296 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kuşçubaşı Eşref'in Hayber'de bedevilere ve casus Lawrence'a karşı verdiği mücadeleyi anlattığı bir hatırat. Türkçesi Hayber'de Türk Cengi olan bu kitabın, Türkçe basımını bulamadığım için İngilizcesini okumak zorunda kaldım. (İngilizceci olmanın avantajları diyerek havamı da atayım :)) ) Kitabın normal fiyatı 8-10 TL civarı arasında iken, artık piyasada kalmadığı için ben 2 sene önce 30 TL'ye almıştım. Geçenlerde yine kontrol ettim 300 TL olmuş, yani elimde hem maddi hem de manevi olarak bir hazine bulunuyor :) Çok aradığım bi kitaptı, hatıratlara her zaman çok önem veririm; ama bu benim için daha başkaydı. Buradan yayınevlerine sesleniyorum, bu işe bir el atın, bunu herkesin okuması gerek çünkü :)
Turkish Battle At Khaybar
Turkish Battle At KhaybarEşref Kuşçubaşı · Arba Yayınları · 19971 okunma
318 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Okunması gereken bir kitap diye düşünüyorum. Zira tarihin tekerrür etmemesi için, tarihi öğrenmek ve ondan ders almak icab eder. Dün düştüğümüz gaflete bugün ve yarın düşmemek için, tarihimizi okumalı, okutturmalıyız. Kitapla ilgili fikir edinmeniz amacıyla önsözün bir kısmını buraya ekliyorum. ''Elinizdeki kitabı takdim satırlarında bu yürekler
Birinci Dünya Harbinde Teşkilat-ı Mahsusa ve Hayber'de Türk Cengi
Birinci Dünya Harbinde Teşkilat-ı Mahsusa ve Hayber'de Türk CengiCemal Kutay · Tarih Yayınları · 19629 okunma
Reklam
Evet... Yarım saat bile dolmadan dönen aynı heyet bana, bütün arkadaşlarının SONUNA KADAR YOLA DEVAM kararını bildirdiler. Gözlerim yaşarmıştı... Yarabbi!.. Bu ne kahraman, ne ulu bir milletti. O ânda, aziz arkadaşım, Necid çöllerinde yoldaşım, bu kızgın kumlar arasında, gafillere doğruyu ve hakkı telkin için bir riyazet ehli sükûn ve sabrı içinde aylarca yol almış olan o emsalsiz edib ve şair Mehmet Akif'in Allaha seslenişini duyar gibi oldum: Yârab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı, Mahşerde mi bîçarelerin yoksa felahı? Nur istiyoruz...Sen bize yangın veriyorsun
Biz Türkler, en düşkün zamanlarımızda bile ve siyaset ayrılıkları, parti kavgaları vicdanlarımızı zorlamadığı müddetçe, politikanın çukuruna hiç bir zaman inmiye tenezzül etmemiş âlî ve büyük kalbli bir milletizdir. Fetih ettiğimiz yerlerdeki insanların ne ferdî, ne cem'î itikad ve ananelerine dokunmamışızdır.
Evet... O, ''beş on sersem'' ne yazık ki, bu asîl ve büyük vedianın şeklen muhafızları olması lâzım gelenlerdi: İhanet, Türklüğün dört yanını sarmıştı... Şerif Abdullahın, bir kaç gün sonra, yaralar ve istirablar içinde yüzüne haykırdığım gibi, bu adamlar şerif değil, şenî idiler: Hain, nankör, harîs idiler...
Orta-Asya, yâni Türk Ana-Vatanı üzerinde, Rus çarlığını zedeliyecek hareketlere girişecektik. Bunda ne ölçüde muvaffak olduğumuzu, BEŞ TÜRKLER macerası kâfi surette isbat eder... O kadar ki, Osmanlı İmparatorluğu harbten mağlûb olarak çıktığı zaman, Enver Paşa kendisine bir cidal sahası aradığı ânda, macera olarak değil, hayatını verdiği ve şehid olacak kadar ruhuna ve benliğine hâkim mefkurenin Yeni Turan olması, ümid bağlanılan dâvanın asalet ve ulviyetinin kanla tarsîn edilmiş âbidesi değil midir?
Reklam
318 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Kitap, Tarblusgarb Harbi ile başlayan ve Milli Mücadeleye kadar devam eden süreçte vatana, millete, devlete unutulmaz katkıları olan Eşref Sencer Kuşçubaşı'nın (Kuşçubaşı Eşref'in) Birinci Dünya Savaşı sırasında aldığı bir gizli vazife ile Yemen'e bir kafile olarak gitmeye çabalamasını anlatıyor. Kitabın yazıldığı sırada Kuşçubaşı Eşref'inhenüz hayatta olduğunu da belirtmem gerek. Yazar doğrudan kendisinden aldığı bilgileri de sık sık kitapta paylaşıyor. Tarihe meraklı ya da milli duyguları yoğun olanların mutlaka okuması ve edinmesi gereken bir eser. Kitabın sayfaları arasında yüzlerce yıl bizden bildiklerimizin ilk badirede bizi nasıl yabancı ve hatta işgalci saydıklarını, Anadolu'nun gencecik fidanlarının çöl kumları üstünde nasıl da kanlarını akıttıklarını, imparatorluğumuzun son anına kadar bir avuç Türk evladının nasıl da vatan uğruna kendilerini feda ederek çırpındıklarını hayret ve dehşetle okuyacaksınız. Kitabın 1965 basımı olması ve başka basımının da olmaması sebebiyle yoğun şekilde kullanılan Osmanlı Türkçesi kitabın okunmasını bir miktar zorlasa da kitap bittiğinde buna kat kat değdiğini görüyorsunuz. İyi okumalar.
