Cemil Meriç, yaşamını ülkemizin kültür ve düşünce hayatına adamış bir “fikir işçisi”dir. O, ilk gençlik yıllarından itibaren yaşadığı hayal kırıklıkları, acıları, yalnızlıkları ve korkularıyla yoğrulmuş; umutsuzluğa kapıldığı demlerde ise kitapların limanına sığınarak onların koynunda yaşamış bir düşünce insanıdır. Okuduklarıyla batıdan doğuya bütün
“… bu tuhaf ve gülünç bitkinlik nereden geliyor? Bendeki umut tohumunu yok eden gizemli bir incinmeden. Hangi dönemde? Çocukluğumda. Çünkü o dönemden beri başkalarının arzuladığı ve elde ettiği şeyleri ne istedim, ne de düşledim. Daha az zarar görmek için, bütün enerjimi her şeyden vazgeçmeye, bendeki kendini beğenmişlikleri söküp atmaya, kendimi hiçbir şey haline getirmeye harcadım. - O zamandan beri, bütün bu budanmış arzuların yaraları bazen kalbimin içinde kanarlar ve bundan yalnızca ıstırap doğar.”
“Bana geleni kabul ediyorum sadece, pencereme konan bir kuşu karşılar gibi. Ama biliyorum ki konuğumun kanatları vardır ve birazdan uçacaktır. Ümitsizlikten doğan bir boyun eğiş bu, hazin bir tadı var.”