Basta reklamlar olmak üzere diğer televizyon programlarının çocuklara ne yaptığını görebilseydik, bırakın evimize almayı, so kağımıza yaklaştırmazdık. Bu, oldukça derin ve önemli bir mevzudur. Biz mevzunun çocukların beslenmesiyle ilgili kısmına değineceğiz. Eger halis niyetli, saygılı, hoşgörülü, güzel huylu bir evlat yetiştir mek istiyorsak bunun helal lokmadan geçtiğini anlatmıştık. Ancak çocuklarımıza en fazla iki yaşına kadar kendi istediğimizi yedirebiliyoruz. Sonrasında onların istekleri başlıyor. Abur cuburlar yavaş yavaş hayatına giriyor ve bir daha çıkmıyor. Artarak devam ediyor. Evlatlarımızı hem beden hem ruh sağlıklan için bu abur cubur furyasından nasıl koruyacağız? Bunun için soru nun nedenini bulmak gerekiyor. Eğer çocuğunuza bu tarz ürünleri siz kendiniz alıyorsanız, bu hata direkt sizindir. Ancak siz almak istemediğiniz halde kendisi istiyorsa, bunun sebebi televizyondur. Yapılan bilimsel çalışmalara göre çocukların reklamda gördüğü bir gıdayı markette isteme oran %100.
Tevhid farzdır. Helali istemek farzdır. Helal ve haramı öğrenmek farzdır. Amellerde ihlaslı olmak farzdır. Ameller karşılığında birşeyler almamak farzdır.
Reklam
Günümüzde evlat sahibi olmak da evlat yetiştirmek de biyolojik seviyeye indirildi. İnsanın dünyaya gelmesi ve yetişmesi ile diger hayvanlar arasında bir fark kalmadı maalesef. Eşref-i mahlukat olan insan, akıl ve ruh melekelerinden yoksun bırakılıp, yalnızca beden- den ibaret gibi gösterildi ve bedene hapsedildi. Manevi yönü yok edilen insanlar, tek tipleştirildi ve kolaylıkla yönetilebilir hale geldi. Bunu insana dair her alanda görmek mümkündür. Ancak biz, en çok tahribata uğrayanın "gida” olduğunu ve insanı her alanda bozmanın yolunun gıdadan geçtiğini çok iyi biliyoruz.
Güzel Ahlak Nedir?
Güzel ahlâk, ilim ve edep öğrenmekle, iyi insanlarla arkadaşlık etmekle elde edilen iyi huylardır. Dinimiz iyi huylar edinmemizi, kötü huylardan kaçınmamızı emretmektedir. Yüce Rabbimiz, sevgili Peygamberimiz’i överken, “Gerçekte sen, büyük bir ahlâk üzeresin” buyurmaktadır. İyi insan, güzel huylara sahip olan kimse demektir. Güzel huy, iyi iş yapmaya sebep olur. Güzel ahlâk, ruhumuzun alışkanlık haline getirdiği iyi huylara denir. İslâm âlimleri, güzel ahlâkı tarif ederken buyuruyorlar ki: “Güzel ahlâk, güler yüzlülük, cömertlik ve kimseyi üzmemek demektir.” “Güzel ahlâk, genişlikte ve darlıkta insanları razı etmeye çalışmak demektir.” “Güzel ahlâk, Allah’tan razı olmak demektir. Yani hayrı ve şerri Allah’tan bilmek, nimetlere şükür, belalara sabretmektir.” “Güzel ahlâk, haramlardan kaçıp helâli aramak, diğer insanlarla olduğu gibi aile fertleriyle de iyi geçinip onların geçimlerini sağlamaktır.” “Güzel ahlâkın en azı, güçlüklere göğüs germek, yaptığı iyiliklerden karşılık beklememek, bütün insanlara karşı şefkatli olmaktır.” “Güzel ahlâk, yaratanı düşünerek, yaratılanları hoş görmek, onların eziyetlerine sabretmektir.” Semerkand Takvimi
Resûlüllah (s.a.v.) buyurmuştur: خلالها حِسَابٌ وَحَرَامُهَا عَذَابٌ. "Dünyanın helâli hesabdır, harâmı azabdır.,,56 Yine buyurdu: "Dünyanın helâli azabdır.,, Ancak bu azab, haramdan gelen azabdan daha hafiftir. Belki dünya helâlinden ötürü hesaba çekilmek yoksa dahi, cennette fevtolunan yüce de- receler ceza bakımından yeter de artar!... Kalbin o hakir, hasis, temelsiz lezzetlerden dolayı çektiği hasret de azabdır. İşte, dünyadaki hâlini buna kıyas et! Akran ve emsâline baktığın zaman, dünya saâdetleriyle senden öndeyseler, kal- bin nasıl o saâdetleri elde etmediğinden paramparça olmak- tadır. Halbuki buna rağmen biliyorsun ki, o saâdetler geçi- cidir. Bulanıklarla karışır. Onların duruluğu yoktur. Acaba büyüklüğü anlatılamayan bir saadetin ve sonuna ermek im- kânı bulunmayan bir mutluluğun elden gitmesi hususunda halin ne olacaktır? Binaenaleyh, dünyada velevki bir kuşun sesiyle (ötüşüyle) veya bir yeşilliğe bakmak suretiyle veya bir yudum soğuk su içmekle lezzetlenen bir kimse, mutlaka ahirette onun kat be kat lezzetlerini kaybeder.
