Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Helen

"Bana iyi gel yeni yaşım" ~22~ 🫶🥳
Reklam
"Kıymetini bilmediğiniz her şey, bi gün imtihanınız olacak"
Ceylan gözlüm türküsü hikayesi şöyledir, 1998 yılında Âşık Mustafa Aydın eşi Melek hanım ve iki çocuğunu alır Ankara'dan Kars Sarıkamış'a doğru yola çıkar, eşi Melek hanım öğretmendir, Erzincan tercan'a gelirler ve sabah saatlerinde elim bir trafik kazası geçirirler eşi Melek hanım aracın camından fırlar ve 50 metre yüksekliğinde olan kayalıklaradan uçarak Murad nehrinin yanına baraj kenarına dikenlerin arasına düşer başına kayalıklar çarpımıştır sağ karşında kan akar ve oracıkta can verir, eşi aşık Mustafa Aydın eşi için yazar bu türküyü ilk dörtlüğüde şöyledir : Kaşlarının karasından Kan süzülür yarasından Dikenlerin arasında Çık kenara Ceylan gözlüm.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Anlatınca geçer, hafifler sanırsın. Belki biri anlar bir omuz olur başına. Anlaşılma arzusu birçok delilik yaptırır insana. Ama sonra anlarsın ki, anlattığın herkes bir parçanı alıp götürmüş. Boşa kürek çektiğini fark ettiği an aptal gibi hisseder insan. Sonra bir daha açmazsın ağzını, yutarsın ne kadar kelimen varsa. Ağzının olduğunu unutuyor insan böyle olunca. Dilin bedenine fazlalık gelen bir et parçası olarak öylece kalır dudaklarının ardında.
Günaydııınn🧚‍♀️🐣
Reklam
06.02.2023
Nasıl anlatılır bilmiyorum, bi gecede doğup büyüdüğün, sokaklarında koştuğun, cafelerinde oturduğun memleketin yıkık bir harabe olacağını. Beraber gezip eğlendiğin arkadaşlarının mezarına gideceğini. Nasıl anlatılır bu çaresizlik bilmiyorum. Nasılız bilmiyoruz. İyi miyiz? Ya da toparlanabilecek miyiz? Bildiğimiz tek şey biz hep 6 şubatta kalacağız...
Ayy biri bana bundan alsa ağlarımm. Çok güzelll değil miii🐣🐣
Büyük bi hevesle çıktığım yolun sonu😅
" Ayaklarıma diken battı ama, her ormanda olur böyle şeyler..."
Bi gün burada tedavimi bitirdim diye post paylaşıcam... 🧚‍♀️
Reklam
Anlamıyor muyum sanıyorsun? Sağlıklı rolü oynuyorsun. Herkes de sana inanıyor. Bir tek ben senin ne kadar çürümüş olduğunu biliyorum. Bu umutsuz varoluş rüyası. Görünüş değil, varoluş. Her an bilinçli. Uyanık. Aynı zamanda senin kendin için kim olduğunla başkaları için ne olduğun arasındaki uçurum. Baş dönmesi hissi ve en azından açık olmak için duyulan sürekli arzu. İçinin görülmesi için. Hatta parçalara ayrılmak ve belki de tümüyle yok edilmek için. Sesin her tonu bir yalan, her hareket yeni bir aldatmaca, her gülümseme aslında yüz ekşitme. İntihar etmek mi? Oh, hayır. Bu çok çirkin. Sen yapmazsın. Ama hareket etmeyi reddedebilirsin. Konuşmayı reddedebilirsin. O zaman en azından yalan söylemezsin. Böylece düşünceye dalıp, kendi içine kapanabilirsin. Artık rol yapmaz, herhangi bir maske takmaz ve yalancı davranışlarda bulunmamış olursun. Böyle olduğuna inanır insan. Ama gördüğün gibi gerçeklik bizimle dalga geçer. Sığınağın yeterince sağlam değil. Hayat her şeyin içine sızar. Ve tepki vermek zorunda kalırsın. Hiç kimse de bunun gerçek olup olmadığını, sen içten misin yoksa yapmacık mısın diye sormaz. Bu soruların önemsendiği tek yer tiyatrodur. Hatta orada bile fark etmez.
