarız; saplantılı, koruyucu ritüeller geliştiririz ya da nihai kurtarıcıya derinden inanarak bağlanırız."