Hazret-i Eyyüb aleyhisselâmın zâhirî yara hastalıklarının mukabili, bizim bâtınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hazret-i Eyyüb'den daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz. Çünkü işlediğimiz her bir günah, kafamıza giren her bir şüphe, kalp ve ruhumuza yaralar açar. Hazret-i Eyyüb aleyhisselâmın yaraları, kısacık hayat-ı dünyeviyesini tehdit ediyordu. Bizim manevî yaralarımız, pek uzun olan hayat-ı ebediyemizi tehdit ediyor. O münâcat-ı Eyyübiyeye, o Hazretten bin defa daha ziyade muhtacız. Lemalar - İkinci lema
Peygamber Efendimiz aleyhisselam dünyayı şereflendirmeden önce bütün alem, mânevi yönden müthiş bir karanlık içinde idi. İnsanlar, son derece bedbaht bir cehâlet bataklığında boğulmaktaydılar. İnsanlık, şeref ve haysiyetini yitirmişti. İnsanların vahşet ve zulmünden, hayvanlar bile iyice bunalmıştı. Hayat yaşanmaz hale gelmişti. Alem mahzûn, varlıklar mağmûm, gönüller muzdaripti. Zayıf ve güçsüzler gülmeyi unutmuştu. Yaşama hakkı güçlülere âitti. Mehmed Âkif'in ifadesi ile: Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta; Güçsüz mü bir insan, onu kardeşleri yerdi.
Sayfa 66 - Erkam Yayınları, İstanbul, 2023.Kitabı okuyor
Reklam
4. Cilt Sayfa 217
Hazrets Adem'den Hazret-i Muhammed'e gelinceye kadar bütün peygamberler islam dini esaslarını ve tevhid akîdesini tebliğe memur edilmişlerdir. Bu din-i mübin, müstaid olduğu gäye-i kemâli ancak hâtem-i enbiyâda bulmuştur. Dinleri, ihtiva ettikleri kavaid ve ahkamı ile, tebliğ ettikleri medeniyet-i fäzıla ile velhasıl beşeriyetin her türlü enin ve ıstırabına devāsâz olabilmeleri cihetiyle tetkik eden her munsıf âlim ve mütefekkir, Hak dinin İslâm dini olduğuna hükmetmekte tereddüt etmez. Sair dinler, zemin-i tedkik olabilecek bir vuzûh-ı tarihiyi haiz olmadıkları halde İslâm dini, tarihi en yakın bir hayata malik olması cihetiyle bütün ahkâmı, güneş gibi açık ve âşıkâr olarak zamanımıza nakledilmiştir. Onun tarihî seyri, bir tekâmülü ilmi takip etmekte bulunduğu için saffet-i asliyyesiyle devam edip gidecektir de.
Sayfa 217Kitabı okudu
Marifet nedir? " Kalbin hak ile hayatlanmasıdır," der Hazret ve ekler: " Diriyi öldür - yani nefsini. Ölüyü dirilt -yani kalbini. Bulduğunu yitir -yani dünyayı. Yitiğini bul -yani ahiretini. Varı yok et -yani hevanı. Yoğu var et -yani niyetini. Marifet kalptedir, delalet dildedir. Ububiyet tenden geçmekle yapılır: Eğer cehennemden kaçıyorsan, niyetine sadık kal; eğer Mevlanı arzu ediyorsan yüzünü O'na döndür, çünkü O'nu hemen bulacaksın."
Ve bitkin...
Âşıksın hazret, âşık! İçinde hasret ve sabır boğuşuyor.. Kederlisin tabiî....
