Ana-Beyit mezarlığının bir efsanesi, Juan-Juanlar’ın bozkırı işgal ettikleri çağlara dayanan bir hikâyesi vardı: Sarı-Özek’i işgal eden Juan-Juanlar tutsaklara korkunç işkenceler yaparlarmış. Bazen de onları komşu ülkelere köle olarak satarlarmış. Satılanlar şanslı sayılırmış, çünkü bunlar bazen bir fırsatını bulup kaçar, ülkelerine dönerek
Sayfa 142 - Ötüken
Bunun ne korkunç bir şey olduğunu düşünebiliyor musunuz? Bir grup insan halkın üzerindeki öldürücü egemenliğini sürdürebilmek için halka işkence ediyor, önüne geleni eziyor, boğazlıyor. Vahşet büyüyor, acımasızlık yaşamın yasası oluyor. Düşünsenize. Yasaları tanımadıkları için vahşileşiyorlar bunlar, insanları ezmekten zevk almak tutkusuna kaptırıyorlar kendilerini, kölelere verilen duygu ve hayvanca alışkanlıklarını anlatma özgürlüğü karşısında kapıldıkları o iğrenç tutkuyla hareket ediyorlar. Bazıları intikam duygusuyla zehirlenmişlerdir, ezilmekten aptallaşmış başkaları ise kör, sağır olmuşlardır. Böylece halkı ahlaksızlaştırıyorlar, bütün halkı. Böyle vahşi ortamda ister istemez sen de vahşileşiyorsun.
Sayfa 345 - Can Yayınları
Reklam
Serbest kalınca insanın aklı ipini koparmış deli danalar gibi koşturuyor. Önüne kim gelirse boynuzlamak için hamle ediyor. Ama işte İspanyolların yaptığı gibi insanlar eğlenerek bakıyor bu deli danaya. Daha sonra şişleri sırtına saplayıp bitiriveriyorlar işini. Şimdi biz yapsak Avrupa Birliği’ne alırlar mı? Bırak aralarına almayı, vahşi diye adımızı çıkarır, Haçlı seferi düzenlerler. Ama İspanyol yapınca iyi. Biz kurban kesince kötü. Bir kere biz yemek için kesiyoruz hayvanı. Herkes paylaşıyor. Hem fakirin karnı doyuyor hem de herkes ne yediğini anlıyor. Yoksa Allah’ın senin kestiğin kurbana ihtiyacı mı var? Zaten hepsi onun değil mi? Vahşetmiş! Asıl vahşet hayvanı eğlence için öldürmekte, işkence etmekte.
Kâmil Bey, içinde yaşadığı anın, hayvanca duyguları yüz kat kuvvetlendirip, medeni insan şuurunu tamamiyle mahveden dehşetli bir an olduğunu da bir taraftan apaçık anlıyordu. Üzerindeki okumuşluk kabuğu sanki çatlayıp düşmüş, altından çırılçıplak vahşet çıkmıştı. Bir mağara adamı kadar kısa, fakat onun kadar maddi, onun kadar kesin düşünüyordu. "İşkence edecekler! İstemeden söyleyeceğim! Bu yüzdeyüz! Yok bunun kurtuluşu!" Kızgın demirde tabanları yanınca, yavrusunu yere çalıp üstüne çıkan dişi maymun gibi... Ayşe'nin üstüne basarak mı kurtulacak?
Sayfa 342 - İthaki Yayınları, 1. Baskı, 2005, Üçüncü Bölüm, Kâmil Bey, 2Kitabı okudu
Moğollar ve top barutu Cengiz Han ile' Moğollarının Çin gibi kapalı bir imparatorluğu açtıkları zamandan çok önce, Çinliler tarafından yapılan o zamana ait keşifler hakkındaki kesin bilgilerimiz çok azdır. Daha sonradan, yani 1211 senesinde Çin’de top barutundan bahsedildiğini sık sık işitiyoruz. Bu barutu Çinliler Ho- Pao dedikleri
Kalaylı alim Ye Lui Tchou Tsai Cengiz Han’ın dikkatini çeken bu genç Kataylı kadar, çok az kişi hayatında, bu derece güç bir rolü oynamak mecburiyetinde kalmıştır. Çin filozofları içinde birinci olmakla beraber, ordu nereye gittiyse o da gitti ve Moğollar felsefe, yıldız ilmi ve tıp tahsil eden bu gencin ağır mesaisini kolaylaştırmadılar.
