Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türkiye idaresi ve demokrasisinin ana sorunu oturmamış ırsî soyluluk ve kalıplaşmış seçkin zümre değildir. Doğrudan akraba (nepotizm), hemşehricilik (lokal patriotism) ve asıl tarikat ile kabile üyeliği ve aidiyetidir.
Sayfa 327 - KronikKitabı okudu
Fikrî kavmiyeti tel’in ediyor Peygamber!
Arab’ın Acem’e, Türk’ün Kürd'e, Kürd’ün Türk’e üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir. Hepimiz Adem'in çocuklarıyız, Adem ise topraktandır. Mehmet Akif'in Safahat'ına bakalım isterseniz, bu konuda o ne diyor? M.Akif'in bu konudaki görüşü şöyle: “Hani milliyetin İslâm idi? Kavmiyyet ne? Sarılıp sımsıkı dursaydın
Reklam
380 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
İlk Orhan Kemal okuyuşumdu ve gerçekten çok güzeldi; tanışmış olduk. Vesile olan kişi Hasan Ali Toptaş oldu. Kendisinin çok sevdiği okunması istediği bir kitap olan Bereketli Topraklar Üzerinde’yi okudum. Roman 3 arkadaşın birlikte yola koyularak köylerinden Çukurova’ya hemşehrilerinin fabrikasına gidiyorlar. Daha köyden çıkmadan trene binerken
Bereketli Topraklar Üzerinde
Bereketli Topraklar ÜzerindeOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20205,8bin okunma
Irkçılık nedir
Biz, üstünlüğü takvada gören bir dinin mensuplarıyız. Bu hakikati iyice anlamak durumundayız. Burada bir parantez açmamız lazım; asabiyetçilik veya ırkçılık dediğimizde, yani bir başkasına üstünlük taslamak dediğimizde biraz dar düşünüyor ve meseleyi sadece kavmiyetçilik olarak anlıyoruz. O, işin en önemli ayağıdır ama asabiyetçiliğin daha birçok boyutu vardır. Hemşehricilik gibi bir boyutu vardır. Ya da yaş gibi bir boyutu vardır; mesela kişi yaşlıysa gençleri, gençse yaşlıları küçümser. Cinsiyet gibi bir boyutu vardır; erkektir kadını, kadındır erkeği küçümser. Mensubiyet gibi bir boyutu vardır; kişi neye mensupsa -bir partiye, bir tarikata, bir cemaate, her neyse- kendisini seçilmiş ve üstün görür, diğerlerine tepeden bakar. İşte bütün bunların hepsi Cahiliye âdetlerindendir ve üstünlüğü takvada gören bir din bunu asla kabul etmez. Üstünlük takvada demek ise kişinin dindarlığını birine reklam etmesi değil, o sorumluluğun gereğini yerine getirmesidir. Sahâbe takvayı nasıl anlıyordu biliyor musunuz? Onlara göre takva, “Gördüğün her mümini kendinden hayırlı zannetmendir. " Bakışımız böyle olduğunda, takvayı böyle anladığımızda bu aziz dini de doğru anlamış olacağız.
Sayfa 115Kitabı okudu
Mobbing Bank Diyor ki;
Bizi; hazıra konmak, hemşehricilik, partizanlık ve adam kayırmacılık bitiriyor. Mustafa Kemal Atatürk hazıra konmadı, çıktı tarih sahnesine yaptı. Seksen beş yıldır ise Atatürk'ün yaptıklarına sahip çıkmak ve üstüne yeni gelişmeler koyarak ilerleme sağlamak yerine Atatürk'ün bizim için yaptıklarını yıkanlardan medet umuyor ve hiçbir şey yapmadan onlara güç vererek kurtuluş arıyoruz. Din, ırkçılık, mezhepçilik ve Atatürk ile aldatanlar da haliyle bunu kendilerini kullananlar lehine fırsata çeviriyorlar. ] Önder KARAÇAY [
İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Rabbinin Adıyla Yaşa !
Hemşehricilik, particilik, cemaatçilik adına yapılan her türlü insan kayırma tartının doğru tartılmaması, ölçünün mizandan çıkması İsra suresindeki ayeti kerimenin apaçık çiğnenmesidir.
Vatan Ne'dir?
