Duygular insanın içinde kendiliğinden varolmaz. Onları Yaratıcı yaratır.
"Kedi aç galiba, miyavlıyor, dedim ve besledim." "Hayır Kırmızı. "Kedi aç demek bir düşüncedir. Benim sor- duğum senin içinde oluşan şey..." "Hımm, kedinin acıklı sesini duyunca içim buruldu. Evet, acıma diyebilirim. Evet, evet acıma hissi ona karşı hissettiğim buydu. "Hadi şimdi bunu da käğıda
Sayfa 298
Şair ne demiş; ''Aç midelerden doğar nur topu ihtilaller!'' Öyleyse, bir tek lale soğanının bir altına satıldığı devirde de açlar varmış. Hem de nasıl açlar? Lale devrini Nedim Efendi'nin başına geçirecek kadar açlar sürüsü....''Çek bakalım ihtiyar! Devirler birbirine benziyorsa suç kimin?''
Sayfa 278 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Bazen aklım almıyor; onu yalnızca ben, hem de öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez, bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir?"
Sayfa 102Kitabı okudu
Sevginle acımanla utançtan kurtulurum Rezaletin alnıma vurduğu damga biter Arkamdan iyi, kötü demişler ne umurum? Sen kötülüğü ört de iyiliği öv, yeter Benim tüm dünyam sensin: ancak senin dilinden Duymaya can atarım övgümü ve yergimi Senden başka kimsem yok, sırf seni dinlerim ben. Bir sen değiştirirsin doğru yanlış bilgimi En derin uçurumun dibine fırlatırım. Varlığıma kaygılar veren her yaban sesi Kim kınasa kim övse yılan gibi sağırım Bak, dinle, nasıl hiçe sayıyorum herkesi Can evime kuruldun, hem de ne kadar güçlü Bence dünyada senden başka her varlık ölü
Sayfa 112Kitabı okudu
Nasıl ki güneş her gün hem eskidir, hem yeni Sevgim de yeni baştan söyler her söyleneni
Elif mı noktadan,yoksa nokta mı eliften çıktı?
- Pekålå, "an" dediğin nedir? Sırf inkårdır, sırf yokluk. İkrarda zamansızlık demektir. İk. rarla inkârı ayırmak da mutlak zaman demektir. - Peki, Elif-ba ne demek? - Käinattaki realiteler...
Sayfa 199Kitabı okudu
Reklam
Nasıl şükür, nimeti ziyadeleştiriyor; öyle de şekva, musibeti ziyadeleştirir hem merhamete liyakatı selbeder. Lemalar - 11
5. Hikmet Ey sâlik, senin rızkını Allah Teâlâ üzerine almış ve buna kefil olmuşken, ezelde takdir edilmiş rızkın için çalışıp çabalaman ve senden istenen amel ve ibadetlerde tembellik ve.gevşeklik göstermen, kalp gözünün körlüğüne delâlet eder. Hûd suresinin 6. ayetinde belirtildiği üzere rızık, bağış ve ihsan suretiyle Cenab-ı Hakk'ın kefilliğindedir. Virdlere, zikirlere, ibadete ve taate devam etmek insanın yaratılış sebebidir. Kula lazım olan Hakk'a hizmet ve kulluk etmek, Hakk'a düşen de karşılığını verip yardım etmek olduğu halde, istenen vazifeyi bırakıp gerçek âmirin işlerine karışmak, lâzım olanı bırakıp lüzum- suzla uğraşmak, basiret nurunun kaybolduğunu göstermez mi? "Şunlar nasıl insanlar ki, bozguncuları saygın ve şerefli sayarlar; ibadet edenleri hor görürler. Kur'an'ın arzularına uygun olan hükümleriyle amel ederler de heva ve heveslerine ters gelen hükümlerini bilmez ve görmezden gelirler. Allah'ın kitabının bir kısmına mü'min, bir kısmına kâfır olurlar. Takdir edilmiş kader, belirlenmiş ecel ve ayrılmış rızık gibi çalışmaksızın idrak olunacak işler için gayret edip çabalarlar da çalışmaya bağlı olan; karşılığı bol, makbul ve çok kârlı şeylerde çalışmayı bırakırlar." Dünya işlerinde rızık için çabalayanlar, Hakk'ın rızasını kazanmaya da çalışsalar hem rızkı, hem Rezzak'ı elde ederek iki yönlü olsalar, daha fazla mutlu olmazlar mı?
Sufi kitap
Ama yazının da bir yaşamı var sanırım ; hem kâğıdın üzerinde zuhur etmek için kendi zamanını bekliyor hem de kafamdakilerin kâğıtta nasıl şekilleneceğine kendi karar veriyor .
Sayfa 13 - KronikKitabı okuyor
Bir taraf içini döktükten sonra karşı tarafa yüklenen kendini anlatma isteği.
— Ama bana açıldığınız için çok hoşnutum. Şimdi sizi iyice tanıyorum. Bir şey söyleyeyim mi? Ben de size hikayemi, hem de hiçbir şey gizlemeden anlatmak istiyorum. Sonra sizden akıl danışacağım. Çok akıllı bir adamsınız. Bana fikir verirsiniz, değil mi? — Vallahi Nastenka, şimdiye kadar kimsenin danışmanı, hele akıl hocası olmadım. Ama bu kez bundan caymanın yerinde olacağına inanıyorum. Peki, söyleyin güzel Nastenka, benden nasıl bir fikir istiyorsunuz? Açık konuşun. Şu anda o kadar neşeli, mutlu, cesur ve zekiyim ki, size kolayca yanıt vereceğim. Nastenka gülerek sözümü kesti: — Yoo… Yoo!.. Bana yalnızca akıllıca değil; yürekten, kardeşçe, sanki beni hayatınız boyunca seviyormuşsunuz gibi fikir vermelisiniz.
Sayfa 18
Reklam
Anne Sütü Mucizesi
Neslin sıhhatle devamı, aile müessesine bağlıdır ve evlatlar hiç şüphesiz, ailenin sürur kaynağıdır. Evlatlar, daha dünyaya gelişinde, her misafirden tatlı karşılanır. Hem nasıl karşılanmasın; sevmenin ateşe perde, ikram etmenin sırat köprüsünü geçmeye vesile, birlikte yemenin, kurtuluş beraatı bahşettiği evlat, anne babası için dünya nimetlerinin
Örneğin objektiflik kavramını sıkça kullanırız. Ancak objektif nasıl olunur? Objektif olmanın kriterleri nedir? Yaşamış olduğumuz sosyal, siyasal ve kültürel özelliklerimizi aşıp mı objektif oluruz? Objektif olduğu iddia edilen söylemler ne kadar objektiftir veya objektif olmak kendi içerisinde dürüst olmak mıdır? Örneğin sosyal darwinizm, çevresel determinizm ve öjeni gibi kuramların ve uygulamaların, yaklaşık 100 sene önce hem bilimsellik hem de pozitivizm gereği, “bilim insanını mekanik bir robot gibi, bulunduğu sosyalliğin tüm özelliklerinden sıyrılmış” olarak sunması ve bilimsel olarak kabul edilen bu uygulamalar objektif olarak yapılmamış mıdır? Bu soruların ötesinde tüm faaliyetlerimiz arasında objektiflik iddiasında bulunacak olan en iyi sosyal yapılandırmamız bilimdir. Bilimin içerisinde bile objektiflik tartışmalıyken diğer bilgi türlerimiz ve faaliyetlerimizin objektiflik iddiası çok daha kötü durumda olacaktır.
Aşk uğruna verilen emek var arkadaş!
Şaşırdım, “Nasıl yazabiliyordunuz karanlıkta?” dedim. Çok çalışmış. Annesi ışığı farkedip odasına girmesin diye karanlıkta yazmaya alıştırmış kendini. Işık sızıyorsa bir yerden, mesela sokak lambasından ya da mehtaptan, gözlerini kapatır öyle yazarmış. Sonunda karanlığın için de parmaklarıyla görerek yazmaya alışmış. Hem de inci gibi bir yazıyla. Ona ulaşsa da, ulaşmasa da, her gece mektup yazmış. Bir, iki, bazen üç mektup.
"Bu dünya bir yokluk alemidir. Var dedikleriniz de yoktur, yok dedikleriniz de. Lâkin insan her şey var zanneder. Hatta her şeyi kendinin zanneder. Öyle çok sever ki bu dünyada sahip olduklarını vazgeçerse her şey biter diye vehmeder. Malı olur bırakamaz, mülkü olur satamaz, şöhreti olur yıkamaz. Ne tuhaf şey! Bu alem bir rüya alemine benzer oysa. Rüyada sahip olduklarının uyanınca yanınızda bulabilir misiniz? Hem rüyanızda var olanla uyanınca yok diye dertlenir misiniz? İşte bu alemde o rüya misalidir. Bilin ki bu rüyada sahip olduklarının hiçbiri insanın değildir. Sahiplik makamı da sıfatı da yoktur insanda. Kendisi dahi kendinin değildir. Kendine sahip olamayan başka bir şeye nasıl edecek de sahip olacak?
Hoşuna gitti mi? Göğsümü avuçluyor, sıkıştırıyor irileştiriyor ve dayanamayacağım kadar hassaslaştırıyor. Alt dudağımı dişliyorum ama yalan söyleyemem kuralları çiğ-neyemem. Hem yalan söylemek isteyen kim? Bu adamın gönüllü kölesiyim ve her dokunuşu sanki bir lütuf. Evet hoşuna gitti. Sana acı olabilir demiştim ama sadece daha fazla zevk «-n
Sayfa 151
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.