Sahiden neydi yaşamak? sadece nefes almaktan öte birşey insanlara umut olmak, acılarına ortak olmaktı ve daha fazlası. Gerçek şu ki; olgunlaşmak yıllarla ilgisi olan birşey değil ben sanmıyorum. Hasarlarla olgulanlaşır insan büyüdüğünü anlar. yinede içindeki çocuğu öldürmemeli insan yoksa hayat çekilmez bir hal almaya başlıyor. birşeyden keyif almamaya başlıyor. Hayatta çocuk gibi davranmayı ve en çok hissettiğim duygu dans etmek, insanlara umut olmak ve elimden ne gelirse yardım etmek. insanların hayatlarına dokunabilmek o kadar önemli bir olay ki hayatın zorlukları yüzüme tokat gibi çarptığında anladım herşeyi. Hayat denen yol öyle bir yol ki inişli çıkışlı hayatı öğreniyorsun. 4 yıldır ülkece o kadar olaylar yaşadık ki virüs, yangın, savaş ve deprem ve neler yaşıcaz allah bilir. Depremden dolayı ülkece psikolojik olarak çok sarsıldık.bence ülkece birçok şeyi unuttuk. insanlara hoşgörülü davranmayı, iyilik yapmayı ibadet etmeyi, allahı unuttuk en çok yaşama sevincimizi unuttuk. ama depremden sonra değerlerimizi anladık bir nebzede olsa. bunların bilincinde olmak gerekiyor artık. Yaşam yolculuğunda yolları ince eleyip sık dokumak lazım. ve birçok şeyi ertlememek gerekir. bu dünya da hassas kalpli insan olmak çok zor hele de artık insanların bir şeytandan farkı olmadığında işler daha kötü. yarın yaşayacağımızın garantisi yok. içimi dökmek istedim. siz ne olur nolmaz yine de hakkınızı helal edin. benim de hakkım varsa helali hoş olsun Allah'a emanet olasınız... (Gamze ÇELEBİ) 06.02.2023😔 #deprem
Reklam
Çünkü bu millet ve vatan, hayat-ı içtimaiyesi ve siyasiyesi anarşilikten kurtulmak ve büyük tehlikelerden halâs olmak için, beş esas lâzım ve zarurîdir. Birincisi: Merhamet. İkincisi: Hürmet. Üçüncüsü: Emniyet. Dördüncüsü: Haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek. Beşincisi: Serseriliği bırakıp itaat etmektir. Kastamonu Lâhikası
Sayfa 241Kitabı okudu
Bu millet ve vatan, hayat-ı içtimaiyesi ve siyasiyesi anarşilikten kurtulmak ve büyük tehlikelerden halâs olmak için beş esas lâzım ve zarurîdir: ~Birincisi, merhamet; ~ikincisi, hürmet; ~üçüncüsü, emniyet; ~dördüncüsü, haram ve helâli bilip haramdan çekilmek; ~beşincisi, serseriliği bırakıp itaat etmektir..
Kastamonu Lahikası
"...Bu vatan, bu millet ve bu vatandaki ehl-i hükûmet, ne şekilde olursa olsun, Risale-i Nur’a eşedd-i ihtiyaç ile muhtaçtırlar. Değil korkmak veyahut adavet etmek, en dinsizleri de, onun dindarane, hakperestane düsturlarına taraftar olmak gerektir. Meğer ki, bütün bütün millete, vatana, hakimiyet-i İslâmiyeye hıyanet ola. Çünkü bu millet ve vatan, hayat-ı içtimaiyesi ve siyasiyesi anarşilikten kurtulmak ve büyük tehlikelerden halâs olmak için, beş esas lâzım ve zarurîdir. Birincisi, merhamet; ikincisi, hürmet; üçüncüsü, emniyet; dördüncüsü, haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek; beşincisi, serseriliği bırakıp itaat etmektir. İşte Risale-i Nur, hayat-ı içtimaiyeye baktığı vakit bu beş esası temin edip, asayişin temel taşını tesbit ve temin eder. Risale-i Nur’a ilişenler kat’iyen bilsinler ki, onların ilişmesi, anarşilik hesabına, vatan ve millete ve asayişe düşmanlıktır..."
Sayfa 140 - Zehra Yayıncılık
büyük tehlikelerden halas olmak için, beş esas lâzım ve zarurîdir: Birincisi; merhamet.. ikincisi, hürmet.. üçüncüsü, emniyet.. dördüncüsü, haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek.. beşincisi, serseriliği bırakıp itaat etmektir. . . .
206 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.