Ha­yır, he­nüz o kent­te­ki gün­lük ya­şa­ma dö­ne­mem. Ora­da her şey ge­li­şi­gü­zel. Sen gün­le­re bir­şey­ler ge­tir­me­dik­çe, gün­ler sa­na hiç­bir şey ge­tir­mi­yor. Boş bir cad­de­de yü­rü­me ola­na­ğı bile yok. Her kö­şe, her cad­de öy­le do­lu, öy­le do­lu, öy­le do­lu ve bu do­lu­luk için­de öy­le boş, öy­le boş, öy­le boş ki... Ken­tin gi­ze­mi di­re­ti­yor, za­man za­man uzak­tan ken­di­ni du­yur­ma­ya ça­lı­şı­yor... Ama bo­şu­na. Ken­tin gi­ze­mi ge­ne anı­la­rı­mı­zın bi­ze yan­sı­ma­sı. Baş­ka hiç­bir şey de­ğil. Ora­da her ol­gu ge­li­şi­gü­zel­lik için­de bir dur­gun­luk ka­za­nacak, bu bel­ki be­nim gün­cel­li­ğim, ama şim­di sı­ra­dan gün­le­ri­me dön­mek is­te­mi­yo­rum. İçim­den çık­ma­sı ge­re­ken bir­şey var. Yaşa­dık­la­rım­la he­sap­laş­mam ge­rek. Şim­di yol­lar­da yal­nız ken­di ka­pır­da­nış­la­rı­mı, ken­di hay­kı­rış­la­rı­mı du­ya­ca­ğım.
415 syf.
9/10 puan verdi
·
46 günde okudu
Nietzsche Ağladığında kitabını elime alırken tereddüt ederek okudum . Başlarda sıkıcı gibi gelip ilerlemezken 200.sayfadan sonra her şey baştan aşağı değişiyor . Ve bitiğinde diyorsunuz ki MÜKEMMEL. Hayata bakış açısını değiştiren ,içinde birikmiş duyguların nasıl dışa aktarılması gerektiğini olay örgüsü içinde çok iyi ifade etmiş yazar. Biraz
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202351,3bin okunma
Reklam
Bu yüzden dünya garip bir yer. Anlıyorum.
Dünya’da bir yerden bir yere bir anda gidemiyorsunuz. Teknoloji henüz o noktada değil. Hatta hiç yakınında değil. Hayır. Dünya’da yaşarken bir yere varmak için epey bir zaman harcamak zorundasınız, yollar raylar, kariyerler, ilişkiler, her şeyde böyle bu.
Şiddet ona kulluk eden herkesi şeyleştirir.
Savaşın yıkıcılığı (savaş değil, intihar anlamına gelen tam yıkıma henüz ulaşmamış boyuttaki bir yıkıcılıktır burada sözünü ettiğim), şiddetin hiçbir zaman haklı görülemeyeceğini, kaba kuvvete başvurmanın her zaman ve her koşulda yanlış olduğunu (yanlıştır, çünkü Simone Weil'in 1940'ta kaleme aldığı savaş üstüne nefis denemesi "The Iliad, or The Poem of Force"da [İlyada ya da Şiirin Gücü] vurguladığı üzere, "Şiddet ona kulluk eden herkesi şeyleştirir"¹) ileri sürmenin (ki çok az kişinin düşüncesi bu yöndedir) dışında, tek başına, savaşın sürdürülmesi aleyhine bir argüman oluşturmaz. Hayır; nitekim belirli bir durumda silahlı mücadelenin alternatifi bulunmadığını savunanlara bakarsanız, şiddet ona bel bağlayan herkesi bir şehit ya da kahraman katına yükseltebilir
Hızla tek bir harekette bluzumu çıkardı, sonra sandalyeden hafifçe doğrulup aletini özgür bıraktı. Sertliğini, uzunluğunu ellerimin arasına aldım, beni õperken parmaklarımın arasında çılgınca bir umutsuzlukla zonkluyordu. Şortumu parçalayacak- mış gibiydi ama bir kaç başarısız denemenin sonunda masaya ulaştı ve makas bulana kadar el yordamıyla
Sayfa 227
Çocuklar dışarı çıktıktan sonra kahvelerini içerken Erik karısına bakarak sordu: “Ee, Bel nasıl buluyorsun onu?” “Ürkek bir kuş,” dedi Klara-Bel gülümseyerek, “ve onu yakalamış olduğum henüz kesin değil. Yanlış bir hareket elimden uçup gitmesine yeter. Evet Erik, kafamı zorlayacak kadar düşünüyorum yine. Beni kuşkuya düşürüyor Ruth. Resmen başımı döndürüyor diyebilirim. Karmaşık bir örgü motifi gibi.” “Kuşkuya düşürmek mi? Hayır, Bel, tam tersi. İnsan onunla neye gücünün yeteceğine veya yetip yetmeyeceğine dair yeninden kendinden emin oluyor. Unutulmuş, paslanmış güçlerini yeniden tazeliyor. Ve böylece yeniden yaşama dair o büyük güveni duyuyorsun, kendine olan eski inancını tazeliyorsun.”
