Var mı dünyada günah işlemeyen, söyle;
Yaşanır mı hiç günah işlemeden, söyle;
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle .
Ömer Hayyam
I
Kimi zaman, ağır ve iç karartıcı bir günün ardından inen Semerkant akşamında, işsiz güçsüz takımı baharat çarşısının yakınındaki çifte meyhane çıkmazında volta atmaya gelirdi. Amaçları güzel kokulu Soğd şarabının tadına bakmak değil, geleni gideni kollayıp çakırkeyif olmuş bir içkiciyi yakaladıklarında tepesine çullanmaktı. Kurban, toz toprağın içinde sürüklenir, yemediği küfür kalmaz ve baştan çıkarıcı şarabın yüzündeki yalazlanmasını sonsuza dek hatırlatacak cehennem ateşlerinde yanması için beddualar edilirdi.
Rubaiyat yazması, 1072′nin yaz aylarında yaşanan böyle bir olayın sonucunda doğacaktı. O sırada Ömer Hayyam yirmi dört yaşındaydı, Semerkant’a geleli çok olmamıştı.
Ömer Hayyam Nizamülmülk ve Hasan Sabbah üçünün maceraları ilk bölümde. İkinci bölümde ise Ömer Hayyam'ın yazmasının peşinde sürüklenen macera. Kitap kesinlikle mükemmel.Bu kitap Ömer Hayyam'ın rubailerine olan merakımı arttırdı.
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,7bin okunma
Yaz, kış, bir gideceksin, bir geleceksin, mevsimler, yıllar böyle hep emrine amade mi olacak sanıyorsun? Hayyam'dan hiçbir şey öğrenmedin mi? "Gün gelir, dudaklarını yalayacak zamanı bile alır elinden Hüda.
Zahide hurilerle dolu cennet hoş gelir
Oysa bana üzümün suyu daha hoş gelir
Onun cenneti veresiye benimki peşin
Ne var ki uzaktan davulun sesi hoş gelir
Bu zamanda az dostun olsun, daha iyi! Herkesle uzaktan hoş beş edip geçmeli.
Can gözünü açınca görüyor ki insan; en büyük düşmanıymış en çok güvendiği...
Yalan mı?
Hayyam hiç öyle insan kaçkını birisi değildi. Şu sözler onun değil miydi zaten: "Istıraptan belin büküldüğünde,dünyanın üzerine ebedi bir gece çöksün istediğinde, yağmurun ardından ışıldayan yeşilliği düşün,düşün bir çocuğunun uykudan uyanışını."