Baudrillard için postmodern düşünce, bundan böyle anlamdan ve hakikatten yoksun, teorilerin boşlukta gezinip kendilerini tükettiği, olanaklı tanımların olmadığı, her şeyin olup bittiği, tüm olanaklılıkların uç noktasına varıldığı, her şeyin kaynayarak ve içe çökerek infilak ettiği nihilistik bir evreni anlatır. Edebiyatta, siyasette, sanatta, felsefede vs. olanaklı biçimler ve işlevler tüketilmiştir. Kusursuzlaştırma her şeyin sonunu getirmiştir. Bu nedenle Baudrillard, her şeyin bitip tükendiği, aynının kusursuz ve sonsuz tekrarlarına mahkum olduğumuz, geleceği olmayan bir gelecekle, tam bir yok oluşla karşı karşıya olduğumuzu düşünür. Yapabileceğimiz tek şey kırıntılarla oynamak, yani üretilmiş ve tüketilmiş olanları yeniden birleştirmektir. Bununla birlikte Baudrillard, sanılanın ve iddia edilenin aksine, belli belirsiz bir umut da taşımaktadır. Çünkü postmodernizm, insanların bir zamanlar neşeyle yıktıkları ve şimdi ayakta kalabilmek için üzüntü içinde yeniden inşa etmeye çalıştıkları her şeyi, geçmiş kültürleri, sırları vs. geri getirme eğilimindedir. Bu, gerçekleşir mi bilinmez. Ancak Baudrillard, kendi yaklaşımını dile getirdiği Anahtar Sözcükler’in son pasajında, birçok postmodernistte tanıklık ettiğimiz, belirsizlikle hemhal olarak özgürleşme ve insanın onurunu kurtarma kaygısını açığa vurmaktadır ki, bu son derece olumlu bir yaklaşımdır.
Sayfa 110Kitabı okudu
Şiir -ve mûsîkî-dünyanın tasvîri, hele açıklanışı hiç değil: "dünyam'ın dile gelişi, dille dışavurumudur. Dışa vurduğum dile getirilmiş "duygularım'a duyguların'la katıldığın, katılabildiğin ölçüde 'birleşiyoruz-bütünleşiyoruz', bu duruma, tasavvuf deyişiyle "hemhâl oluyoruz" da denilebilir.
Ş. Teoman Duralı
Reklam
Tozan Alkan
Nef(E)s Yusuf’un kuyusuna düşmüş dünya Aşkın cemali ile hemhal Göze almış her türlü mucizeyi Hayat: anlam dehlizlerinde bir işaret Hakikat tek, rakılar duble
Sayfa 219 - IslıkKitabı okudu
Çağdaş şiir geldi piksele dayandı.
Sosyal medyanın şiirle hemhal hali, yeni bir durumu ortaya çıkardı. Tanınmış şairlere ait olmayan şiirlerin onlara aitmiş gibi paylaşılması... Sosyal medya, şairleri, ağır ağır somut birey olma halinden sıyırarak, belirli niteliklerin giydirildiği personalara dönüştürmeye başlamaktadır. Örneğin, maskülen, romantik ama biraz da ironik bir dize mi var... Altına Cemal Süreya imzası yapıştırıveriliyor... ya da patriyarkal bir öğüt mü paylaşacaksınız, Can Yücel ismi yazılıveriliyor. Sosyal medyada şair de, şiir de giderek anonimleşiyor. Ekrandan ekrana geçen dizeler, sanki ağızdan ağıza ilerleyen sözlü kültürdeki gibi bir hal alıyor. Yoksa dijital kültür, bir kez daha sözlü kültüre dönüş mü?
...İnsanı bilim karşısında olduğu kadar sanat ve edebiyatla hemhâl eden en büyük yetilerden biri de kuşkusuz merak etme içgüdüsüdür...
Kur’an-ı Kerim, kalplerdeki küfür, şirk, nifak, şüphe ve diğer bütün hastalıklara şifadır. O’nunla tanışmadan, hemhal olmadan kalplerin itminana ulaşması, sıhhate kavuşması asla mümkün değildir.
Reklam
66 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.