But he never got the chance. The beast twisted its arm, spinning Gator’s head 180 degrees, cracking his neck.At the sound of Gator’s snapping vertebrae, Goose opened fire, first with his rifle, and then his revolver. Every fired bullet was a perfect headshot. Had he been aiming at a man, there would be little left of his head. But this creature was far from a man, and its silver helmet deflected the barrage, showing only slight dents in the metal.Goose saved his last round. “It’s like shooting an iron plate.”The creature turned its glowing eyes toward Goose, as though merely annoyed by his assault. The woodpecker growl made Stonewall’s hair stand on end.
Bu para babaları da ne anasının gözü oluyorlar yahu!" dedi Fanarin. "Şimdi çıkan adamı gördünüz herhalde. On iki milyon ruble kadar parası vardır, lakin iki lafı bir araya getiremez. Ama sizden bir yirmi
beş rublelik koparabilecekse dişleriyle söker alır o parayı." Takındığı tavırla Nehlüdov'la kendisinin aynı kamptan,
diğer müşterilerin ise farklı, her ikisine de yabancı bir kamptan olduğunu göstermek isteyen bu laubali adamdan tiksinen Nehlüdov, "O konuşmayı bilmiyor da sen çok biliyorsun sanki" , diye geçiriyordu içinden.
Sonradan fark ettiğim bir şekilde aynı yayınevinden çıkmış olan Ernest Hemingway'in "Bütün öyküleri" kitabında okuduğum öyküleri tekrar ve sıkılmadan okudum. Ve bu kitabın okuduğum kitaptaki bazı bölümlerinden oluşmasını sonradan fark etmem, büyük yazarın bazı headshot cümlelerini keşfetmeme vesile oldu.
İçerisinde 14 öykü barındırıyor ve karakterler acımasız dünyada gerçeklerden bahsediyorlar. Kadın erkek ilişkileri teması başlıkta yoğun ama bütün kitap bundan ibaret değil. Hemingway'in ilk dönem kitaplarından.
FIGARO: "Ne o küçük kuzin... bizi mi dinliyorsunuz?"
FANCHETTE: "Ah, olur mu hiç! Bunun çok ayıp olduğunu söylerler hep."
FIGARO: "Orası kesin. Fakat aynı zamanda faydası da olduğundan insanlar çoğu zaman ikisini birlikte idare ederler."
Sayfa 155 - İş Bankası Kültür Yayınları, I. Baskı, Çeviri: Berna GünenKitabı okudu
"Cehennem yolcususunuz, hanım," dedi.
"O zaman bana acıyınız," dedim. "Ben size acıyorum, çünkü besbelli siz yolcu falan değilsiniz, cehenneme çoktan varmışsınız, bir daha da geri geleceğiniz yok."