Vatan elbette belirli antlaşmalar çerçevesinde çizilmiş sınırdan ibaret toprak parçasından ibaret değildir. Bu sınırlar resmiyet ifade eder. Tarihte değişmiştir, değişebilir. Ama mesela Kızılırmak değişmez. Toroslar yada Karadeniz Dağları hep aynıdır. Vatan efsaneler, masallar, destanlardır. Nene Hatun, Deli Dumrul, Köroğlu'dur. Vatan
Sistem-kurum, uzmanlık, ehliyet/ liyakat üzerine bir yönetim/bürokrasi kurma yerine; ağırlıklı olarak sekülerlik-dindarlık, mezhepçilik, kabilecilik, hemşehricilik, tarikat, cemaat, akraba, mafyöz ilişkiler, tanıdık, yandaşlık, kayırma üzerine bir yönetim oluştu.
Türkiye idaresi ve demokrasisinin ana sorunu oturmamış irsi soyluluk ve kalıplaşmış seçkin zümre değildir. Doğrudan akraba (nepotizm), hemşehricilik (local patriotism) ve asıl tarikat ile kabile üyeliği ve aidiyetidir.
Sayfa 327Kitabı okudu
Reklam
Hemşehricilik
Çorumlunun elden gittiği gayet yaman boğazlar geçilmektedir. Kendin bilmez değilsin ya Selim Efendi kardaşım, dünyanın avanağı sıçrar sıyrılır tatlı canını kurtarır, belki birkaç kuruş doyum bile toplar da, fukara Çorumlu yiğitleneyim derken tekerlenir, tatlı canı üste verir savuşur. Kargaşalıkta Çorumlunun Çorumluyu sıkı zaptetmesİ sart... Birbirimizi sıkı tutsak gerektir ve de hic salmasak gerektir."
Türkiye idaresinin ve demokrasinin ana sorunu oturmamış ırsî soyluluk ve kalıplaşmış seçkin zümre değildir. Doğrudan akraba (nepotizm), hemşehricilik (local patriotism) ve asıl tarikat ile kabile üyeliği ve aidiyetidir. Eğitimde rekabet şartlarına uyacak seçkin eğitim görüşlerinin olmadığı, akrabalık ilişkilerinin baskın olduğu bir toplum modeli söz konusudur.
Sayfa 327 - Kronik Kitap, 2. Baskı, Nisan 2021Kitabı okudu
407 syf.
8/10 puan verdi
Hemşehriliğin Tezahürü: Enformel Kuruluşlar
Bu çalışma 1998'de ODTÜ sosyoloji bölümünde sunulmuş olan “Yerel Siyaset ve Kentsel Türkiye'de Toplumsal İlişki Ağları: Keçiören Belediyesi’nde Hemşehrilik Örneği” adlı doktora tezine dayanıyor. Çalışma 2004 yılında Türkçeleştirilerek kitap haline getirilmiştir. Modern toplumda geleneksel ilişki ağlarının benimsendiği kırsal kültürün
Hemşehrilik ve Şehirde Siyaset
Hemşehrilik ve Şehirde SiyasetAyça Kurtoğlu · İletişim Yayınevi · 20043 okunma
Devleti ve kamu kurumlarını çürüten 9 tehlike: 1- Liyakatsiz ve vizyonsuz yöneticiler 2- Aşırı israf, göstermelik tasarruf anlayışı 3- Grupçuluk, hemşehricilik, akrabacılık 4- Kamu malı, beytül mal bilincinin olmayışı 5- Kibirli, sonradan görme bürokratlar 6- Devlet adamlarının, dar gelirli halk kesiminden kopuşu 7- Güçlü ve nüfuzlu olana ayrıcalık 8- Eleştirel düşünceye tahammülsüzlük 9- Ekipçilik, birilerinin adamı olma/olmama taassubu
Biz, diğerleri, çatı ve devlet
Dr. Yüksel Hoş  Salı 21 Haziran 2022 "Boj na Kosovu" (Kosova Savaşı) 1989'da, Yugoslavya daha bitmeden birkaç sene önce yapılmıştı bu film. 1389 yılında Osmanlı orduları ile savaşan Sırp Krallığının işlendiği ve Miloş Obiliç'in Sultan Murad'ı hançerlediği sahnenin gösterildiği bu film, Yugoslavya'da bir tabunun
52 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.