"Onunla alay ettiğimizi anlamıyordu bile. Acımasızca davrandığımızı biliyorum. Çocuklar o yaşlarda henüz kendilerini başkalarının yerine koymayı bilmedikleri için böyle oluyorlar işte. O acıyı kendileri tadana dek acımasız oluyorlar.."
Sayfa 323 - Martı YayınlarıKitabı okuyor
336 syf.
8/10 puan verdi
Jacop Finch Bonner, avukat bir baba ile rehber öğretmeni bir annenin tek çocuğu olarak dünyaya geldiği günden beri daima daima yazar olmak istemiştir. Jake ,The New York Book Review’un dikkate değer bulduğu ilk eseri ‘Mucizenin Keşfi’ ile iyi bir çıkış yapmış, ancak ikinci kitabının fiyaskosunun ardından yazar tıkanıklığına girmiştir. Bir yandan
Hikaye Hırsızı
Hikaye HırsızıJean Hanff Korelitz · Altın Kitaplar · 2024241 okunma
Reklam
Psikolojik bileşen
Stoacılık, bir felsefe olmasının yanında belirgin bir psikolojik bileşene sahiptir. Stoacılar, (öfke endişe korku keder ve haset de dahil) olumsuz duyguların eziyeti altında geçen bir yaşamın iyi sayılmayacakğını anladılar. Bu sebeple aklın işleyiş şekilleri üzerine dikkatli gözlemciler ve dolayısıyla da antikçağdaki en derin görüşlü psikologlar haline geldiler. Hatta bununla da kalmayıp olumsuz duyguları henüz oluşum aşamasında engellemek, engelleme girişimlerinin işe yaramadığı durumlardaysa ortadan kaldırmak için teknikler geliştirdiler.
Sayfa 5 - Giriş: Yaşama planı
Benim Gül'üme.. Zaman geçer... İnsan geçer... Dünyada her şey geçer; zaman öyle bir zaman olur ki sevda da zamana ayak uyduramaz. Gönül sevda da geçer, gönüle yar geçer. Çok değil, sadece birazcık mevsim geçer, sıcak gelir, kış gelir; bahar geçer... Taşın yanında ağır olduğunu, ateşin ancak düştüğü yeri yaktığını yeni öğrendim. Aşk da ateş mi demektir, hani her düştüğü gönlü yakar ya ... Mevsimlerden gözyaşı değil henüz, mevsim aşk mevsimi. Ey sevdamın Gül Hatun'u, beşinci mevsimim sensin, Gönlüm seninle Geçer
"Yaralı aklım, henüz gidecek bir ülke bulamadığı için bana dönüyor şimdilik."
Sayfa 386 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Bizi bitirdiler..!
Henüz otuzuna gelmemiş genç, pek halsiz görünüyor.
Reklam
Her şeyi unut, ayrılığımızı bile, sade beni düşün...
Bir ikindi vakti Galata Kulesi'ni arkana almış, Köprü'de Yenicami'ye doğru yürürken yanından geçenler, bir bakışta, yeryüzünde henüz gerçek bilgisini taşıyanların tükenmediğini anlasınlar.
“Yine de ama katilliğe alışmak zor. Evde duramıyorum, sokağa çıkıyorum, sokakta duramıyorum, öteki sokağa yürüyorum, sonra o sokaktan sonrakine yürüyorum ve insanların yüzlerine baktıkça görüyorum ki ellerine daha cinayet işleme fırsatı geçilmemiş oldukları için pek çok kişi masum zannediyor kendini. Bu küçük talih ve kader meselesi yüzünden, insanların çoğunun benden daha ahlaklı ya da iyi olduğuna inanmak zor. Olsa olsa henüz cinayet işlemedikleri için biraz daha aptal suratlı oluyorlar ve bütün aptallar gibi iyi niyetli gözüküyorlar. Gözünde bir zekâ ışıltısı, yüzünde ruhundan yansıyan bir gölge gördüğüm herkesin gizli bir katil olduğunu anlamam için o zavallıyı öldürdükten sonra, İstanbul sokaklarında dört gün yürümem yetti. Yalnızca aptallar masumdur.”
Reklam
sahiden beni zaman makinesiyle geçmişe ışınlasalar "gelecekte telefon icat edilecek" derim. kimse bişi anlamaz. telefon icat edilenen kadar bekleriz. telefon icat edicek bi kafa yok. geçmişe ışınlansam tek numaram henüz yazılmamış şiirleri sahiplenmek filn olurdu, rabbim biliyor da nasip etmiyor
Henüz yaşarken ne söyleyebilirsin ki ölüm üzerine?
"Neden böylesine etkiler insanı? Henüz kirlenmemiş, el değmemiş bir şeyi görme şansı mı? Yeni bir mevsimin, güzel bir başlangıcın çabucak uçup gidecek olan zarafetini, ayaklar altında ezilmeden, kirletilmeden önce yakalama telaşı mı?"
“Bir gönül kırgınlığının acısını dindirecek bir yolculuk yapılmadı henüz.” sayfa-54
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.