Birinci Dünya Harbinde Teşkilat-ı Mahsusa ve Hayber'de Türk Cengi
Birinci Dünya Harbinde Teşkilat-ı Mahsusa ve Hayber'de Türk CengiCemal Kutay · Tarih Yayınları · 19629 okunma
Bu rakamlar, sizlere elbette inanılmaz gözükür... Evet... Biz, hepsi hepsi kırk kişi idik. Savaş kabiliyet ve kudreti olan kırk kişi... Geri kalan otuz küsur insan, deveciler, nakliyeciler ve bize yol gösteren keşşaflardı. Ki, onlara zaten, kendi hemcinsleriyle yapacağımız bir mücadelede ne ölçüde itimad edebilirdik? ... O halde bunlar, muhakkak Şerif Hüseyin Paşanın oğlunun kumandasında Fahri Paşayı kuşatmak üzere gönderdiği kuvvetlerdi. Ki, miktarının asgarî yirmi bin kişi olduğunu, Mekkedeki istihbaratımız ısrarla bildirmişti.
''Osmanlı Devleti, ırk, din, mefkure kıstasları bakımından bir 'halita' idi!... Fetihlerle geçen şan ve şeref asırlarını bozgunlar takib ettikçe, bu halitayı birbirine kemendlemiş gözüken bağların ne kadar zayıf ve çürük olduğu anlaşılmıştı. Adı ve ırkı aynı olan milletlerde bile, birlik ve beraberlik yoktu. Arab Yarım Adasını, karış karış gezmiş, buralarda savaşmış, çeşitli cereyanların içine katılmış, bizim Orta Asya Türk lehçesiyle Anadolu lehçesinden çok, pek çok farklı olan çeşitli telâffuzlarını öğrenmiş ve Teşkilât-ı Mahsusa ferdiyetinin büyük kısmını, imparatorluğumuzun bu kaynıyan mısıtakasında geçirmiş bir insan olarak diyeceğim ki, bugün, Arabistandaki ihtilâfları ve gizli-açık devam eden rekabetleri açıkça ortaya koyabilme fırsat ve imkânı olsa, ortada, Arab Kavmi kalmaz! ''
296 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Fedakarlık
Ülkesi, vatanı için insan nelerden vazgeçebilir kendi ömründen sevdiklerinden nelere katlanabilir hepsi bu kitapta mevcut kesinlikle okunması gereken bir kitap isimli ve isimsiz tüm kahramanlara minnet ve saygıyla
Hayber'de Türk Cengi
Hayber'de Türk CengiEşref Kuşçubaşı · Arba Yayınları · 199715 okunma
Reklam
Teşkilât-ı Mahsusa, doğrudan doğruya Başkumandanlığa bağlı ''gizli çalışan bir devlet müessesesi'' idi. Öylece ki, O'nun varlığı, bir çok nazırlarca da meçhuldü. Nitekim harbden sonra, Said Halim ve Talât Paşa kabinelerini divan-ı âli (yüce divan) a sevk etmek için kurulan ''Meclis Tahkikat Komisyon'' önünde bu iki kabineye mensup birçok nazırlar (yâni bugünkü tâbiri ile vekiller) Teşkilât-ı Mahsusayı bilmediklerini, sadece, Harbiye nazırı Enver Paşanın şahsına bağlı ve devlete mutlak itimat edilen bazı ''şahsiyetler''in mahrem askerî faaliyetlerinden haberdar olduklarını söylemişlerdir. ... Enver Paşa, Harbiye nazırı ve Başkumandan olarak, Osmanlı İmparatorluğunun müdafaasında başrolü ve mevkii alınca, kendisinin de vaktiyle içinde bulunduğu bu hareketi ihya etmek kadirşinaslığını gösterdi: Devlet, aynı devletti..
“Ben ne Dağıstan rüyalarını gören bir Çerkes, ne Arap, ne de Rumdum; ben Türkçe konuşan Müslüman bir Osmanlıydım!”
Sayfa 221Kitabı okudu
Bütün Rum ve Ermeni kiliseleri birer silâh deposu halinde idi. Bütün papazlar, birer eşkiya çetesi reisi idiler. O tarihte bizim mubarek hocalarımız da, bugün olduğu gibi, cennet - cehennem münakaşaları ile Türk halkının kafasını, dünya ve vatan hakikatlerinin fersah fersah, devir devir gerisinde tutmak için, iç - dış düşmanların bilir bilmez yardımcıları idiler.
Biz saadet-i memleket namına çamurlarda da yattık ve kendimizi kuş tüyü döşeklerde yatıyor zannediyorduk.
Sayfa 159Kitabı okudu
296 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kitabı çok aramıştım saafçılar da uçmuş fiyatı mecbur aldım arşivime ekledim. Cemal Kutay'ın kaleme aldığı hatıraları da aldım hepsini okudum sonra İstanbul'dan Aydın Söke'ye kabrine ziyarete gittim. Bence hayatı filme alınmalı UNUTULMAMALI
Hayber'de Türk Cengi
Hayber'de Türk CengiEşref Kuşçubaşı · Arba Yayınları · 199715 okunma
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.