Kendimizi doğru algılamayı ve anlamayı nasıl öğrenebiliriz? Kendimizi tanıma yolunda hemen ilk engelle karşılaşırız. Örneğin, bir çocuğa başından beri gerçekliğin öğretilmesi gerektiğini kabul ederiz. Yaşamımızın bu "yapıcı" mecburiyet kısmı olmazsa, Henry Bergson'un (1992) ifade ettiği gibi "eğlenceden eğlenceye koşacağımızı sarırız. Ama burada da karşımızda bir düşman imgesi var. Küçük bir çocuğun eğlenmekten başka hiçbir şey yapmadığı varsayımına dayanan bir düşman imgesi. Ve kendimizde hemen azimle bunun üstüne gitme hakkını görürüz. Ancak kendi aldığımız karşı tedbirleri bunlardan kabul etmeyiz. Zorlamasız öğrenmenin bir sonuç getirmeyeceğini düşünür, ama bu önyargımızın farkına varmayız.
Güzel liste. Bir kaçı çıkarılabilir ama genel anlamda bir kıta felsefesi hattı çizmek için ideal.
En iyi 100 Felsefe Metni’ni bir dergi tanımadığım aydınlarla belirlemişler:
1- devlet – platon
2- saf aklın eleştirisi – immanuel kant
3- böyle buyurdu zerdüşt – friedrich nietzsche
4- varlık ve zaman – martin heidegger
5- ethica – baruch
Anarşizmin, kendi veçhemden değerlendirilmesinin sonucu olarak, en saf katmanı şüphesiz Anarko-egoizm yani bireyci anarşizmdir. Nihilizm'in agnostik vasfına değinen Gorgias ve karanlık noktadaki kimliği ile bildiğimiz (çokça yanlış bildiğimiz) Nietzsche'nin genel felsefî akımlarıyla bağlantısı olan bireyci anarşizmin yegâne sahibi Max