— Ama nasıl olur, Ferdinand, onu iyileştireceklerini vadettiler, uzmanlar! Güvence verdiler... Bunu yazdılar bana!.. Biliyor musunuz, bunlar çok büyük hekimler... — Ucunda arpa olduğu sürece, Lola, çok şükür her zaman büyük hekimler bulunur... Onların yerinde olsaydım ben de size aynısını yapardım... Ve siz Lola siz de aynısını yapardınız...
Yine onun salonu. Buna bir son verip benden kurtulmak için ne kadar vereceğini merak ediyordum. Bir dolabın üzerine bırakılmış küçük bir çantanın içinde para arıyordu. Buruşturulan kâğıt paraların çıkardıkları gür hışırtıyı duyuyordum. O ne saniyeler! Koca kentte artık bu sesten başka hiçbir şey yoktu. Ancak hâlâ o kadar mahcuptum ki, nedendir
Reklam
104 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Merhaba. Bu ay okuduğum kitaplardan biri de Jean Teule'nin Dansa Davet'i oldu. Akıl almaz çılgınca bir dans etme tutulması yaşanır ülkede. Yoksul halk için sefalet ve açlık en doruk noktasını yaşıyordur. Çünkü insanlar dehşet bir şekilde çocuklarını yiyecek duruma gelmiştir. Enneline, komşuları gibi çocuğunu yememek için nehre
Dansa Davet
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 202014 okunma
Askeri Tıp
Askeri tıbbın gelişimi savaşların sayısı, orduların mevcudu ve ateşli silahların kullanımındaki artışa kıyasla çok geride kalmıştı. Yaralıların büyük bir kısmının enfeksiyondan ölmesi yüzünden hekimler çok sayıda ve bazıları yaranın kendisinden bile daha tehlikeli tedavi usulleri geliştirdiler. Dönemin doktorları pek çok cerrahi alet ve ravent, palmiye suyu, sandal ağacı tozu gibi şeylerin yanı sıra, tehlikeli ya da sıradışı olan mumya tozu, engerek yağı, kulağakaçan böceği, insan ve köpek yağı, dışkı, yengeç gözü, cıva ve afyon gibi maddeleri de kullanırlardı. Hacamat (kan akıtma), yarayı temizleme ve lavman sık kullanılan tedavi şekilleriydi. Yaraların tedavisinde cerrahi müdahaleye sıkça başvurulurdu; Ambro ise Pare'nin kan damarlarını bağlama tekniği bu dönemde unutulmuş gibiydi. Sivil müteahhitler ya da dini tarikatlar tarafından işletilen hastanelerde hastalar ilkel koşullarda tedavi edilirdi.
Sayfa 358Kitabı okudu
Doktor, Tabip ve Atasagun
Doktor; öğreten demek. Akademide bir unvan olarak kullanılması da bu yüzden. Latince docere sözcüğünden gelen doktor, sonradan hekimler için de kullanılmış Arapçadan gelen hekim ise bilge, filozof demek. Tabip de Arapça ve tıp ilmiyle uğraşanlara deniyor. Türklerde ise atasagun vardı. Atasagun hem bilen hem de saygın kişiydi. İnsanların bedeni kadar ruhunu da iyileştirirdi. Bir de otacı var. İsimler değişse de görevler hep aynıydı: Yaraları sarmak.
Sayfa 23 - İzdiham Dergisi - Erhan İdizKitabı okudu
“Musa: Yâ Rabbi! Hastalık kimdendir, şifâ kimdendir? diye sordu. Hak Teâlâ ona şöyle buyurdu: İkisi de bendendir! Musa yine sordu: O halde hekimler ne yaparlar? Hak Teâlâ da: Hekimler, benim rızkımı yerler ve kullarıma teselli verirler! diye buyurdu.”
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.