harem
Yazar Fatma Mernissi, Paris müzelerinde, Henri Matisse tarafından yapılmış Türk odalıkların tablolarını gördü. Onlar harem kadınlarıydı: cinsel zevk verici, duygusuz, itaatkâr. Fatma tabloların tarihlerine baktı, karşılaştırdı, kanıtladı: Matisse'in onları böyle resmettiği dönemde, yani yirmili ve otuzlu yıllarda, Türk kadınları vatandaşlık haklarına sahiptiler: Üniversiteye ve parlamentoya giriyor, boşanabiliyor ve peçeyi söküp atıyorlardı. Kadınlar hapishanesi olan harem Türkiye'de yasaklanmıştı, ama Avrupalıların hayal gücünde varlığını sürdürüyordu.
Sayfa 190 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Henri Matisse 1869- 1954 Yüzlerce tablosunda manzaraya bakan açık bir pencere teması, hep vardır.
Reklam
Michelangelo’nun kendisini, derisi yüzülmüş bir şehit olarak resmeden bir manik depresif olduğunu söyledin. Henri Matisse apandisiti yüzünden avukatlığı bırakmıştı. Robert Schumann beste yapmaya ancak sağ eline inme indikten sonra, konser piyanistliği kariyerine son verince başlamıştı.
Büyük Alman deha Thomas Mann noktayı koymuş!
“Belki de insanların sevdikleri şeyi yapabilme riskini göze alabilmek için gerçekten acı çekmeleri gerekiyordur,” dedi Peter. Bunların hepsini Misty’ye sen söyledin. Michelangelo’nun kendisini derisi yüzülmüş bir şehit olarak resmeden bir manik depresif olduğunu söyledin. Henri Matisse apandisiti yüzünden avukatlığı bırakmıştı. Robert Schumann beste yapmaya ancak sağ eline inme indikten sonra, konser piyanistliği kariyerine son verince başlamıştı. Bunu söylerken cebini karıştırıyordun. Cebinde bir şey arıyordun. Nietzsche’den ve üçüncü safhadaki frengi hastalığından söz ettin. Mozart ve üremi hastalığından. Paul Klee ve deri sertleşmesi yüzünden eklem ve kaslarının büzülmesinden. Frida Kahlo ve bacaklarının kanayan yaralarla kaplanmasına yol açan spina bifida’dan Lord Byron ve yumru ayaklarından. Bronte kardeşler ve tüberkülozlarından. Mark Rothko ve intiharından. Flannery O’Connor ve deri vereminden. İlham; hastalık, yara ve delilik ister. “Thomas Mann’a göre,” dedi Peter, “büyük sanatçılar aslında hastalıklı kişilerdir.”
Ayrıntı Yayınları-ePubKitabı okudu
Yazar Fatma Mernissi, Paris müzelerinde, Henri Matisse tarafından yapılmış Türk odalıkların tablolarını gördü. Onlar harem kadınlarıydı: cinsel zevk verici, duygusuz, itaatkâr. Fatma tabloların tarihine baktı, karşılaştırdı, kanıtladı: Matisse'in onları böyle resmettiği dönemde, yani yirmili ve otuzlu yıllarda, Türk kadınları vatandaşlık haklarına sahiptiler: Üniversiteye ve parlementoya giriyor, boşanabiliyor ve peçelerini söküp atıyorlardı.
Sayfa 295 - Sel Yayıncılık 9. BaskıKitabı okudu
Henri Matisse
Durumların resmini yapmam ben. Sadece durumlar arasındaki farkın resmini yaparım.
87 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.