Öncelikle hiç kimsenin beslenme şekliyle bir sorunum olmadığını belirtmek istiyorum. Bunu yazımın hemen başında vurgulamamın nedeni, günümüzün dünyasında azınlık veya ezilen diye tabir edilen unsurlara verilen önemin artışı nedeniyle, bunların savunduğu görüş ve savlara doğrudan veya dolaylı bir eleştiri getirmek, tepki çeken bir husus olma
“Biliyordum ki, toprak katı ve tabiat zalimdir ve insan cinsi bozuk bir hayvandan başka bir şey değildir; biliyordum ki, insan hayvanların en kötüsü, en bayağısı ve en az sevimli olanıdır. Evet, bilhassa en az sevimli olanıdır.”
Allah katında bütün dabbelerin yani yeryüzünde yaşayan bütün canlıların en şerlisi, en kötüsü o sağırlar, o dilsizlerdir: O kulağı olduğu halde hakkı duymayan, o dili olduğu halde hakkı söylemeyen sağır ve dilsizlerdir, ki akıllanmazlar, akıllarını kullanmazlar. Kulak yok, dil yok, akıl yok. işte bu hâl en aşağılık canlıların halidir. Kötülük yapmaya gelince var, fakat hakka gelince yok. Bu da en aşağı hayvanlardan daha aşağı ve aynıyle şer olan hayvanların hâlidir ki, bunlar insan şeklinde bulunan zararlı hayvanlardır. Yılanlara bile birşey duyurmak mümkün olur da bunlara olmaz.
Spoiler içerebilir!!!
Öncelikle Uğur Bey'in göstermiş olduğu medeni cesaretinden, ortaya koyduğu üründen ve bunun için harcadığı emekten dolayı kendisini kutlamak gerekir. Gerçekten kitap yazmak zor ve zahmetli bir aktivitedir. Ben de bu düşünceler çerçevesinde yazarlık hayatında kendisine başarılar diliyor ve "Komutanım sistemler
biliyordum ki toprak katı ve tabiat zalimdir ve insan, cinsi bozuk bir hayvandan başka bir şey değildir ;biliyordum ki insan ,hayvanların en kötüsü en bayağısı ve en az sevimli olanıdır
Biliyordum ki, toprak katı ve tabiat zalimdir ve insan cinsi bozuk bir hayvandan başka bir şey değildir ; biliyordum ki, insan hayvanların en kötüsü, en bayağısı ve en az sevimli olanıdır. Evet, bilhassa en az sevimli olanıdır.
Biliyordum ki, toprak katı ve tabiat zalimdir ve insan cinsi bozuk bir hayvandan başka bir şey değildir; biliyordum ki, insan hayvanların en kötüsü, en bayağısı ve en az sevimli olanıdır. Evet, bilhassa en az sevimli olanıdır.
Biliyordum ki, toprak katı ve tabiat zalimdir ve insan cinsi bozuk bir hayvandan başka bir şey değildir; biliyordum ki, insan hayvanların en kötüsü, en bayağısı ve en az sevimli olanıdır. Evet, bilhassa en az sevimli olanıdır.
İnsan Türk olur da nasıl Mustafa Kemal Paşa'dan yana olmaz.
Yaban, ilk olarak 1932 yılında Kadro Dergisi'nde yayımlanmıştır. Yakup Kadri de o dönemde Kadro Dergisi'nin yazarları arasındadır. Romandaki olaylar, 1922 yılında geçer ve bu yıllarda Türk milleti bir kurtuluş mücadelesi vermektedir Yaban, Çanakkale savaşında kolunu kaybeden, iyi yetişmiş, istanbul'lu bir subay olan Ahmet Celalin, Anadolunun ücra köylerinden birine taşınıp orada yaşamaya başlamasını konu alıyor. Milli mücadele ruhunun esasen Anadolu' da olmayışını, birtakım din istismarcılarının ve köy ağalarının cahil, gariban köylüyü sömürmesi resmediliyor. Realizm akımının hakkını veren eserde aydın ile köylü arasındaki uçurumu hissediyorsunuz.
-Ben, el ayak çekildikten sonra odamın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerim. Çünkü, bu ömrümün bütün hazin sergüzeştini ve yaşadığım anın ağır sıkıntısını unuttuğum tek saattir. O vakit, bu çıplak ve yalçın oda, gerçek dünyadan daha geniş, daha ferahlı bir âlemin munis, sevimli ve her biri sihir ve füsunla yoğrulmuş mahlûkları ile dolmaya başlar.
- Biliyordum ki, toprak katı ve tabiat zalimdir ve insan cinsi bozuk bir hayvandan başka bir şey değildir; biliyordum ki, insan hayvanların en kötüsü, en bayağısı ve en az sevimli olanıdır.