Sultan Ahmed, bir gün Aziz Mahmud Hüdâyîye bir hediye göndermişti. Hüdâyî Hazretleri de gönderilen hediyeyi içine haram karışmış olabileceği şüphesi ile kabul etmemiş, geri çevirmişti.
Padişah, aynı hediyeyi, devrin ünlü şeyhlerinden Abdülmecid Sivasi'ye gönderdi. O ise, gelen hediyeyi kabul etti.
Bir gün padişah, Abdülmecid Sivasi ye: "Size gönderdiğim hediyeyi daha önce Aziz Mahmud Hüdâyî'ye göndermiştim, kabul buyurmamıştı" dedi.
Abdülmecid Sivasî alçak gönüllü davranıp: “Padişahım, Aziz Mahmud Hüdâyî bir anka kuşudur ki, leşle beslenmeye tenezzül etmez" dedi.
Padişah birkaç gün sonra da Aziz Mahmud Hüdâyî'nin sohbetine gitti. Ona da:
"Geri çevirdiğiniz hediyeyi, Abdülmecid Sivasi'ye gönderdim, o kabul etti" dedi.
Bu söz üzerine Aziz Mahmud Hüdâyî: "Sultanım! Şeyh Abdülmecid, bir deryadır ki, içine bir damla pislik düşmekle kirlenmiş olmaz..." diye cevap verdi.
Bu olay, bir taraftan âlimlerin idareciler karşısında, Hakk'ı söylemekte pervasızlığını, diğer taraftan da sufilerin birbirlerini iyilikle anma ve takdir etme geleneğini göstermesi açısından ibretli olduğu gibi, her iki şeyhin de kıvrak zekâsını, nüktedânlığını ve hazırcevaplılığını ortaya koyan bir belgedir.