Tam, "Dur, daha yeni tanıdım seni!" derken kitabın bitmesiyle ellerimden kayıp giden bir arkadaş oldu Martin Eden benim için.
İncelememe başlamadan önce bir itirafta bulunmak istiyorum: Bu eseri spoiler vermeden inceleyecek kadar yeterli görmüyorum kendimi. Ona göre okuyun ki incinmesin hayat mücadelesinde yorgun düşmüş yüreklerimiz.
20 yaşında genç delikanlı otobüsün camından bakarken birden bağırdı.
-Baba; arabalar, arabaları görüyor musun, bizle geliyorlar.
Babası gülümsedi ve mutlulukla saçını okşadı.
Genç bir süre daha dışarıyı izledi ve sonra birden bağırdı.
-Bulutlar baba, bulutlar harika
Baba gülümseyerek oğlunu izledi.
-Baba ağaçlar dedi aniden delikanlı. Onlar hep geride kalıyor dedi.
Arkada oturan yaşlı adam, bu bağrışmalardan rahatsız olmuş olacak ki;
Babanın omzuna dokundu.
Beyefendi oğlunuzu iyi bir doktora götürmelisin. Problemi var herhalde.
Baba geriye dönerek "o zaten iyi bir doktordan geliyor. Oğlum doğuştan kördü ve ameliyat sonrası gözleri açıldı" dedi...
Herkesin bir hikayesi var. Ne çabuk yargılıyoruz insanları ve ne çabuk tanılar konuyoruz değil mi? O kadar hızlı kararlar veriyoruz ki insanların yaşadığı hikayeler bizim için pek önemli olmuyor.
Evet Yüzyıllık Haz diyorum çünkü gerçekten öyle. Bana göre kitap yüz yılın değil tüm zamanların en iyi kitabı. Okurken yaşadığım hazzı anlatmam için yeni bir kitap yazmam gerekir. Çünkü kitabı anlatmaya inanın kelimeler yetmez. Kitabı hala okumayan varsa dünyanın en şanslı kişisi olabilir bence. Böyle bir kitabı sıfırdan okumaya başlamak için
Duyguları paramparça, kanatları acı içinde, hayal aleminde,
Bir kere dahi baba masalıyla uyutulmamış,
küçük bir kız çocuğuydum ben.
Yine de, kendi kendimi koynuma alır,
kocaman kocaman hayaller kurardım.
Belki babam okşar diye sürekli saçlarımı tarardım.
Dışları gibi içleri de güzel olsun diye
bebeklerime makyaj malzemesi yedirir, entarimdeki
-Namussuzlar yaşasın diye,
Namusluları öldürdü bu dünya hep.-
.
-savaşan askerler soruyordu:
birbirimizi hiç tanımıyoruz,
birbirimizle hiçbir sorunumuz yok,
o halde neden birbirimizi öldürüyoruz ki?-
.
Ah ne acı!
Yüreklerimiz barışık ama liderlerimiz değil.
.
-Şu masmavi gökyüzü bizim,
Pırıl pırıl güneş bizim, ay bizim, yıldızlar bizim
Kapkara yeryüzünde bu kavga niye?-
Bu bir incelemeden çok dertleşmedir. Allah bütün hastalara acil şifalar versin...
Bu kitabı ilk (23 Kasım) okumaya başladığımda , hayatımda her şey mükemmel gidiyordu. Fakat finalini soğuk bir hastane koridorunda doktoru beklerken yapacağım hiç aklıma gelmezdi. Babamın geçirdiği kalp krizi nedeniyle yaklaşık 5 gündür hastanede yatıp