Sovyet Rusya kolektifleşmiş zihniyetlerin başardıklarinin en açık ispaudır, fakat tek ispau değildir. İki Rus kuşağı, sabır isteyen ve aza kanaat etmeyi emreden yönetenlerinin vaat ettiği bolluğu bekleyerek, kamu "sanayileşmesi inșa ederek ve umutlarını beş yllık taksitlerle boğarak sefalet içinde yașadı, çalştı ve öldü. Başlangıçta insanlar elektrik jeneratörü ve traktörler bekleyerek açlıktan ölüyordu; șimdi atom enerjisi ve gezegenler arası seyahatin yapılmasını bekleyerek açlıktan ölüyorlar.
İnsanlar birbirleriyle olan özel işlerinde bireysel haklara saygının zerresini anliyorlarsa bile, bu zerre, insanlar kamusal konulara yöneldiğinde ortadan yok olmakta ve politik arenada kabilenin talepleri doğrultusunda herhangi bir bireyin kafasını niçin kıramayacağına dair herhangi bir açıklamayı alglayamayan bir mağara adamı ortaya çıkmaktadir.
Akldışı bir toplum, bir ahlâki ödlekler toplumudur; ahlâki standartların, prensiplerin ve amaçların kaybolması nedeniyle felç olmuş insanlanın toplumudur. Fakat insanlar yaşadiklani müddetçe faaliyette bulunmak zorunda olduklarından, böyle bir toplum, onun yönünü belirlemek isteyen herhangi bir kişinin yönetimine geçer. Bu inisiyatif sadece iki insan tipinden gelir: Akılcı değerler ortaya koyma sorumluluğunu üstlenmeye hazır olan insanlar ve sorular ve sorumluluklar problemi olmayan haydutlar.
Mücadele ne kadar zor olursa olsun, böyle bir alternatif karşısında akılcı bir insanın yapabileceği tek bir seçim vardır.
Tarafsız kalmanın ahlaksızlık için gittikçe artan bir sempati, erdem için ise girdikçe artan bir düşmanlık gerektirdiğine de dikkat edin. Kötünün kötü olduğunu kabul etmemek için çırpınan bir kimse, iyinin iyi olduğunu kabul etmeyi gittikçe daha tehlikeli görür. Ona göre, erdemli bir kişi -bilhassa onun bir tarafi tutmasını gerektiren adli bir vaka söz konusu olduğunda- onun tüm boș vermişliğini ortaya çıkarmaya yönelik bir tehdit olabilir. "Hiç kimse tamamen hakli veya tamamen haksız olamaz"
ve "Ben kimim ki yargıda bulunacağım" gibi formüller, işte bu anlarda öldürücü etkiye sahip olurlar. "En kötümüzün bile iyi bir yanı vardur" diye söze başlayan birisi şöyle devam eder: "En iyimizin de kötü bir yanı vardır"; ve sonra da "En iyimizde de bir kötü yan olmak zorundadr''; ve sonra da "Yaşamı zorlaştıranlar, en iyilerimizdir; niçin sessiz kalmıyorlar? Onlar kim oluyor da yargılyor?"
Totaliter diktatörlüklerin hiçbir protesto veya savunma aracına sahip olmayan biçare, zincirlenmiş, susturulmuș köleleri için propaganda yapmaya niçin zahmet ettiklerini ve bu uğurda paralar akıtmayı gerekli bulduklarını kendinize sorun Cevap șudur: En sıradan köylüveya en așağı seviyedeki vahşi bile anlaşılmaz. "soylu bir amaç" için değil de, sıradan yalın bir kötü niyet için kurban edildiğinin farkında olsa, gözü hiçbir șeyi görmezcesine isyân edecektir.
Bir kişi, tartışmanın işe yaramayacağı bir ortamda akılcı ol,ayan kişilere karşı karşıya ise, basit bir "sizinle aynı fikirde değilim" ifadesi herhangi bir ahlak onaylama imasını ortadan kaldırmak için yeterli olacaktır.
Üretken bir varlık olacak var olmak, insanın kendi çıkarınadır; bir parazit olarak var olmaya çalışmak ise değildir. Kendi tabiatına uygun bir yaşam peşinde koşmak insanın kendi çıkarınadır; bir hayvan olarak yaşama peşinde koşmak ise değildir.
Özgür olmayan bir toplumda, herhangi bir çıkarın peşinden koşmak hiç kimse için söz konusu değildir; yavaş ve genel bir mahvoluştan başka hiçbir şey mümkün değildir.
Herhangi bir durumda bir zafer söz konusu ise bu zaferi kazanabilecek olan sadece akıldır. Ve özgür bir toplumda, mücadele ne kadar çetin olursa olsun, en sonunda kazanan akıldır.
Etik ne bir mistik fantezidir ne bir sosyal uzlaşmadır ne de herhangi bir acil durumda değiştirilecek veya vazgeçilecek subjektif bir lükstür. Etik insan bekasının nesnel, metafizik gereksinimidir.