Sen bilmezsin ama Oğuz Atay demişti, sevmek yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi. İşte ben o büyük işe kalkıştım. Seni sevmek gibi büyük kocaman bir iş.. yanımdayken gülümsemesine bakıp içinden “Bu şimdi benim mi?” diye çaktırmadan sevinmek, ya da aradan çok zaman geçer bazen bir kaç mevsim, bir kaç insan, bir kaç anı, bir kaç acı.. Her şey biter, hesaplar ödenir, defter kapanır. Sonra olmadık zamanda, olmadık bir yerde saçma sapan bir karşılaşma olur. Sonra... Sonra bir şey olmaz. Çünkü hesap etmediğin bir kalbin vardır, o ne ayların ne yılların geçmesine aldırış etmeden ilk gün gibi taptaze seviyordur.. Omuzdan öpmek diye bir şey vardır. Yüküne ortağım der gibi. Öyle güzel.. Eğer bu aşk değilse ben sana daha önce kimsenin kimseye olmadığı bir şey oldum...🍂
Hiçbir zaman görmek istediğiniz biri olmayacağım. Hiçbir zaman bir etikete büründüremeyeceksiniz beni. Duymak istediğiniz cevapları barındırmayacağım kendimde. Kimsenin hayatına ilgi duymuyorum kimse de ilgi duymasın bunu istiyorum sadece. Nefret etmiyorum sizden ama sevmem için de bir neden yok. İkisi için bir sebep de aramıyorum zaten. Sadece beni, benimle bırakın istiyorum. Ben yalnızlığıyla arkadaş olmuş birisiyim bazen ona kitaplar okur bazen kavga eder küserim de. Kendi içinde yaşamaya alışmış birinin sınırlarını ihlal edemezsiniz. Fikirlerinize, eleştirilerinize, dertlerinize ve sevinçlerinize tahammül edemiyorum. Görmezden gelin beni var olmamışım gibi devam edin hayatınıza. Bunu istiyorum.
"Ait olmadığım dünyanın, ait olmadığım şehrinde, yine bana ait olmayan bir viranesindeyim. Ait olmadığım viranenin soğuk ve soluk renkli duvarlarına asıyorum, içimdeki üzüntüleri. Biri çocuk, biri yaşlı, biri ağlayan, biri dua eden, bazıları da sadece ve öylece bakan yüzler. Bir elveda sergisi açtım bu gece, sessizliğin en karanlık anından kalma bir sergi. O viranenin tam ortasında beyazı lekeli bir sandalyede oturuyorum, başım ellerimin arasında. Üzerim kir-pas içinde. Demir kapının rüzgarla ses çıkarması dışında hayat belirtisi yok. Ölmeden koyulduğum mezarın içinde doğumumu bekliyorum. Bir sancı var bu odanın içinde. İsyan ettiğim hayatın ve anlatamadıklarımın demir yumruğu beynimin tam ortasına inen. Ölü bir doğum gerçekleşecek, günler sayılı biliyorum. Doğum sonrası ziyaretçilerini bekleniyor bu sergi. Gelenlere bir insan yaşadı ve öldü dedirtecek bu evrende. O kadar boş ve karanlık ki içim. Sessizliğin uğultusu duyuluyor kulaklarımda. Doğum sonrası alın bu ifadeleri, kopartın içimden. Gevşek bir beden dışında başka bir şey gömmeyin toprağa. Kuşları severim bir tek onlar gelsin mezarıma."
Önce sevginin her şeyin üstesinden gelebileceğine inanırdım. Sonra anladım ki, sevdiğiniz insanın size karşı sevgisi, saygısı ve sadakati yoksa istediğiniz kadar sevginizden delirin. Üstesinden gelemezsiniz...
1.193 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.