Şimdi benim buzdan bir döşekte Üç büklüm olmuş zavallı sevdam, Üşüyorsa ölesiye yalnızlıktan; Bil ki senin hep böyle güvensiz, Yaşamdan korkar oluşundan. İşte bunun için sevmiyorum seni. Şimdi benim bir han avlusunda Hiç bitmeyecek umutsuz kavgam Soluyorsa başı önde yorgunluktan ; Bil ki senin hep böyle umarsız, Yarını göze alamayisindan. İşte bunun için sevmiycem seni.
Sayfa 263 - kırmızı kediKitabı okudu
Başı boş kaldıkça hemen tapınacağı bir Tanrı bulmak insanoğlunun en büyük kaygısıdır. Ama önünde dize gelecekleri tanrının değerinin su katılmadık cinsten olmasını da yüzde yüz isterler, tanrının büyüklüğünü herkes kabul etmiş olmalı... Çünkü bu zavallı yaratıkların tasası yalnız senin benim için tapınacağımız bir varlık bulmak değil, herkesin ve ille hep birlikte, imanla baş tacı edecekleri birini bulmaktır. İşte bu ortaklaşa tapınma ihtiyacı hem tek tek, hem toplu olarak bütün insanların ta ilk yüzyıllardan beri başlıca ıstırap konusu olmuştur. Toplu tapınma yüzünden birbirlerinin kanına girerlerdi. Kendilerine birtakım tanrılar icat ederler, birbirlerine, "Tanrılarınızdan vazgeçin, bizimkileri kabul edin; yoksa sizi de, Tanrılarınızı da yok ederiz!" diye haber salarlardı. Bu kıyamete kadar böylece sürüp gidecektir. Dünyadaki tanrıları tüketince, bu sefer de putlara tapınmaya başlayacaklardır.
Sayfa 332 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Bana gel dediğin an; mesafeler de anlamını kaybetmeli. Yolları dakikalarla, günleri kilometrelerle ölçmemeliyiz. Beraberliğimiz, bütünlüğümüz hiç bitmemeli. O hiç sönmeyen dostluk ateşinin çevresinde hep böyle el ele, diz dize olalım. Ne yağmur söndürmeli o ateşi, ne rüzgâr. Yüreklerimiz hep böyle ışıl ışıl olmalı alevlerinde. Hadi sevdiğim, sen de aç yüreğini. Bana kendinden bahset. Hep ben ol, durmadan ben ol istiyorum. Dudaklarım kurudu bak! Bir yudum su ver güzelliğinin pınarından. Acıktım dersem iyiliğinle doyur beni. Üşüyorsam; yalnız dostluğunun ateşinde ısınsın ellerim. Benim olma demiyorum. Ama önce ben ol. İnan, ben hep senin olacağım, baştan başa sen olduğum için.
Çok yüzü olanlar ilk yüzünü unutanlardır. Yüzlerini unutanların geçmişleriyle bağı kopuktur. Her gün yeniden başlarlar kazanmak için hep kaybederek...
İnsanın kısa bir süre için de olsa doğayla yeniden baş başa olması, onu eski bir dostla birlikteymişçesine mutlu eder. Bu, hem birlikte hem özgür olmanın verdiği, benzeri olmayan bir mutluluktur.
- İş yapıyorum... - Ne yapıyorsun? Delikanlı biraz sustuktan sonra ciddi bir tavırla: - Düşünüyorum, dedi. - Bari çok para düşünebildin mi? diyebildi. İnsanın ayağında ayakkabı yokken gidip çocuklara ders veremez!.. Hem tüküreyim böyle işin içine...
Reklam
1,000 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.