“Elveda diyecek kadar cesursan, diyor Paulo Coelho, hayat seni yeni bir merhaba ile ödüllendirir.” Hayatımda ne zaman bir şeylerden vazgeçsem daha iyisi önüme serildi, hiçbir zaman geri adım atmadım, hep ileriye doğru yürüdüm.
Yeni yaş yılım için motivasyonum;
Tarih, acı veren ağrısına rağmen geri alınamaz. Ancak cesaretle yüzleşirse,tekrar yaşanmasına gerek kalmaz…. diye yazmıştım geçen yıl ki paylaştığım doğum günü fotoğrafımın altına.
Daha güzel bir yıl beklerken, 2023 benim için; çok fazla sınandığımı düşündüğüm, sabır çekerek güneşi doğurduğum, vazgeçtiklerimle, öğrendiklerimle zor bir yıl oldu.
Günden güne parça parça kırılırken, kırıldığım yerden yeniden doğmayı öğrendim.
40 yaşımda kendim için; daha çok öğrendiğim, daha çok yaşadığım, umudumu ve cesaretimi kaybetmediğim, iyikilerimin çoğaldığı bir yıl diliyorum…
Doğum günü bahanesi ile bir kez daha 1000K’daki varlığıyla hayatıma güzellik katan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum…
💜
Dostoyevski epilepsi hastası, homofobik ve iflah olmaz bir kumarbazdı. Oğuz Atay sevdiği kadına yakın olabilmek uğruna karısından boşanıp sevdiği kadının kocasıyla arkadaş oldu evlerine daha sık gidebilmek için. Salinger yaklaşık kırk yıl evinden dışarı adım atmadı, tek bir kare bile fotoğrafı çekilemedi. Yusuf Atılgan Türk Edebiyatının kilometre taşları sayılabilecek iki büyük eseri yazdıktan sonra (Anayurt Oteli ve Aylak Adam) insanlara küstü, bir köye yerleşip otuz yıla yakın neredeyse tek bir satır bile yazmadan çiftçilik yaptı. Althusser elli yıldır birlikte olduğu ve taparcasına sevdiği karısı Helen’i bir sabah yanıbaşında uyurken elleriyle boğdu, bu boktan hayata daha fazla katlanmasına seyirci kalmaması için. Stephan Zweig’de tıpkı Althusser gibi yaptı, tek farkla, o tabanca kullandı karısı ve kendisi için. İnsan ırkına duyduğu güvensizlik Walter Benjamin’i Fransa sınırında kendi kafasına sıkmaya zorladı. Hemingway yalancının tekiydi, Jean Genet gasptan tecavüze kadar bulaşmadık suç bırakmadı ve ömrünün yarısını hapiste geçirdi. Kierkegaard çok sevdiği nişanlısı Regine Olsen’i terk etti, çok sevdiği için. Ömrü boyunca hep acı çekti bu yüzden ama soranlara da yaptığının doğru olduğunu söyleyip durdu. O kadar çok seviyordu ki Regine’i ve o kadar nefret ediyordu ki kendisinden, evlenip onun kendisine ‘maruz kalmasına’ izin veremezdi!..
En sevdiğim yazarlardan bir kaçının kısa yaşam öykülerini anlatmaya çalıştım. Bir yerlerde bir terslik var ama nerede bilemiyorum..
Oğuz Atay eserini daha bitirmiş bulunmaktayım. Okuduğum dördüncü kitabı. Kaldı üç kitap. Onları da en kısa zamanda okumak isterim. En kısa zaman derken bir ay diye düşünmeyin, ama bir yıl içinde olabilir. Önce elimde okunmayı bekleyen kitapları bitirmeliyim.
Gelelim, yazdıklarıyla eleştirmenler tarafından POST MODERN edebiyatçı
Herkese merhabalar öncelikle.
😊
Bu sitede hep kendim için vakit geçirdim şimdiye kadar. Bu kez başkalarına faydalı olabilmek adına yazıyorum.
Yeni atanmış bir öğretmenim, az da olsa bilen arkadaşlarım var burada. Köy okulundayım ve okulumun ve öğrencilerimin kitap eksiği var. Ben de onlar için kitaplar edinmek istiyorum. Kendim de alabilirim
Daha dünmüş gibi kulaklarımda annemin sesi
Dikkat et düşersin oğlum demesi
Oysa ben ne kadarda dikkatsiz davranmışım
Oysa ben ne çok yanmışım
Ne çok düşmüşüm böyle
Affet beni annem seni anlayamamışım
Ben bu hayatı hep iyi sanmışım
Oysa ne de çok aldanmış yıkılmışım
Bu nasıl bir yazı kader
Annem gel de sen bir anlam ver Zaman diyorum neyin
Hayatınıza küçücük de olsa dokunan insanları bilirsiniz.O insanlarla zaman daha kıymetlidir.
Peki hayatınızdan zaman çalanları bilir misiniz? Eminim ki farkında değiliz.
Eskiden bir günde alınan yollar şimdi en cok 5 saatte alınıyor. Eskiden günlerce süren işlerimiz şimdi çabucak bitiyor. Eskiden haftalarca sürülen tarlalar şimdi bir gunde
Hayatınızda hiçbir şeyi ertelemeyin ölüm hiçbir zaman haber vererek gelmiyor. Biz bazen buluşmaları ertelerdik, nasılsa görüşürüz ya derdik. Buluşma yeri cenazesi olunca anlıyorsunuz. Hep o gülen yüzünle hatırlanacaksın gülen yüzüm, ikizim, canım kuzenım, SERRA’M ❤️
"Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde."