Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
sevişirken iç içe geçen, solukları karışan, birbirine en yakın hale gelen insanların. sonradan bu kadar yabancılaşmasına, hatta can yakmaya çalışmasına hep hayret etmişimdir. önce en büyük haz. sonra en büyük düşmanlık. ne tuhaf!
İnsan büyüdükçe ve çok düşündükçe mutsuzlaşıyor. Daha fazla çok şey öğrendikçe şaşırmaktan, hayret etmekten, hayal kurmaktan uzaklaşıyor. Gerçekliğin sert ve soğuk duvarlarına çarpıyor… Oysa ki gerçek olan ne ise düşünmemeli. Hayatın akışında süzülüp gitmeli…
Reklam
Hayret, merak, hayranlık ve kabullenme, sonunda gazabın üstesinden gelmiştir.
Sayfa 220 - Kaknüs YayınlarıKitabı okuyor
“Biz ölülerimizle Birlikte yaşarız”.
(Bir şehirde ne kadar çok Mezartaşı varsa şehir o kadar zengin demektir.) Yahya Kemal, 1929 yılında İspanya/Madrid’e atanan ilk büyükelçimizdir. Burada görevliyken ülkemiz nüfusu da 13-14 milyon civarındadır. Günün birinde diğer ülke elçilerinin de katıldığı bir toplantıda, ülkemiz nüfusunun kaç olduğu sorulur. Yahya Kemal de “50 milyon” civarında der. Nüfusumuzun bu kadar olmadığını bilenler hayret ederek sorarlar; “Nasıl oldu da 50 milyon oldunuz” derler. Yahya Kemal’in cevabı hazırdır: “Biz ölülerimizle birlikte yaşarız”.
Dünyayı başkalarının gözünden görmek
Ne kadar ruh halim varsa o kadar da kişiliğim var. Her yeni ruh halim de yeni bir insan oluyorum. Ve yeni bir insan olunca eski düşüncelerimi tanıyamıyor onlara hayret ediyorum. Düşüncelerimin odak noktası çok değişiyor sürekli başka birisi oluyorum. Bu ruh hâliyle besleniyor ve romanlarımı da böyle yazıyorum.
YKY
16. Yüzyıl’da Avrupa’da Rönesans 16. yüzyıla kadar batının çeşitli sanatsal uygarlıkları önceki daha sonrakini ortaya çıkararak birbirlerine uysal bir şekilde izlediler 15. yüzyılda bile gotik ve Rönesans üslupları barış içinde yan yana yaşayabiliyordu Floransa katedrali’nin yapımına başlandığı zaman Milano katedrali bitirilmek üzereydi ama 16. yüzyıldan sonra batı sanatı birbirini dışlayan Savaşkan ideolojilerle ve hatta ulusal rekabetlerle parçalanmıştı Her biri bireysel bir katkıda bulunan ama hepsi eskiden beri kurulmuş kültür merkezleri ile boy ölçüşmek isteyen yeni ulusların olgunluğa ulaşması batının ifade zenginliğini çoğaltma ve Avrupa’da 300 yıllık bir yaratıcı gerilimi ortaya çıkarmaya yönelmişti. Yüzyıllar boyunca gotik sanatın labirentleri içinde kaybolup gitmiş olan Avrupa için İtalyan Rönesans’ın ne kadar tedirgin edici bir deney olduğunu göz önüne alırsak ortaya çıkan bunalımın daha da kötü olmaması karşısında hayret etmemiz kaçınılmazdır. Ne var ki gotik üslup bütün olanaklarını tüketmişti ve İtalyan sanatının tüm Avrupa yüzeyindeki Doğurgan etkisi bu üslubun kurumuş dallarına taze bir öz suyun yürümesini sağlamıştı. Ülkeler art arda kendilerinde yenilenmiş bir yaratıcı güç bulmuşlardı ve kendi dehalarğını ifade edebilme konusunda kendilerine güven duymaya başlamışlardı.
Reklam
Biz ferdi kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size Bombasırtı olayını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasında mesafeniz sekiz metre, yani ölüm muhakkak, muhakkak… Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına hepsi düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz! Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir duraksama bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okuma bilenler ellerinde Kur'an'ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler şehadet çekerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, hayret ve tebrik edilecek bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebesini kazandıran, bu yüksek ruhtur.
Sayfa 152 - Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal İle Mülâkat (24-28 Mart 1918) - Birinci SafhaKitabı okuyor
Eğer bu adam derse ki: “Ben falcılık yoluyla olsun, tıp açısından olsun, bazı şeyleri inceledim. Denemelerim sonucu, bunların kimisinin doğru olduğunu gördüm ve içimden de bunun doğru olabileceği kanaatine vardım. Böylece bunların kabul edilemez olmadığını, kaçınılması ve uzak durulması gereken şeyler olmadığını gördüm. Oysa Nübüvvet yoluyla
"İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundakı hayret verici temayüllerdir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır."
Yeni doğmuş bebeğe karşı hissetmemiz gereken duygu, hasta ya da güçsüz insanlara karşı hissettiğimiz şefkat duygusu değil, yaratılış esrarı karşısında duyduğumuz hayret ve hürmet duygusu olmalıdır.
Sayfa 31 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Reklam
112 syf.
7/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Ben bu kitabı daha önce okuduğumu farkettim :) Ama olsun bir daha okuruz Ana karakter tam bir fiyasko Hayalkırıklığı . İçim bir buruk bitirdim kitabı öylesine hissiz sıradan bir hayat yaşamaya mahkum bir adamın hikayesi. Ölümden korkusu yok kötü bir şey olursa bile mücadele etmeyi kabul etmiyor. kitabı okurken hayret ettim bu boşvermişlik niye? Peki neden bu adam böyle kitaptan pek ipucu bulamadım :)
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111,2bin okunma
Etrafımız hayret verici bollukta eğlence araçlarıyla çevriliyken... çoğumuz sıkıntı ve muğlak bir hüsran duygusu içinde kalmaya devam ediyoruz.
Nefesim, bakışım, düşünüşüm, duyuşum hep seninle dolu. Senden uzak kaldığım günler kendimi kaybedişime, uykuya dalışıma niçin hayret ediyorsun? Her şeyden bezmiş, bıkmışım. Bir makine gibiyim. Bir şey yaparken, ne yaptığımı bilmiyorum.
İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır.
Sayfa 200Kitabı okudu
"Ben göstermiş olduğum hayret verici gelişmenin, onları ezdiğini ve yetersizliklerini açığa çıkardığını görmeye başlamıştım."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.