" Zaman. Bir sürü anlar, saniyeler. Bu zaman dilimi bir yalandır, hem sonsuzdur hem de aynı zamanda hiç bir şeydir. Bir vardır bir yoktur. Değişmeyen ve değişmemesi gereken bir şeyin değişmediği sonsuz bir zaman dilimidir. Ve bu "hiç bir şey" vuku bulduğu an geçmiş zaman olmuştur, şimdiki zaman, an geçmiştir, birden sonsuza kadar geçmişe gömülmüştür."
belki düşünceler dünyadaki tüm devinimlerin sebebidir ve bana dünyanın anlaşılabilir olduğunu anlatan filozoflar, dünyanın anlaşılmazlığı yüzünden bu fikre kapılmışlardır.
İnsan denen makinanın insani yönü, dünyasıyla ilgili sorunlarını çözdüğünde ortaya çıkıyor. Bir lüks. Ve duygular asla ve asla makinadaki titreşimlere uymaz, gerçek de öyle.
dünyamız, daha doğrusu benim dünyam, bana ait olan ve olmayan düşüncelerin neticesinden başka bir şey değil, bir hayal, bir siluet, sanrı, bir gölge görüntü ve karagöz oyunu.
İnsan değiştirilebilir bir hazır parça değildir, değiştirilemez ve eşsiz bir şeydir. Toplumsal zorunluluklar ve basmakalıp ideolojilerin kendisini yönlendirmesine izin verdiğinde kendine ihanet etmiş olur.
İki konuşkan ve kafa açan karakter Vicq d'Azur ve Tyson ile beraber kendinizi de 3. konuşmacı ve karakter olarak eserin içerisine ekliyorsunuz kitabı okurken. Atışmalarına, kavgalarına müdahil olmamak elde değil. Helmut Eisendle çok keyifli, roman tadında bir düşünce kitabı oluşturmuş, okuyan kesinlikle pişman olmayacaktır.