Reklam
Göçebelerin son töreni Hanların sarayları Katay’a nakledilmeden önce, yalnız iki Avrupalı bize Moğolların bir tarifini bırakmışlardır. Bunlardan biri Rahip Capsin, diğeri de iri cüsseli Rubruquis’tir. Rubruquis, işkence içinde öleceğine neredeyse ikna olmuş bir halde ata binerek büyük bir cesaretle Tataristan’a hareket etmişti. Kral Saint
Bir grup insan halkın üzerindeki öldürücü egemenliğini sürdürebilmek için halka işkence ediyor, önüne geleni eziyor, boğazlıyor. Vahşet büyüyor, acımasızlık yaşamın yasası oluyor. Düşünsenize. Yasaları tanımadıkları için vahşileşiyorlar bunlar, insanları ezmekten zevk almak tutkusuna kaptırıyorlar kendilerini, kölelere verilen duygu ve hayvanca alışkanlıklarını anlatma özgürlüğü karşısında kapıldıkları o iğrenç tutkuyla hareket ediyorlar. Bazıları intikam duygusuyla zehirlenmişlerdir, ezilmekten aptallaşmış başkaları ise kör, sağır olmuşlardır. Böylece halkı ahlaksızlaştırıyorlar, bütün halkı. Böyle vahşi ortamda ister istemez sen de vahşileşiyorsun.
Sayfa 345 - Can Yayınları
"Ulus üzerindeki uğursuz egemenliklerini korumak uğruna zulüm yapmaktan çekinmiyorlar, her şeyi yapıyorlar, vahşet artıyor... Zulüm, kanun yerine geçiyor. Düşününüz! Bir kısmını dövüyorlar, çünkü ceza görmeyeceklerine güveniyorlar, çünkü işkence etmek onların bütün varlıklarını kaplayan bir zevk haline gelmiştir. Bu, kölelik çağlarından kalmış öyle bir hastalıktır ki onların bütün hayvanca güçlerini denemeye sürüklüyor."
Sayfa 404
Işkence ve vahşetten zevk alabilen tek canlı insandır!
"...hiçbir hayvan işkencenin ve vahşetin verdiği zevke dayanarak, başka hayvanları parçalamamıştır. Hayvanlar bekaları için her türlü canavarlığı yapabilirler, fakat hiçbir zaman bu, sadece bir eğlence değildir."
Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
KIRMIZI GÜRGENLER O sabah Sherlock Holmes Daily Telegraph’ın küçük ilânlarını okuduktan sonra: —Sanat sanat içindir prensibini kabul etmiş olanlar, basit, önemsiz şeylerden zevk alırlar dedi. Bu hakikati kavradığınıza şüphem yok Watson. Benim büyük rol oynadığım heyecanlı davaları bir tarafa bırakıp, basit ve ehemmiyetsiz sayılacak hadiseleri
"Bir grup insan halkın üzerindeki öldürücü egemenliğini sürdürebilmek için halka işkence ediyor, önüne geleni eziyor, boğazlıyor. Vahşet büyüyor, acımazlık yaşamın yasası oluyor. Düşünsenize, yasaları tanımadıkları için vahşileşiyorlar bunlar, insanları ezmekten zevk almak tutkusuna kaptırıyorlar kendilerini, kölelere verilen duygu ve hayvanca alışkanlıklarını anlatma özgürlüğü karşısında kapıldıkları o iğrenç tutkuyla hareket ediyorlar. "
Sayfa 345Kitabı okudu
Bir grup insan halkın üzerindeki öldürücü egemenliğini sürdürebilmek için halka işkence ediyor, önüne geleni eziyor, boğazlıyor. Vahşet büyüyor, acımasızlık yaşamın yasası oluyor. Düşünsenize. Yasaları tanımadıkları için vahşileşiyorlar bunlar, insanları ezmekten zevk almak tutkusuna kaptırıyorlar kendilerini, kölelere verilen duygu ve hayvanca alışkanlıklarını anlatma özgürlüğü karşısında kapıldıkları o iğrenç tutkuyla hareket ediyorlar. Bazıları intikam duygusuyla zehirlenmişlerdir, ezilmekten aptallaşmış başkaları ise kör, sağır olmuşlardır. Böylece halkı ahlaksızlaştırıyorlar, bütün halkı.
Sayfa 345 - Can YayınlarıKitabı okudu
Resim