Sayfa 133 - ÖTÜKENKitabı okudu
HAZRET-İ FÂTIMA’NIN MEHRİ
Resûlullâh Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem), kızı Hz. Fâtıma’yı (r.anhâ) Hz. Ali (kerramallâhü veche) ile evlendirmeyi murâd edince, buyurdu ki: “Yâ Fâtıma, mehir olarak 400 dirheme râzı olur musun?” Hz. Fatıma: “Râzı olmam” dedi. Bunun üzerine Cebrâil (a.s.) gelip: “Ey Allâh’ın Resûlü! Allâhü Teâlâ, Fâtıma’ya cenneti ve içindekileri mehir olarak verdi.” dedi. Bu müjde Hz. Fâtıma’ya ulaştırılınca, yine: “Râzı olmam” cevâbını verdi. Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Ey kızım, neye râzı olursun?” buyurdular. Hz. Fâtıma: “Senin râzı olduğun şeye… Ümmetine şefâat etme nimetine” cevabını verdi. Bunun üzerine Cebrâil Aleyhisselam elinde yazılı bir kâğıt olduğu halde Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in huzuruna tekrar geldi ve: “Yâ Fâtıma! Babanın ümmeti sana mehir kılındı” müjdesini verdi. Hz. Fâtıma (r. anhâ) kâğıdı eline aldı ve: “Yâ Rab! Kıyâmet günü olduğunda bu kâğıdı elime alarak, işte benim mehrim diyeceğim” buyurarak Allâh’a şükretti. (Risâle-i Mürşidü’l-Müteehhilîn)
Reklam
Zaferin sırrı, Hazret-i Peygamber Muhammed Mustafa ﷺ'in izini takip etmektir.
Zina Haddi
Hadd suçu olan zinā, birbirleriyle evlilik ve mülkiyet gibi bir bağ bulunmayan iki tam ehliyetli, görebilen ve konuşabilen Müslüman veya zimmînin, isteyerek sarhoş olsa bile, kendi rızaları ile cinsî temasta bulunması ve bunu yaparken dört erkek, hür, adil Müslüman tarafından yakalanması demektir. Dolayısıyla tabiî olmayan cinsî münasebetler
400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
“Elden gitmeden önce şu iki şeyin değerini takdir etmek zordur: Birincisi sağlık, diğeri ise gençliktir.” (Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-) Gençlik serveti bir hayat definesidir. Gençliğini hevâ-heves, gelgeç boş sevdâlar ve çıkmaz sokaklarda eğlenmekle geçirenler, ihtiyarlıklarını hüzünlenerek geçirirler. Aslanlar kendi târihlerini yazmadıkları sürece, avcı hikâyelerine inanmak zorundadırlar.
Hakk'a Adanmış Gençlik
Hakk'a Adanmış GençlikOsman Nuri Topbaş · Erkam Yayınları · 2015229 okunma
624 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Eser orta öğretim seviyesi talebeleri ölçü alınarak kısmen kısaltılıp sadeleştirilmiş ve tek ciltte toplanmıştır ancak İslam ve kuran kültürünün bizden sonraki nesillere aktarılmasını zaruri gördüğümüz kelime ıstılah ve tabirler muhafaza edilmiştir eser yedi kısma ayrılmış ve her kısmın sonunda bilgi, ezber, açıklama , yorum karşılaştırma ve dikkat gerektiren "klasik sorular", "boşluk doldurma sorular", "çoktan seçmeli sorular" olarak 50 adet üç tür soru hazırlanmıştır
Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v)
Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v)Osman Nuri Topbaş · Erkam Yayınları · 2014248 okunma
Reklam
Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz seni.
"Vücud (varlık) âleminde bir müessir, yani eseri yaratan, bir de eserin mahalli olan eşya olmak üzere iki eşit varlık düşünülmektedir. Bunlar ayrı birer mefhumdur. Ancak müessir her vech ile Allahtır. Bu müessirin eseri de her vech ile ve her halde her hazret ve mertebede âlemdir." "O, zuhurda her şeyin ayn'ıdır. Eşyanın zevatında onların aynı değildir. Allah bundan münezzeh ve âlidir; bilakis Allah, Allah'ır, eşya da eşyadır. "
Hazret-i Ebû Bekir, Allah Rasul'nün vefatından sonra kendisini hep gurbette hissediyordu.
Nübüvvet Ağacının Meyveleri
Birgün Rasûl-i Ekrem -Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem-, Hazret-i Ali’ye sorar: “–Yâ Ali! Allah Teâlâ’yı seviyor musun?” “–Evet yâ Rasûlallah, seviyorum.” “–O’nun Rasûlü’nü de seviyor musun?”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.