Bir kez ruhunu teslim ettin mi her şey mutlak bir kesinlikle gelişir, kaosun ortasında bile. Başlangıçtan itibaren her şey kaostan ibaretti; beni saran, içinde solungaçlarımla nefes aldığım bir sıvı. Ayın hiç batmaksızın donuk donuk parladığı alt katmanda her şey pürüzsüz ve verimliydi; yukarıdaysa gürültü ve ahenksizlik hâkimdi. Her
Merhaba,
Zor bir okuma oldu. Öncelikle bu yazar bir dahi ve kâhin. Gerçekten...Size onu daha iyi anlamanız için hayatını okumanızı tavsiye edeceğim. "Kâhin'in Mektupları" Sel Yayıncılığın “Gece Yarısı Kitapları” serisinden. Bu seriden ikinci kitabım ikisi de sıkı kitaplardı. Yazarın öğretmeni ve şair arkadaşına yazdığı iki mektup
Rimbaud on sekiz yaşında büyük bunalımını yaşadı; o zaman delilik sınırına varmıştı; o andan sonra yaşamı sonsuz bir çöldür. Ben kendi bunalımımı otuz altımda ve otuz yedimde yaşadım: bu Rimbaud'nun öldüğü yaştır. Benim yaşamım o zamandan itibaren meyve vermeye başladı.
Rimbaud yaşama yönelebilmek için edebiyatı terketti: ben tam tersini yaptım. Rimbaud kendi yarattığı Khimaria'lardan kaçtı: ben kendimi onlara verdim.
Salt yaşam mücadelesinin çılgınlığından ve oyalayıcılığından hayal kırıklığına uğrayınca, durup bir soluk aldım ve enerjimi yaratıcılığa dönüştürdüm. Daha önce yaşam için gösterdiğim aynı ateşlilik, aynı canlılıkla kendimi yazmaya adadım.
Böylelikle yaşamı yitirmedim, onu kazandım. Mucize üstüne mucize gerçekleşti, çünkü her felaket bir kazanıma dönüştü. Gerçi Rimbaud kendini inanılmaz iklimleri ve manzaraları olan, şiirleri kadar nadir ve mucizevi olan bir ülkeye adamıştı fakat gitgide daha buruk, daha suskun, daha boş ve daha üzgün olmuştu.