Yaban!.. O dönemin yabana atılmaması gereken yerlerine vurgu yapan bir şeydir.
Ben de bir şeydir diyorum evet çünkü Yakup Kadri' nin tabiriyle " Zira bu ne bütün manasıyla bir roman, ne bütün manasıyla bir sanat ve edebiyat işidir."
Bu şey belki en çok da vatan davasının en şiddetli günlerinin yaşandığı, olduğunu zannettigimiz şeylerin olmadığı o şeydir. Hiç bilmediğimiz bir şeydir.
Karaosmanoğlu, o dönem cephede yaşananların belki daha şiddetli biçimde Anadolu'nun bağrında bir köyde nasıl yankı yaptığını çarpıcı biçimde vurguluyor. Atatürk'ün de kurtuluş savaşının ardından dediği gibi "Asıl savaş şimdi başlıyor."
Asıl savaş! Asıl savaş uğruna savaşılacak bir vatan toprağının ne demek olduğunu öğrenmemiş insanlar." Kemal Paşa'dan yana değiliz." diyen Anadolu'yu eğitme savaşı!
Savaşların en zoru ne için olduğunu bilmeyen insanların savaşı belki de.
Yaban o dönemde yaşananlara bire bir ayna tutan, düşman askerini kendilerini kurtaracak halife zanneden toplumun, masum ama cahil kalmış kesimini anlatıyor. Cephede kolunu kaybeden Ahmet Celal'in, emir eri Mehmet Ali 'nin köyüne gitmesi ve orada verdiği uyandırma çabasını, aydın fikirlerinin, vatan sevdasının nasıl yabancı karşılandığını, nasıl yaban görüldüğünü anlatıyor.
O günleri anlamaya çalışmak isteyen herkesin okuması gereken bir eser.
" Onlar gibi olmak, onlar gibi giyinmek, onlar gibi yiyip içmek, onlar gibi oturup kalkmak, onların diliyle konuşmak... Haydi bunların hepsini yapayım. Fakat onlar gibi nasıl düşünebilirim? Nasıl onlar gibi hissedebilirim?"(Ahmet Celal)