İnsanda kul olma özelliği vardır. İnsan ya eşyâ ve menfaatlerine, ya da Rabbine kul olur. Rabbine kul olma, insanı, nefsin menfaatlerine ve eşyâya köle olmaktan korur.
Sayfa 93 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
Çünkü namaz, Allâh ile mülâkattır ve O’nu görürcesine yapılan bir ibadettir. Bu îtibarla da göz nûrudur.
Sayfa 88 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Dünya benim neme gerek! Benimle dünyanın misâli, bir yaz günü yolculuk yapıp da, bir ağaç altında gölgelenen, sonra da kalkıp yoluna devam eden kimseye benzemektedir."
Sayfa 57 - Tirmizî, Zühd, 44/2377; İbn-i Mâce, Zühd, 3; Ahmed, I, 301Kitabı okuyor
"Kıyâmet gününde mü’min kulun terazisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz. Allâh Teâla çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder." (Tirmizî, Birr, 62/2002)
Sayfa 45 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
Senin sıfatın ne olursa olsun, hangi ahvâl içinde bulunursan bulun, akşam-sabah her vakit ve anda Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-‘i kendin için en mükemmel bir mürşid ve en güzel bir rehber olarak bulursun… O öyle bir mürşiddir ki, O’nun sünnetleri vâsıtasıyla her yanlışı düzeltebilirsin… Çığırından çıkan işlerini yoluna koyar, umûrunu ıslâh edersin… O’nun nûru ve rehberliği sâyesinde hayâtın handikaplarından kurtulup gerçek saâdeti bulursun!.. Gerçekten O’nun sîreti, nâdîde ve zarîf çiçeklerden, misk kokulu güllerden derlenmiş bir bukete benzer.
Sayfa 31 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in şu hadîs-i şerifleri, kendisinin de bir beşer olduğunu açıkça ilân etmektedir: Ben de sizin gibi bir insanım. Siz dâvâlarınızın halli için bana geliyorsunuz. Bâzınızın hüccet yönüyle, diğer bâzısından daha iknâ edici olması sebebiyle ben, dinlediğime istinâden onun lehine hükmedebilirim. Kimin lehine kardeşinin hakkından bir şey hükmetmişsem (bilsin ki), onun için cehennemden bir ateş parçası kesmiş olurum.” (Buhâri, Şehâdat 21, Mezâlim 16; Müslim, Akdiye 5)
Bir cemiyette iyiliği emreden, kötülükten sakındıran kimseler olmazsa, o toplumda çirkin işler zamanla normal karşılanmaya başlar. Başında önlenmeyen kötülük, bir müddet sonra istense de önlenemez hale gelir. Hakla batıl birbirine karışarak hakikat ortadan kalkar ve insanlar Allah’ı unuturlar.
Gönlü aşk ile dolu olan kul, Rabbin- den gelen her şeyi, sevgisi nispetinde kucaklar. "Bir dosta, dostun cefası nasıl ağır gelir? Cefa ve ızdırap bir şeyin içi gibidir. Dostluk onun kabuğuna benzer. Dostluğun belirtisi belalardan, afetlerden, mihnetlerden hoşlan- mak değil midir? Dost altın gibidir. Bela ise ateşe benzer. Hälis altın ateş içinde saf bir hale gelir." (Hazret-i Mevlâna)
“Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ındır; içinizdekileri açıklasanız da gizleseniz de Allah, sizi onunla hesaba çeker.” Bakara, 284
Sayfa 147 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kalp cevherini koruyamamak ve muhafaza edememek, insanlık haysiyeti adına büyük bir cinayet ve acı bir kayıptır.
"Allah, mü'minlerden mallarını ve canlarını, onlara (verilecek) cen- net karşılığında satın almıştır. Onlar, Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. (Bu), Allah üzerine hak bir vaattir..." (Tevbe, 111)
Sevilenin kalb ve idrakte yerleşmesi onun hatırlanması sayesindedir. Yad ediş ne kadar çoksa muhabbet de o derecede fazla olacak demektir. Kulu, Allah'a muhabbet deryasına götürecek olan yegane rahmet ve muhabbet pınarı, Hazret-i Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz'dir.
Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.), ilk defa kurduğu İslâm çarşısını asla başıboş bırakmamış ve zaman zaman çeşitli muhtesipler tayin ederek çarşı ve pazarları denetlemiştir.
"Ülkeler kılıçla fethedildi, lâkin Medîne Kur'an'la fethedildi." buyurarak, ifade etmiştir. (Bezzar, Müsned, no: 1180; Rudânî, no: 3774)
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.