Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ne Olacak Bu İnsanların Hali
"NE OLACAK BU İNSANLARIN HALİ" DİYE DÜŞÜNÜRKEN BİRDEN İKİ KANATLI BİR KAPI AÇILDI... Niyâzî-i Mısrî kaddesellâhü sırrahu’l azîz- kullardaki durumu şu şekilde açıklıyor. “Bin altmış yedi senesi Rebiu'l-ahir sonlarında bir gün kulların çokluğunu, fakat abidlerin azlığını, zahidlerin nadir olduğunu, ariflerin de yani ariflerden Allah
Âriflerin Rûhu
Âriflerin RûhuAhmed Ziyâüddin Gümüşhânevî · Yeni Dünya Yayınları, Mavi Yayıncılık · 200425 okunma
Sen: “Filan ilim adamı, gerçeği bildiği halde haram yiyor” diye iddiada bulunuyorsun. Onun, o haram olan şeyin, haram olduğunu bilmesi, aynen senin durumuna benzemektedir. Sen de şarabın/içkinin, domuz etinin, faizin haram olduğunu biliyorsun. Dahası sen gıybet etmeninin, yalan söylemenin, söz götürüp getirmenin haram olduğunu da biliyorsun. Sen de bütün bunların haram olduğunu bildiğin halde o haramı işlemekte devam ediyorsun. Bunu işlerken, bu haramı işlemek masiyet değil, Allah’a karşı çıkmak değil anlamında olan bir inancından kaynaklanıyor da değildir. Bunların haram olduğunu bildiğin ve haramlıklarına iman ettiğin halde, işlemeye devam ediyorsun. Bunları işlemenin sebebi, senin şehevi isteklerine yenilmenden ileri geliyor. İşte âlim dediğin o kimse de, senin gibi aynı şehevi istek ve duygulara sahiptir, o da senin gibi onlara yeniliyor. Dolayısıyla onun, senin bildiklerini ötesinde dini konularda, haram ve helal meselelerinde senden çok fazla bilgiye sahip olmuş olması, sözkonusu edilen haramlardan senden daha çok sakınmasını gerektirmez. Nice kimseler var ki, doktorun söylediklerine inanır ve ona güvenir ama yine doktorun onun için öngördüğü perhizlerden sakınmaz. O, doktorun tavsiyesine rağmen yine de meyve yemeye, soğuk su içmeye devam eder durur. Bu kimsenin doktoruna rağmen, perhizlerini bozması, tavsiyeye uymaması, yediklerinin ve içtiklerinin zararlı olmadığını göstermeyeceği gibi onun tıp ilmine inanmadığı ve ona güvenmediği anlamına da gelmez. İşte sözkonusu edilen o âlimin yanılgılarını da bu çerçevede değerlendirmek lazım gelir.
Reklam
Mali ibadetleri terk ve bedeni ibadetlerle yetinenlerin aldanması
Başka bir grup; belki helâl mal kazanır, haramdan kaçınır ve mallarını camilere harcarlar. Ancak bunlar da şu iki yönden aldanmaktadırlar: Birincisi; riya, övülme ve şöhret isteği. Şöyleki; belki yakınında veya beldesinde fakirler vardır ve malı onlar için harcamak daha önemlidir. Şehirde çok sayıda mescid vardır. Ama asıl maksad, bu mescidlere
Gösteriş ve şöhrete kanıp aldananlar
Başka bir grup; belki helâl mal kazanır, haramdan kaçınır ve mallarını camilere harcarlar. Ancak bunlar da şu iki yönden aldanmaktadırlar: Birincisi; riya, övülme ve şöhret isteği. Şöyleki; belki yakınında veya beldesinde fakirler vardır ve malı onlar için harcamak daha önemlidir. Şehirde çok sayıda mescid vardır. Ama asıl maksad, bu mescidlere
TABİİ TAT VERİCİLER (NATURAL FLAVOURS) HELAL MİDİR?