Sayfa 80 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
biraz da ciddi şeyler ilkokul kitapları ilkokul düzeyindeki öğrencilere uygun mu? müfredat yahut yeni adıyla öğretim programı sahiden de yanlış mı planlanmış? öğrencilerin, talebe olduğunu söyleyebilir miyiz? eğitim sistemini gece-gündüz eleştirmek neye dahil? eleştirenlerin gerçek bir isnadı var mı? pisa, tims, kanguru soruları bizim eğitim
Eskiden beri az yaşamaktan, erken ölmekten korkarım. Sade ben mi, herkes korkar. Bu neden ileri geliyor? Ben düşündüm ve buldum: Hayatı kesif yaşamamaktan. Hayatı kesif yaşamaktan neyi anlıyorum? Sevmek, sevilmek, eğlenip yan gelmek, çubuğunu yakıp gününü gün etmek mi? Hayır... Karınca gibi durmadan çalışmak, eser vermek, çocuk yetiştirmek topluma faydalı olmak mı? Bunlar da boş lakırdı. Kesif yaşamaktan sadece zamanın geçişini hissetmeyi anlıyorum. Zaman geçiyor. Bizler zamanın içinde yüzdüğümüz hâlde zamanın geçişini değil de, o geçtikten sonra, sadece geçmiş olduğunu hissedebiliyoruz. ... Ama zaman daha geçmeden, henüz geçerken, onun geçişini âdeta gözle görür gibi şuurlu ve uyanık bir şekilde hissedebildiğimiz gün, öyle geliyor ki bana, bizden habersiz geçmiş zamanın bizde yaratabileceği bütün acı sürprizleri ortadan kaldırmış olacağız.
Az önce kadın Allah'ı gördü. Allah ona kızgın mı? Hayır değil. Sağ elinin ucuna bir kanca takan o. İstemediği halde karnına bir çocuk koyan da o. Hiç ama hiç sancı çekmeden ve bebek karnında tam büyümeden, henüz minicikken onu doğurtan da o. Olmamış, yaşaması zor, narin, hayatla bağı ince bir bebekle baş etmesini, onu emzirmesini, ona hayat vermesini, ona dayanmasını, onu öldürmemesini emreden de o. Kanca o günlerde çıktı bileğinin ucunda. Bebek ölmesin diye annesinin çok iyi çok iyi çok çok çok iyi bakması gereken o ilk günlerde. Uykusundan ağlayarak uyanıyordu. Bas bas bağırıyordu.
O zaman nefsine sor: "Şu an üzerime kaç vakit namaz farz?" 'Beş' mi dedin. Hayır, yanıldın ey nefsim. İçinde bulunduğum vakitte Rabbim benden sadece bir vakit namaz kılmamı istiyor. O da içinde bulunduğum vaktin namazı. Hangi vakti yaşıyorsam o vaktin namazını kılmalı, gerisini düşünmemeliyim. Çünkü o vaktin namazı henüz bana farz değil. Namazın farzlarından biri vakittir.
Reklam
Peki sahip miyiz, yoksa değil miyiz? Bilim "evet" demenin yolunu henüz bulamamış olsa da sezgilerimiz "hayır" demekte epeyce zorlanmaktadır. Yüzyıllar süren tartışmaların sonucunda özgür irade hâlâ açık, geçerli ve önemli bir bilimsel problem olmaya devam etmektedir.
Sayfa 172
''Onlara göre her aksaklık,çevrenin bozukluğundan kaynaklanıyor,hepsi bu! En sevdikleri laf bu!Yani eğer toplumsal düzen yoluna konulacak olursa,bir anda bütün suçlar yokoluverecek;çünkü ortada protesto edecek bir şey kalmayacak. Ve herkes bir anda dürüst olacak...Doğa diye bir şey hiç hesaba katılmıyor, yok sanki öyle bir şey!Doğa kapı
Sayfa 319Kitabı okudu
“Lord Janos. Size Bozkalkan’ın komutasını veriyorum.” “Bozkalkan... Bozkalkan, yabanıl arkadaşlarınla birlikte Sur’a tırmandığın yerdi...” “Öyleydi, Kabul etmem gerekir ki kale acınacak durumda. Onu mümkün olan en iyi şekilde onaracaksınız. İşe ormanı geri iterek başlayın. Hâlâ ayakta duran yapıları tamir etmek için, çökmüş olanlardan taş çalın.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.