Tat vericilerin tamamı helal değildir. Bazı tat vericiler domuz veya sığırdan yapılmaktadır. Bazı tat vericiler de alkolde eritilerek piyasaya verilmektedir. Ürün etiketlerinde maalesef ne tabii ne de sentetik tat vericiler için endişelerimizi giderecek bir açıklama yer almamaktadır. Bu sebeple, ürün en azından bizim için şüpheli hale gelmektedir. Araştırıp, sorgulamadan kullanmamak daha iyi olur.
Yeniden Gıda Raporu
Yeniden Gıda Raporu
Mış gibi yaşam (Güzel bir hikaye)
Amerika'dan gelen bir misafirime su verdim öksürdü, "HELAL" dedim. Anlamadı. Ne anlama geliyor, diye yüzüme baktı. Bildiğim bir öyküyü anlattım. Tanıdığım genç kız evlenmeden önce mobilyacıları geziyor ve güzel bir koltuk takımı görüyor. Bu takımı satan kişi belirli bir fiyattan aşağı inmiyor. Genç kız bu takımı çok beğendiğini
Reklam
Bilinmelidir ki; ibadetin birçok çeşidi mevcuttur. Nasıl ki secde etmek, rukûda bulunmak, dua etmek, adak adamak ve kurban kesmek ibadet çeşitlerinden bir tanesi ise aynı şekilde teşri (yasama) noktasında itaat etmekte bir ibadettir. Allahu Tealâ Hıristiyanlar hakkında şöyle buyurmaktadır: "Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını ve rahiplerini rabler edindiler." (Tevbe/13) Bilindiği üzere onlar rahiplerine rukûu ve secde etmiyorlardı. Ancak onlar haramları helalleştirme, helalleri de haramlaştırma noktasında rahiplerine itaat ve muvafakat ettiler. İşte bundan dolayı Allahu Tealâ onların bu tavrını din adamlarını rabler edinmek olarak isimlendirmiştir. Çünkü teşri (haram ve helal koyma) noktasında yapılan bir itaat ibadetin kendisidir ve asla bu hususta Allah'tan başkasına yönelmek caiz değildir. Şayet kişi tek bir hükümde dahi olsa Allah'tan başkasına itaat ederse müşrik olur.
Sayfa 22 - 23 - Şehadet Yayınları
ÜLKEMİZDE DE HELAL SERTİFİKALANMIŞ ÜRÜNLERE İHTİYACIMIZ YOK MU?
Gerçekten mükemmel bir soru. Her ülke insanının, tükettiği ihtiyaç maddelerinin muhtevalarını bilmesi bir tüketici olarak en tabii hakkıdır. Gerek Sağlık Bakanlığı, gerek Tarım Bakanlığı ve gerekse Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tüketicileri koruma babında birçok mevzuatlar getirmişlerdir. Ancak bu mev- zuatların içerisinde Müslüman tüketiciyi koruyacak bir dü- zenleme mevcut değildir. Bugün, Amerika, Kanada, İngil- tere, Malezya, Endonezya gibi pek çok ülkede Müslüman- lar için sertifikalanarak güvenli hale getirilmiş ürünler mar- ketlerde satılmaktadır. Tıpkı, çok önceden bir avuç Yahudi toplumu için "Kosher" damga ile sertifikalanmış ürünler gibi
Her yasal hak helâl değildir ve olamaz. - ALEV ALATLI
UÇAKLARDAKİ YİYECEK İKRAMLARINI YİYEBİLİR MİYİZ?
Havayolları, yolcu ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli yemek seçenekleri sunarlar. Az tuzlu yemekler, vejetaryen yemekler, deniz ürünleri yemekleri ve diğerleri gibi. Bazı havayolları, hatta Müslümanlar için de yemek sunarlar. Genelde, Müslümanlar için sunulan yemekler, ehliyetli bir helal sertifika veren kuruluş tarafından sertifikalanmış değildir. Bu demektir ki, yemekte kullanılan et ve katkı maddelerinin İslâmi usulle kesimden sağlanıp sağlanmadığı ve domuz ürünleri ve alkolden arınmış olup olmadığı bilinmiyor...
Reklam
6.cilt
1. "Allah'a ortak koşan müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekün savaşın. Bilesiniz ki, Allah günahlardan korunanlarla beraberdir." Tevbe sûresi (9), 36. Hangi kesimden ve hangi gruptan olursa olsun, müşrikler, mü'minlere karşı toptan savaşa
Haram Sevda
Haram Sevda arayan helal sevdaya ulaşamaz haram bırakmak vacibdir ve de hasret Allah'ın Salih kullarına imtihanıdır bu imtihanda eğer kız ve erkek birbirlerini bekler ve de başka birisiyle olmazlarsa Allah onları ne diye ayırsın Allah zalim değildir o yüzden ki bekle bende bekleyeceğim seni ey göz bebeğim denirse ve de ileriye sarkıtılırsa eşler birbirlerini büyük bir imtihana sokar acaba bekleyecekler mi elbette hasret geçicidir telaş etmeyin elbette ki birleşeceklerdir eğer hayirliysa o ikili Son olarak da Risale i Nur da bir söz geçer. Haramda huzur arayana huzur haram olur yani eğer haram sevdayla devam edersek huzur bulamayız aile okul vs. Engel olacaktır onlara o iki güzel tertemiz gence o yüzden nikah ahdi gününe kadar sabır ile beklenirse zaten o zamana kadar bekleyen ondan sonra da bırakmayacaktır inşaAllah Lillahil El Fatiha.
Sayfa 205
İslam hukukunun yani devletinin tekrar ihyasının kolaylığı da şurada yatmaktadır: İslam hukuku Müslüman halkların içinde çıkmıştır. İslam hukuku ulaşılması zor, ruhbani yargıçlar tarafından sorgulanması hatta ulaşılması ve okunması mümkün olmayan, kralların kılıç ile neşrettiği hukuklar gibi değildir. Müslümanlar doğar doğmaz idare olundukları hukuk ile muhatap olmaktadırlar. Aldıkları isim kulaklarına okunan ezan, kamet kadılar ve müftüler tarafından bir yargı meselesi olarak incelenmekte, 4 yaşındaki bir çocuk okumaya başladığı ilmihal hukuka giriş kitabı olarak Müslümanların önünde durmakta ve Müslümanlar hayatları boyunca karşılaştıkları her müşkülat helal ve haram dairesinde bir ömür sürdükleri için bu hukukun bizatihi parçası olmak durumundadırlar.
Îmân-Küfür-Tekfî
Abdullâh bin Ahmed şöyle dedi: “Babam Rahimehullâh’a “İrcâ” hakkında soru sorulurken duy- dum. Dedi ki: “Biz deriz ki: Îmân söz ve amel’dir, artar ve eksilir. Kişi zina ettiğinde, şarap içtiğinde îmânı eksilir.” Abdullâh bin Ahmed yine şöyle dedi: “Babama; Îmân söz ve ameldir, artar ve eksilir diyen fakat istis- nâda bulunmayan kimse Mürci midir?” diye sordum. Bana: “Uma- rım ki Mürcî değildir”, dedi. Abdullâh, ardından babasının “İnşeAllâh müminim” diyerek “îmânda istisnâda bulunma”nın cevâzına dâir getirdiği bazı delil- leri zikretmiştir. Ebû Dâvûd Süleymân bin Eş’as, Ahmed bin Hanbel’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Namaz, zekât, hac ve birr (iyilik) îmândandır. Günahlar îmânı eksiltir. Bir kişi “Namaz kılmam” derse kâfirdir. Ahmed bin Hanbel Rahimehullâh “Usûl’us Sunne” isimli risâle- sinde şöyle demiştir: “Namazdan başka terki küfür olan amel yoktur. Kim namazı terkederse kâfirdir. Nitekim Allâh, onun katlini helâl kılmıştır
Sayfa 65 - NedaKitabı okuyor
ARABULUCULUK- DARGINLIĞIN ZARARI
Bir müslümanın , her hangi bir Müslüman kardeşi ile üç günden fazla dargın kalması ve karşılaştıklarında berikinin yüzünü o tarafa, ötekinin bu tarafa çevirmesi helâl değildir. Bu iki kişiden daha hayırlı olanı, karşı tarafa ilk önce selâm verenidir. Tirmizî
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.